Refik Durbaş’a mektup...

02 Aralık 2021 Perşembe

Sevgili şairim, arkadaşım Refik Durbaş,

“Bugün canım yazı yazmak istemiyor” deyip Çetin Altan’ın tümcesine sığınacaktım bugün... Ne var ki, aramızdan ayrılışının yıldönümünde, seni anmadan geçip gitmeye vicdanım el vermedi...   

(Gençlere anımsatma: Çetin Altan’ın “Taş” köşesinden, klasikleşmiş bu tümce Nisan 1960’tan kalma! İktidar şiddeti ve hukuksuzluğun emriyle, polis, protestocu öğrencilere ateş açmış, 20’sindeki öğrenci Turan Emeksiz vurulmuştu! O gün bugün neler yaşadık... Her kahrolduğumda bu tümceye sarılsaydım eğer... Parantezi kapatıp, köşeye baştan başlıyorum.) 

***

Sevgili Refik Durbaş, 

Sen yeteneğinle, bilge, kalender, çelebi kişiliğinle, alçakgönüllülüğün, birikimin ve çalışkanlığınla gönüllerimizi fetheden, küçük sevinçlerin, derin hüzünlerin şairisin!  

“Sokaktaki insanın”, ezilenin, hakkı yenenlerin, yokluğa yoksulluğa mahkûmların, “iki arada bir derede” kalanların, sesini duyuramayanların sesisin...

Hayatı ve düzyazıyı bile şiirle kuşatansın. “Hasret kuşu”, “gurbet kuşu” çocukları anlatansın.  Emeği, aşkı, barışı, hasreti, hüznü, Anadolu’yu, bunları ele alırken bile en çok emeği yüceltensin. Kendin sıkı bir emekçi olduğundan ve hiç durmadan ürettiğinden olsa gerek.

İlk senden okuduğum “Ölüme alıştır beni, ayrılığa asla” dizesini, “Bir Gece Bir Gündüz” şiirindeki o satırı şu son yedi aydır ne çok anımsadım anlatamam! 

Bir de “Söz” şiirin: “Yazılsam ayrılığın menziline / Söz nereye uçar / Yalnızlık nereye sensiz / Nereye acılar / Nereye uçar gökyüzü / Ses nereye uçar / Öyle sevmişim ki seni / Ölüm nereye bensiz.”

ŞİİR NEDİR?

PEN Yazarlar Derneği 2014 Şiir Ödülü’nü sana verdiğimizde o yılın Şiir Manifestosu’nu hazırladın. Onu da hiç unutmadım... Sahi şiir nedir? 

“Kendisi de dahil hayata itirazdır. 

Kendisine de karşıdır, itirazına da... 

Savaşa karşı ama kavganın yanında. 

Barışa, özgürlüğe, vicdana taraftır. 

Yolsuzluk, rüşvet yoktur defterinde. 

Var oluşu baş eğmeyi reddinde. 

Montaj, dublaj, kumpas bilmez. 

Yazıldığı gibi yaşar anadilinde. 

Edebiyatın isyankâr edepsizi, 

Dünya halklarının ortak sesidir. 

Düş ve gerçek, aşk ve karasevda 

Bir de kendisi dışında her şeydir. 

Şiir, şiirden başka bir şey değildir.” 

Çok haklısın sevgili arkadaşım...

Bizi soracak olursan:

Çaylar artık şirketten değil Sevgili Refik. İkinci baskılar da az: kâğıt fiyatı dolara endeksli, fırlayıverdi... Kimse çırak da aramıyor, aksine çıraklar bile işten çıkarılıyor. Hapishaneler hücreler hiç boşalmadı ve ayışığı oralara girmiyor. Acılar şimdi siyah bile değil.  Ama senin “Siyah Bir Acıda”, “Hücremde Ayışığı”, “Çırak Aranıyor”, “İkinci Baskı”, “Çaylar Şirketten” ve onlarca kitabın hâlâ tutkuyla okunuyor. 

Sevgili Refik, 

Hayatı “Bir Umuttan, Bir Sevinçten” toparlamaya çalışırken bugün yazı yazmak istemememin nedeni gazetemizdeki yangın! Ülkedeki gerilim her kuruma yansıyor! Senin de çok emek verdiğin Cumhuriyet’te, ekonomik nedenle sekiz arkadaşımızın işine son verildi. En az bunun kadar vahim olanı ise yöneticiler arasındaki çatışma! 

Yeryüzünde “çatışmayı çözmek” diye bir bilim dalı olduğunu bizim ülke bilmiyor. Yani diyalogla, konuşarak, ortak akıl ve duyarlıkla çözüm üretebilmek ustalığı! Kırıp dökmeden, yıkıp yok etmeden! (Bkz. CRR Salonu, İBBT)

Güç mücadelesi, hoyrat uygulamalar, “Ben”le başlayan tümceler, sadece kurumların yıpranmasına, orada çalışanların dönen dişliler ve baskılar arasında ezilmesine yol açıyor. Olan, kuruma oluyor. Yazıktır, günahtır. Hele Cumhuriyet’e hiç yakışmaz! 

İşte Böyle Refik Durbaş. Özlemle, hasretle!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları