Anomi ve şiddet

10 Temmuz 2022 Pazar

Türkiye, iktidar tarafından içine sürüklendiği anomi durumunu yaşıyor. Giderek dozu artan şiddetin temel nedenlerinden biri bu.

Fransızca ve İngilizce “anomie” sözcüğünden gelen anomi, “kuralsızlık, yasasızlık” anlamına geliyor. Anayasa ve yasaların nicedir rafa kaldırıldığı Türkiye, günümüzdeki haliyle buna tam bir örnek oluşturuyor.

Bizzat devletin en yetkili makamında oturan partili cumhurbaşkanının tarafsızlığı bir tarafa bırakmasıyla, devlet mekanizması işlemez oldu; ülke tümüyle tek bir kişinin kararlarına bağlı hale geldi.

Türkiye, artık ne anayasada yazdığı gibi laik bir ülkedir ne de sosyal bir hukuk devleti. Bunun sonucu olarak demokrasinin asgari gerekleri bile yerine getirilemiyor. Keyfi gözaltılar ve tutuklamalar, yasadışı kanun hükmünde kararnameler, din referanslı uygulamalar ve anayasaya aykırı söylemler, rutinleşmiş durumda.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarını doğrulayarak kendini ihbar eden suçluları sorgulayacak bir savcı bile ortaya çıkmazken çete mensuplarının devlet görevlileri ile fotoğrafları sosyal medyada yayılıyor.

EMEKÇİLERLE DALGA GEÇEN ÇALIŞMA BAKANI

Toplumsal hayatta kaos yaratan anomi nedeniyle vatandaşların siyasetçilere ve ülkeyi yönetenlere güveni azaldı, gelecek umudu zayıfladı.

Halkın önemli bir kesimi, günlük geçim sorunlarının altında ezilip işsizlik ve yoksulluk ile boğuşurken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in “Baktığınız zaman Türkiye değişiyor. Refah seviyesine bakın. Türkiye’de bütün ailelerin, her gelir grubundan ailelerin kapısında otomobili var, çocukları okuyor. Netice itibarıyla hepimiz bireysel hayatımızdan bunu hissedebiliriz” demesi, emekçi kesimle dalga geçmektir!

İnsanlar bir gün sonra tencerede ne kaynatacağının derdine düşmüşken bir bakan böyle konuşuyorsa, bunun başka anlamı yoktur. 

İflas eden Arjantin’de bile enflasyon yüzde 60 civarındayken; Türkiye’de TÜİK’e göre yüzde 78.62, bağımsız araştırma kuruluşu ENAG’a göre yüzde 175.55’tir!

ŞİDDET GİRDABINA SÜRÜKLENEN TÜRKİYE

Kuralsızlığın, yasadışılığın, adam kayırmanın, haksızlığın, ayrımcılığın toplumun her köşesine yayılması, adalete ve hukuk sistemine olan inancın yok olması, suçun ve şiddetin artması sonucunu doğurdu. Türkiye, hızla bir şiddet girdabının içine çekiliyor.

Doktorlar ve avukatlar, görev başında darp edilip öldürülüyorsa...

Kadınlar, sokakta ve evde katlediliyorsa...

Çocuklar, evde ve sokakta taciz ve tecavüze uğruyorsa...

Hayvanlar, her yerde zehirlenerek yok ediliyorsa...

Toplumda güvenlik hissi yok olduysa...

Geleceğe dair endişeler müthiş bir ivmeyle arttıysa...

İnsanların hak arama yolları ortadan kaldırıldıysa, çok ciddi bir ANOMİ söz konusudur.

Meslektaşlarının katledilmesine tepki gösteren doktorlara biber gazı ile müdahale ediliyorsa...

Anayasal hak olan protesto TV kanallarında “provokasyon” olarak nitelendiriliyorsa...

Konya Selçuklu Kayalar Camisi’nin imamı Ahmet Gür, “Doktorlar dedi ki bugün grevdeyiz, öldürmez misin sen, dövmez misin, sövmez misin?” diyerek meslektaşlarının katledilmesini protesto eden sağlık emekçilerini hedef gösterebiliyorsa...

Bir cumhurbaşkanı, kamu hastanelerinden istifa eden doktorlar hakkında, “Giderlerse gitsinler, biz de yeni mezun pratisyen hekimleri alırız” diyorsa...

Orada iktidar kaynaklı bir çözümsüzlük vardır; toplumsal anomi sürecindeki çöküntü ise şiddetin tetikleyicisidir!

Çürümüşlüğü durdurmak için seçim sürecini işleterek halkın oyuna başvurmaktan başka yol yoktur. Zira parlamenter sistemde halk egemenliğinin simgesi olan TBMM’nin çözüm üretme yolları da “Türk tipi başkanlık sistemi” denilen ucube sistem ile tamamen tıkanmıştır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları