Tarikatları ve cemaatleri aklama çabaları

14 Ağustos 2022 Pazar

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, üç gün önce Halk TV’ye konuk oldu. Karşısında Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, programcı İpek Özbey ve halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz vardı. Programı canlı yayında izlemedim ama internette kaydı bulunuyor.

Programın bir yerinde KPSS’deki skandalda tarikat izi konuşulurken Karamollaoğlu, yanıtına şöyle başlıyor:

“Sizden bir istirhamım var. Yahu AK Parti hata yaptığı zaman hemen İslami cemaatlere, tarikatlara, hocaefendilere yüklenmeyin.”

İsmail Saymaz, “Bunu bana doğru söyleyin isterseniz” deyince, herkes gülüşüyor 

Karamollaoğlu devam ediyor: 

“Neden çünkü bir tepki gösteriliyor, insan otomatikman bu cemaatlere yükleniyor. Bu cemaatler hadiselerin farkında aslında, farkında değil diyemeyiz. Ama bugüne kadar kendilerine imkân tanıyan başka hiçbir idare olmamış, bu ölçüde. Bir de 20 senedir AK Parti bu kesimlere ciddi bir imkân aktarmış itibar göstermiş, bundan dolayı da onların desteğini alıyor. Ama bunlar da temel konularda uyuşmadığı için karar vermekte artık bence zorlanıyorlar. Onun için ben tarikatlara, hocaefendilere müteveccih bir adeta saldırı yapılacağına.. bizim temel değerlerimiz inancımızdan kaynaklanıyor.”

Konu böyle geçiştiriliyor, hatta Karamollaoğlu AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilgili kişileri görevden alıp soruşturma açtırdığını, üzerine gideceği izlenimi aldığını söylüyor.

SORULMAYAN SORULAR

Bir kişi de demiyor ki Türkiye’nin anayasasında laik bir devlet olduğu yazıyor. Tekke ve zaviyeler, 1925’te Devrim Kanunu ile kapatıldı. Bir hukuk devletinde yasalar uygulanır; siz neden bu yasadışı ve laikliğe aykırı oluşumları destekliyorsunuz, anayasa ihlalini savunuyorsunuz?

Gazeteciyseniz, AKP bu kesimlere ciddi imkân aktardığı, itibar gösterdiği için FETÖ darbesi olmadı mı, şimdi sizin yaklaşımınızla desteklerini almak için diğer tarikatlara mı imkân aktarılmalı, diye sormalısınız.

Hukuk devletinden yana bir gazeteci iseniz bu soruları sormanız gerekir. Sormuyorsanız, açıkça yasalara, anayasaya aykırı tarikatları oy deposu olarak görenleri desteklemiş olursunuz. 

Ayrıca tüm program boyunca Karamollaoğlu adeta “tonton bir dedeymiş” gibi bir muamele gördü. Sanki “Sivas’ta yaşananlar katliam değildi, kasıt olsa katliam olurdu. İnsanlar pencereleri açmadıkları için ölmüş” diyen o değilmiş gibi...

Sanki ısrarla 35 kişinin yakılarak can verdiği katliama “hadise” diyen o değilmiş gibi...

Sanki CHP ile ittifak kurunca bir anda ifadelerini ona uygun hale getiren o değilmiş gibi...

Gazeteciyseniz, Karamollaoğlu’na neden İsmailağa Cemaati’nin kadın ve laiklik düşmanı şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’nu “ülkemizin manevi önderlerinden” diye tanımladığını da sormalısınız. 

Kadınların araba kullanmasına karşı çıkan, kadınları “sokakta erkeklere gözükecek bir şey değil” diye aşağılayan, ömrünü kadınların okumamasına adayan birinin nasıl manevi önder olabileceğini yanıtlamasını istemelisiniz.

YOLUMUZ AYDINLANMA YOLU

Bunları sormazsanız; izleyicilerinizin dikkatini bunlara çekmezseniz, dinci gericiliğe bir şekilde siz de destek olursunuz. 

Öyleyse yazımın sonunda ben tekrarlayayım: 

2 Temmuz 1993’te 35 kişinin Sivas’ta yakılarak öldürülmesi katliamdır, yapanlar da katildir!

Tarikatlar ve cemaatler, 1925’te 677 sayılı yasa ile kapatılmıştır. Biat kültürüne dayalı gerici oluşumlar, laikliğe aykırıdır. Laik Cumhuriyetin eseri olan Aydınlanma devrimleri, 1950’de iktidara gelen sağın emperyalizm ile işbirliği halindeki ihanetiyle darbeye uğradı.

“Hocaefendi” diyerek itibar kazandırılan kadın düşmanı şeyhler, bu ülkenin manevi önderi değil utancıdır.

Bizim temel değerlerimiz, Aydınlanma yolundan, akıl ve bilimden kaynaklanır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları