Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

31.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım. Ancak İş Sanat öylesine cazip, çekici, yararlı, akıllı, kamusal bir sanat projesiyle çıktı ki karşıma, görmezden gelemezdim. İş Sanat’ın “Anadolu Sergileri”nden söz ediyorum. Her şey İbrahim Çallı’nın 143. yaş gününde 13 Temmuz’da başladı. Hayır, çok daha önce başladı.

İş Bankası, 1924’te kurulduktan sonra, Anadolu’da şubelerini açarken bir yandan da Atatürk’ün kültür ve sanata verdiği öneme ve dönemin sanat politikasına uygun olarak bu şubeler için resim toplamaya başladı. Anımsayın Cumhuriyetin hedeflerinden biri “muasır medeniyete” ulaşmaktı. Ve bunun yolu sanattan geçiyordu! Sanatın her alanında seferberlik, bu amaçla genç sanatçıları desteklemek kaçınılmazdı. Anımsayın “Kıvılcım olarak gittiler alev olarak döndüler”. Anadolu’daki o şubeler taşrada da yerel sanat galerisi işlevi gördü.

Zaman içinde tüm şubelerden bu eserler toplandı. Bakımı, onarımı yapıldı. Bankanın 2 bin 800 eserlik bir koleksiyonu oluştu. Bu değerli koleksiyonun bir bölümü Cumhuriyetin 100. yıldönümünde açılan İstiklal Caddesi’nde o muhteşem tarihi binada, İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde sergileniyor. Ya Anadolu’da?

Yanıt: İş Sanat, Cumhuriyetin o sanat seferberliği yıllarından, kendi kültürel ve tarihi mirasından ilham alarak “Herkes için Sanat: Anadolu Sergileri”ni başlattı.

ÇAL-MİLAS-GELİBOLU

Anadolu’ya “Siz bize gelin” demek yerine, “Biz size geliyoruz” diyen bir sanat buluşması... Anadolu’nun her yanında bankanın şubeleri vardı ve kendi koleksiyonlarından özenle seçtikleri kısıtlı sayıda eseri izleyiciyle buluşturacaklardı.

Eylülde başlayacaklardı ama Çallı’nın yaş günü kaçırılmaz bir fırsat sundu. İş Sanat’ın genel müdürü Zuhal Üreten, (zaten şubelerden eserleri toplayan ekipte baştan beri yer almıştı) “Hemşerilik kartını kullandık ve ilk Anadolu Sergisi’ni eylülü beklemeden Denizli’nin Çal ilçesinde 15 Temmuz’da açtık” diyor. Türk resminin simge isimlerinden İbrahim Çallı, Çal’da doğmuş, orada okula gitmişti.

Geçen hafta sonu “Anadolu Sergisi” Milas’taydı. (Şubelerde sergi ancak hafta sonu açılabiliyor. Hafta içinde banka şubesi banka görevini sürdürüyor!) Tamam Türk resminin bir başka simge adı Turan Erol, Milaslı bir kunduracının oğluydu ve illaki yaş gününü beklemek gerekmeyecekti. Farklı bir konsept bulmak gerekiyordu. Nitekim bulundu da... Milas’taki sergiye geçmeden önce belirteyim: Bir sonraki Anadolu Sergisi, Anafartalar Muhare-besi’nin 110. yıldönümünde, 9-10 Ağustos’ta Türkiye İş Bankası Gelibolu Şubesi’nde olacak. Herkese açık. O yöredekiler kaçırmasın!

Image

HOCALAR VE ÖĞRENCİLER

Milas’a dönüyorum: Bu kez sergi “Hocalar ve Öğrenciler” üzerine kuruldu. Milas doğumlu Turan Erol bin bir zorlukla ve gecikmeli olarak kendini İstanbul’a atabilmişti. Hocası Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’ydu; Gazi Eğitim Enstitüsü’nden öğrencisi ise Yalçın Gökçebağ... Buyurun size Türk resminin üç önemli ismi.

İş Bankası koleksiyonundan seçilen üç isme ait eserlerin yer aldığı sergide ilk dikkatimi çeken bir köşede, çocukların önlerinde boya kalemleri ve resim defterleri, resim yapmakta olmalarıydı. Bu sergiler aynı zamanda eğitim programının parçası olarak atölyeleri de içeriyor.

Sanat tarihçisi Doç. Dr. Ayşe Köksal, birbirinden farklı bireysel yolculuklarını sürdüren üç ressama ilişkin şu noktalara dikkatleri çekti:

Bedri Rahmi atölyesinin (tıpkı onun da hocası Leopold Levy gibi) herkese açık olması ve baskıcı olmaması... “Ben size yolu açıyorum, kendi yolunuzu kendiniz bulun” demesi... Yerellikten beslenmesi ve öğrencilerine de bunu aşılaması...

Her üç ressamın ortak yanlarına gelince: Güçlü yerellik duygusu... Anlaşılır olmaları... Bedri Rahmi, şairliğinden ve kişiliğinden gelen coşkuyla renkle oynamayı severken Turan Erol’un beyazla oynaması... O hüzünlüdür. “Bu topraklar hüzün doluyken ben neşeli resim yapamam” der gibidir. Yine de izleyeni özgür bırakır; o beyaz boşluk bakanın psikolojisine seslenir... Onun öğrencisi Yalçın Gökçebağ ki “Ankaralı ressam” diye bilinse de o da Denizlilidir. Buralardan çekip gitmiş olsa da hep köyüne dönmeyi özler. Doğanın sessizliğine, dayanamaz resmine mutlak bir insan sesi katar.

Yazı çok uzadı: Doğanın sesini duyacak insanların ülkemde çoğalması dileğiyle deyip bitireyim.

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025