Yolsuzluk Soruşturmaları ve Medya

23 Aralık 2013 Pazartesi

Beklenen oldu ve bir süredir ne zaman patlar diye gün sayılan yolsuzluk operasyonu gerçekleşti. Hükümet yanlısı medya önce hazırda bekletilen “penguenleri” kullandı, daha sonra ise AKP’nin tutumuna paralel olarak saldırı yöntemine geçti. Bu saldırı kapsamında bu kapışmada Cemaati savunan Nazlı Ilıcak gibi yazarların işlerine son verilmesi de şaşırtıcı olmadı. Benzer bir operasyonun TRT’de gerçekleştiği biliniyor.
Cemaat yanlısı medya ise bu olayla birlikte “demokrat” olmanın erdemini keşfetti. Her ne kadar yöntemler ve yürütücüler Ergenekon, Balyoz yöntemleri ve yürütücüleri ise de AKP’ye duyulan öfke, Cemaat çevrelerinin sureti haktan görünmeleri için bir fırsat yaratmış görünüyor.
Gerçeği arayan medya ise olayın sansasyonel büyüsüne kapılmadığı sürece halkın gerçekleri öğrenmesi için elinden geleni yaptı. Şimdiki tablo böyledir.
Arkadaşımızı serbest bırakın
Foto muhabiri arkadaşımız Bünyamin Aygün hâlâ Suriye’de şeriatçı çetelerin elinde. Bir an önce serbest bırakılmasını bekliyoruz. Dışişleri Bakanlığı’nın da elindeki tüm olanakları kullandığına inanmak istiyoruz.

Doğu Perinçek’in zaferi
Sayın Güray Öz, Sayın Doğu Perinçek’in İsviçre’de 7 yıl önce büyük zorluklarla savaşarak verdiği mücadeleyi kazandığını öğrendim. Uzun yıllar sayısız Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri bu Ermeni iddiasına kayıtsız kalmış ve hemen hiçbir mücadele gayreti göstermemişti. Sadece tek başına İsviçre mahkemelerine karşı mücadele eden Doğu Perinçek, Türkiye Cumhuriyeti’ne bu büyük bir zaferi hediye etmiştir. Bu kazanılan adli mücadele Türkiye’ye çok büyük rahatlık getirecek ve Ermeni soykırım iddialarının sonunu getiremese de Türkiye’nin haklılığının temelini oluşturacaktır. İsterdim ki uzun yıllardır okuduğum Cumhuriyet gazetesi bu haberi ana başlıkta versin. Ama yazık 12’nci sayfada alt köşede ufak bir yer ayrılmış. Bu duruma ne kadar üzüldüğümü belirtmek için size yazıyorum. Umarım en kısa zaman içinde ilk sayfanızda büyük ayrıntılı bir haber yazılır. Saygılarla. Prof. Dr. Selçuk Apak
Okur Temsilcisi’nin notu: Eleştirinizi Yazı İşleri’ne ilettim. Size hak verdiler. Yolsuzluk soruşturmalarının yarattığı haber yoğunluğunun böyle bir aksaklığa yol açtığını belirttiler. Bildiğiniz gibi İsviçre’nin düşünce özgürlüğünü hiçe sayan bu kararı ile ilgili o günlerde Cumhuriyet konuyla yakından ilgilenmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği ve düşünce özgürlüğünü ilkesel olarak savunan bu önemli karar daha geniş bir yeri hak ediyordu. Yazı İşleri yetkilileri, bu konunun gündemlerinde kalmayı sürdüreceğini belirttiler.

Dil yanlışları
Cumhuriyet okurlarının bu köşede yoğun bir şekilde “dil yanlışları”na değinmeleri sevindirici.
Son günlerde gözüme çarpan birkaç tanesine izninizle ben de değinmek istiyorum.
a) 03 Aralık 2013’te “Satır Arası” köşesindeki ‘No woman-No cry’ çevirisi “Kadın yok-Ağlamak yok” biçiminde olmamalıydı. Aslında Bob Marley’in olan bu şarkı, onun ülkesi Jamaika’da kullanılan “Pigeon English” denilen ve gramere önem verilmeyen lehçede “Kadın! Ağlama!” anlamındadır.
b) Gazetemiz Cumhuriyet’in sayfalarında en sık görülen ‘Türkçe hatası’ ise; doğrusu olan “Silivri’yi ziyaret” yerine, yanlışı olan “Silivri’ye ziyaret”; “Başbuğ’u ziyaret” yerine “Başbuğ’a ziyaret”; “Bakanlığı Mozart’lı protesto” yerine “Bakanlığa Mozartlı protesto” gibi haber başlıklarıdır.
c) 11 Aralık Çarşamba günü gazetemizin “Analiz” başlıklı köşesinde Sevgili Balbay’ın salıverilmesi konusunda güzel bir yazı okuduk. Yazının bir yerinde “...ve her seferinde özgürlük hevesi kursağında kalmıştı” tümcesine takıldım! “Kursağında kalma” deyimi kötü kişilerin kötü hevesleri için, negatif anlamda kullanılır diye biliyorum. Yayımladığınız okuyucu mektuplarının sonundaki gönderenin adını “italik” yazarsanız daha hoş görünür. Saygılarımla. Yaman Tüzcet

‘Bitmeyen intikam’ uymadı
Sevgili gazetem! 12.12.2013 tarihli sayıda birinci sayfadan “Bitmeyen intikam” başlığı ile maliyenin ÇYDD’ye saldırısını vermişsiniz. İntikam tanımı yanlış olmuyor mu, yani biz çocukluğumuzdan beri bildiğimiz anlamı ile intikam; kendine yapılmış bir kötülüğün cezasını vermek demektir. Oysa iktidarın kendinden olmayan her şeye ve herkese karşı yaptığı bu davranışları için; saldırı, iyi ve güzele tahammülsüzlük, yamyamlık, barbarlık,vahşet, kalleşlik, hilekârlık, düzenbazlık, riyakârlık vs. tanımları kullanmak daha doğru olmaz mı, ben kullanmanızı rica ediyorum!! Yoksa Cüneyt Arkın filmi seyretmiş her kişi gibi ben de intikam deyince etmiş-bulmuş anlıyorum! Saygılar. Adnan Pınar  

Duyarlılığınız için teşekkürler
Sayın Öz; Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberlere ilişkin olarak, geçen hafta görüşlerimi içeren yazı göndermiştim. Yazımın bugünkü CUMHURİYET gazetesinde yayımlandığını gördüm. Ayrıca, konuyu okuyucularla paylaşmanız da kendinize güvenmenizden dolayı ciddi bir özgüvendir. İlginiz ve duyarlılığınız için de teşekkür ederim. Bizim gazetemize, yöneticilerine ve okurlarına böyle bir sorumluluk yakışır. Sevgi ve saygılarımla, başarı dileklerimle. Ferruh Çopuroğlu
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları