Tam bağımsız Türkiye, antiemperyalist sosyalistlerle kurulur!

13 Eylül 2023 Çarşamba

“Türkiye’de sahipsiz kalan ve kimilerinin bittiğini zannettiği Cumhuriyetçi birikim var. Türkiye’de ilk kez bu birikim kendisinin artık ev sahibi olmadığını fark etmiş durumda. Bir arayış içerisinde. Kimileri ‘Kemalist-komünist ittifakı’ diyor, bu ittifakı bazı arızalardan kurtarabilirsek, zaman zaman milliyetçi hatta ırkçı pozisyon almaktan çıkarırsak, bir alanın açıldığını düşüyoruz. Cumhuriyetçi birikimin daha sınıfsal, emekten yana baktığını, sermaye karşıtlığının arttığını, Kürt düşmanlığının azaldığını görüyoruz. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Cumhuriyetçi birikimiyle, sosyalist hareketin daha sağlıklı bir etkileşime girmesi için üzerimize düşeni yapacağız.”

Bu sözleri, geçen hafta sonu bir grup gazeteci ile katıldığımız kahvaltıda, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan söyledi. O toplantıda da dile getirdiğim gibi, ben Türkiye için tek çıkış yolunun Atatürkçüler/Cumhuriyetçiler ile komünistlerin bir araya gelerek Cumhuriyet Devrimi’ne ve onun kazanımlarına sahip çıkmaları olduğunu düşünenlerdenim.

Cumhuriyet, yüz yıl önce halkı saltanatın ve hilafetin sömürüsünden kurtardı, “tebaa” statüsünden çıkararak yurttaşlık bilincini geliştirdi. 21. yüzyılda halkın sermayenin ve gericiliğin sömürüsünden kurtuluşunu ise Cumhuriyetçiler ile sosyalistlerin birliği sağlayacak; Aydınlanma Devrimi, laiklik ve emek odaklı politikalar ekseninde yoluna devam edecektir. Tarihin akışına uygun olan ilerleme bu ittifaktır!

İLERLEME ‘MUHAFAZAKARLAR’ İLE DEĞİL, DEVRİMCİ GÜÇLERLE OLUR

Kurulduğu andan itibaren altılı masanın sonuç vermeyeceğine dair düşüncemin kaynağı da budur. 21 yıl boyunca siyasal İslamın baskısına maruz kalan, onun öncesinde de yıllarca sağ ve neoliberal politikaların altında ezilen bir halkın karşısına seçenek olarak yeni bir sağcı blok çıkarmak, akla ve mantığa aykırıydı. Taklit, aslını güçlendirdi ve bugüne gelindi.

Oysa CHP yönetimi, seçimden yıllar önce toplumun ilerici, laik, devrimci güçlerini seçim ittifakı için buluşturabilse, Türkiye’nin sorunlarına sınıfsal çözümler üretmek için çabalasa, bu mutlaka bir domino etkisi yaratır ve Türkiye şu anda çok farklı bir yerde olabilirdi. Ancak CHP’ye hâkim olan anlayış, sağcılarla işbirliği yapıp “muhafazakârları” etkilemeyi hedefleyince, kendi ilkelerini bile terk edince sonucu çok ağır oldu.

Okuyan’ın söyledikleri, HDP/Yeşil Sol çizgisi ile de aralarına mesafe koyduklarının göstergesidir. Kendi coğrafyasında gerçekleşen ilerici bir devrimi, kurtuluş mücadelesini bile sahiplenmeyen, etnik köken üzerinden siyaset yapan kadrolarla hiçbir siyasi parti çözüm üretemez.

SOLU 2. CUMHURİYETÇİ, ‘LİBERAL’ TEZLERDEN KURTARMAK

Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalist mücadelesinden gücünü alan Kemalist Devrim ve emeği ile yaşayanların devlet yönetiminde söz sahibi olacakları sosyalist bir düzeni buluşturma hedefi, Cumhuriyet’in 100. yılında tüm ilerici aydınların ve devrimcilerin omuz vermesi gereken bir hedeftir.

Bu hedefin başarıya ulaşması için, Türkiye’de solu, İdris Küçükömer’den bu yana savunulan 2. Cumhuriyetçi, “liberal” tezlerden kurtarmak gerekiyordu. Çünkü emperyalizmin fonlar aracılığıyla köpürttüğü etnikçi, mezhepçi ve dinci müdahaleler, solu Cumhuriyet Devrimi’nden uzaklaştırmayı başarmıştı.

Ancak şimdi sosyalist partilerin önemli bir bölümü, kendi içlerinde verdikleri uzun süren bir mücadeleden sonra, bu yanlışa son vererek doğru rotayı buldu. Bu siyasi tarihimizde bir dönüm noktasıdır. Sosyalist Güç Birliği kurulduğunda da benzer bir heyecanla destek vermiştim ancak kaotik seçim atmosferinde o ittifak istenildiği gibi çalışmadı.

Şimdi yerel seçim öncesinde bu hedefi gerçekleştirmek için bir fırsat daha var. Aralarındaki farklara karşın, Atatürkçü/Cumhuriyetçi kesim ile sosyalistlerin savunduğu ideallerdeki benzerlikleri vurgulayarak siyasal İslama karşı güçlü bir hat yaratmak gerekiyor.

En nihayetinde, tam bağımsız Türkiye, ancak bağımsızlığa inanmış sosyalistlerle kurulur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları