Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nihayetinde çocuktur…

06 Şubat 2022 Pazar

Nihayetinde çocuktur” sözü iki gündür tepemde sallanıp duruyor. Cumhurbaşkanı açıkladı. Çocuk mikrofonu kapıp bir şeyler söylemiş. Ne demiş önemli değilmiş. “Nihayetinde çocuktur...” 

O söyleyince inanmamak olmaz... Duyduğumda “özrü kabahatinden büyük” anlamında atasözlerimizi aklımdan geçirdim. Hemen aklımdan kovdum. Bir de “Velet mazbut velakin memleket puşt!” fıkrasını anımsadım. Onu yazma, bunu yazma, derken Necati Doğru’nun, Dağlarca’dan alıntı yaptığı harika yazısını anımsadım. Edebiyat dünyamızda içinde çocukların geçtiği şiirler arasında gezintiye çıktım. Bugün pazar, buyurun sakıncasız pazar gezisine...

ÇOCUKLAR KORKUNÇ 

Çocukları, şiirimizde “müsamere, temsil” durumuna düşürmekten kurtaran şairlerin başında bence Fazıl Hüsnü Dağlarca gelir. Çocuk ve Allah kitabı bunu kanıtlar. Onun şiirinde çocuk sözcüğünün anlamları, katman katman çoğalır...  

Çocuklar korkunç allahım;/ elleri, yüzleri, saçları.../ uyurlar bütün gece/ yok sana ihtiyaçları.// çocuklar korkunç allahım,/ bebek yaparlar haçları./ aşina değiller hatıramıza, severken aynı ağaçları.”

Dağlarca’ya göre çocukların korkunçluğu Cumhurbaşkanı’nın elinden mikrofon kapmak gibi yaramazlıklar değil elbet. Korkunçluk, büyüklere meydan okumalarındadır. Kainata, doğaya, yaradılışa, yaratmaya olan yetenekleridir. Ve sık sık haykırır, “Çıkamaz çocukluğundan dışarı, kimse” diye. 

BİTMEYEN ÇOCUKLUK 

Dağlarca, çocukluğumuzu yurdumuz gibi görür, vatanımız gibi... Coğrafyamız ve tarihimizdir çocukluğumuz. Kardeşliğimiz de bombalara inanmamamız da bundandır. 

Kapısı açık bir evdir hep çocuklar/ Kediler de kuşlar da bulutlar da girer içeri.”...

Sadece o değil ... Edip Cansever: “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk / Hiçbir yere gitmiyor” derken de çocukluğumuzu hep içimizde taşıdığımızı söyler...

 Hiç bitmeyen o çocukluğun en büyük özelliği ise özgürlüktür. Kimi şair bunu açık seçik dile getirir, kimi en muzip şekilde: 

Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür” diyen, Necip Fazıl Kısakürek’ten başkası değildir! 

 Ama Orhan Veli’de o özgürlük duygusu, hepimizi baştan çıkaran şu dizelere evrilir: 

mektepten kaçıyorsun,/ kuş tutuyorsun,/ deniz kenarına gidip/ fena çocuklarla konuşuyorsun,/ duvarlara fena resimler yapıyorsun/ bir şey değil,/ beni de baştan çıkaracaksın,/ sen ne fena çocuksun.” 

DİKKAT ÇOCUĞUM 

Şairlerin çocuklarla ilişkisi çoğu zaman yaşadığımız şiddet, baskı, savaş ve zulümle ilgilidir; onlara kol kanat germe, kollama, koruma tutkusuyla yazılmıştır şiirler. Nâzım Hikmet’te bol örneği var. Anadolu’dan, Hiroşima’dan ta “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne” dek uzanır. 

Bebeklerin ulusu olmadığınıAtaol Behramoğlu yüzümüze çarpmıştı. Şair “Yüreğinde bir çocuk, cebinde bir revolver” yollara düştüğünde sorar: “Layık mıyız çocuklarımıza?” Çünkü çocuklar, “geleceğin gözü pek öncüleridirler”. 

Bir başka soru Haydar Ergülen’den gelir çocuklar için yazdığı Uykucu Şiirler’de: “uykusuz bir ülkenin uykusuz çocukları/ bir daha nasıl düş görecekler?

ÇOCUK, UMUT 

Ahmet ErhanBugün de Ölmedim Anne” şiiriyle bizimki gibi coğrafyalarda yaşayan tüm çocuklar adına seslenir annesine. “Bana böylesi garip duygular/ Bilmem niye gelir, nereye gider?” diye sorsa da tüm anneler bilir bu soruların yanıtını. Rakel Dink söylemişti ya: Bebeklerden katiller yaratan bir toplum bizimkisi... 

Sunay Akın, o zaten içindeki çocuğu hiçbir zaman hiçbir yere bırakamaz ki. Belki de bundandır tüm çocuklara kol kanat germesi: 

Yoksul bir çocuk görsem,/ yağmur altında üşüyen/ köprü olmak geçer/ hiç değilse içimden...” 

Dağlarca’yla başladık, onunla bitsin: “Gök ne güzel anne/ Kendini yoksullara adar/ Hakan yıldızı yok/ Çoban yıldızı var!” 

Tüm çoban yıldızlarına, yarının umutlarına selam olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın tiyatro 15 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları