Birikimle yaratıcılık buluşursa...

03 Kasım 2022 Perşembe

İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali Işıl Kasaboğlu’nun küratörlüğüyle dolu dizgin sürmekte. 24 farklı tiyatro, dans ve performansla, geniş bir yelpazeye yayılan programıyla, yerli ve yabancı dengesiyle... İyi haber: Tüm gösterilerin dolu olması, geniş ilgi çekmesi, genç izleyiciyle buluşması.

 Açılış gecesinin fiyaskosu bir kez daha gösterdi ki risk almak istiyorsanız, onu açılışa koymayacaksınız... Neyse ki ardından gelen, günümüzün önemli koreograflarından Akram Khan’ın sahnelediği “Orman Kitabı”yla yaratıcılığın doruklarına tırmandık... Hemen sadede geçip, bu muhteşem dans tiyatrosunda gözden kaçanların altını çizmek istiyorum: 

ELEŞTİREL BAKIŞ 

İzlediğimiz oyun “Orman Kitabı”, dünyanın her yerinde çocukların okuduğu, meseller, fablarla dolu Rudyard Kipling’in romanı üzerine kurulu. Ancak bu genç (1974 doğumlu) yaratıcı koreograf Akram Khan, efsanevi yazarı tamamen ters köşeye yatırıyor, onun kolonyalist, sömürgeci, beyaz insan üstünlüğünü yücelten bakışını yerle bir eden bir yorum getiriyor. 

 Kipling, Hindistan doğumlu, çocukluğu, hayatının büyük bölümü orada geçmiş. Sonradan, 19. yüzyılın toplum eleştirisi olarak kabul edilen bu kitabı sömürgeciliği idealize etmekle suçlanacaktı. Romanın baş karakteri ormanda büyüyen küçük çocuk Mowgli’yi cesaret, kahramanlık üzerine inşa etmişti. Oysa Akram Khan, ailesi Bangladeşli olsa da İngiltere’de doğmuş büyümüş yaşamı orada geçmiş, Hint kültürünü, Katakali ve Katak geleneğini, Sanskrit ve Çin tiyatrosunu, Sufi dervişleri, daha olgun yaşlarda incelemiş, senaryoyu yazan Tarık Jordan’la birlikte müthiş bir eleştirel bakış getirmiş “Orman Kitabı”na. 

Küçük Mowgli’yi kız çocuğu yapmak ve tüm olayı iklim krizi, insanların doğa tahribatı üzerine kurmak ilk adım! 

İzlediğimiz gösteride Mowgli hayvanlardan üstün değildir. Tam aksine onlardan öğrenir, ama onlara öğretir de... Doğa ve insan eşittir. Zaten tüm gösteri insan ve doğa ilişkisi üzerine kurulmuş... Artık dans tiyatrosuna geçebiliriz...

BEDEN DİLİ 

Zorlu’daki dev sahne bomboş. Sadece arka fonda opak bir perde, en önde saydam bir perde. Arka perde hem video hem animasyonlara, ön perde ise sadece animasyona yer veriyor. İki perde arasında her milletten gelme on mükemmel dansçı, Jocelyn Pook’un müthiş etkileyici müziği eşliğinde, iki perdeyle de bütünleşirken bizi büyülü bir dünyaya taşıdı. 

Kurtların sinsiliği, maymunların oyunbazlığı, bu ikisinin birbirleriyle çatışmaları arasında, fillerin bilgeliği, zürafaların vurdumduymazlığı, fareciklerin koşuşması ile kuşların kanat çırpışları arasında Mowgli’yi anaç bir panter ve sevimli bir ayı evlat edindi. Magli öğrenirken / öğretirken, büyürken, insanoğlu doğayı ve kentleri yok etmeyi sürdürdü. Simge yapılarıyla (Eyfel Kulesi, Big Ben Saati, parlamentolar, tapınaklar, saraylar) kentler yıkıldı, sular hep yükseldi...

Tamam animasyon ve videolar, teknik çok önemliydi. Ancak büyüyü gerçekleştiren dansçıların beden diliydi. 

Daha ilk andan büyük tiyatro insanı Peter Brook’un “Mahabarata”sı içime yerleşti. Yönetmen Akram Khan 10 yaşında Londra’da Mowgni rolünü üstlenmiş ama 11’inde de iki yıl boyunca Mahabarata’da rol almıştı. (Çocukluğundan kim etkilenmez ki!) Klasik bale eğitiminden sonra da Martha Graham ve Merce Cunnigham ustalarının tekniklerini benimsemiş bunu evrensel dans kültürüyle harmanlamıştı. Bunların tümünü epik anlatımın hizmetine verirken kendine özgü bir dil yaratmıştı. 

Bu dil beden diliydi, devinim diliydi. Asla hayvanları taklit etmiyor, o hayvana ilişkin duyguyu bize aktarıyordu. (Yerim bitti kesmeliyim.) 

Evet sahne bir mucizeydi. Ama içimde bir ah kalmadı değil! Ah keşke playback olarak arkadan verilen hayvanların konuşması, daha az, daha seçici olsaydı, sessiz anlar çoğalsaydı. Çünkü en şiirsel anlar müzikle dansın buluştuğu sessiz anlardı. 

Teşekkürler Akram Khan Topluluğu, teşekkürler. Teşekkürler İKSV ve Tiyatro Festivali! 

NOT - 5 Kasım Cumartesi İzmir Kitap Fuarı’nda saat 13.00’de Halikarnas Balıkçısı’nı konuşacağız, saat 15.00’te Cumhuriyet Standı’nda kitaplarımı imzalayacağım. Yolu düşen okurları beklerim... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları