Tekzip hakkının kötüye kullanımı

Tekzip hakkının kötüye kullanımı

23.02.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Son zamanlarda Cumhuriyet gazetesinde, yandaş olmayan öteki gazetelerde çok sayıda “tekzip” görüyor, okuyorsunuz. Okurlarımız da şaşırıyorlar. İşte size bir okur mektubu: 
“Gazetenizin 15.02.2015 günkü nüshasında manşetten yayınlanan tekzip ve içeriği dikkate değer nitelikteydi. Öyle ki, hem yaptığınız habere “yalan ve iftira” diyorsunuz, hem de bunu manşetten veriyorsunuz. Bir okuyucu olarak bize de şunu düşünmek kalıyor; haberde yalan ve iftirayı kişileri karalamak için kullanıyorsanız biz sizi nasıl güvenip de okuyalım veya haberlerinizi çevremize referans diye gösterelim? Ali Kaya” 
Okurumuz bu sert eleştirisinde haklı mı? Kesinlikle hayır. Değerli Ali Kaya tekziplerin yasa gereği yayımlanmak zorunda olduğunu bilmiyor. 
Peki, neden tekziplerin sayısı bu kadar arttı. Cumhuriyet’in haberciliğinde bir kusur mu var? Bu durumun iki temel nedeninden söz edebiliriz. Birincisi özellikle siyaset sahnesinin önde gelenleri, yolsuzluk ve her türden hukuksuzluğun sahipleri gerçekleri yazan gazeteleri sindirmenin özel ve etkin bir yolu olarak artık tekzip “hakkı”nı daha sık kullanmaya ağırlık verdiler. Gönderdikleri ve gerçeği yansıtmayan itirazlar, “açıklamalar” yayımlanmayınca soluğu mahkemelerde alıyorlar. Doğrusu “itibarlı” kişi ve kurumların tekzip dilekçelerini, hakaret içeren ama gerçekle ilgisi olmayan metinlerini “mahkeme kararı” haline getirmeleri de zor olmuyor. Gazetelerin itirazları da genellikle reddediliyor. Bu durumda gazeteler ne yazık ki o tekzipten başka her şeye benzeyen, çoğunlukla ağır hakaretler içeren metinleri tekzip edilen haberin yayımlandığı yerde yayımlamak zorunda kalıyorlar. Çünkü yasalar böyle emrediyor. Peki, gerçek gerçek olmaktan çıkıyor mu? Kuşkusuz hayır. Biz o haksız hukuksuz tekziplere yanıt vermeyi ve gerçeklerin izini sürmeyi, yolsuzlukların, hukuksuzlukların peşini bırakmamayı sürdürüyoruz. 
Bu arada okurumuzu yanılgıya sürükleyen noktayı da belirtmeden geçmeyeceğim. Okurlar tekziple, gazetenin kendiliğinden yaptığı düzeltmeyi birbirinden nasıl ayıracak? Dürüst haberciliğe, halkın gerçekleri öğrenme hakkına saygılı gazeteler haberlerinde hata yaptıklarında, eksik gördüklerinde ya da kendilerine haklı bir eleştiri geldiğinde bunu saydamlık, açıklık gereği belirtirler; bu türden açıklamalara sayfalarında yer verirler. Bu açıklama ve düzeltmelerin mahkeme kararı ile yasa gereği zorunlulukla yayımlanan tekziplerden ayrılabilmesi şarttır. 
Öyleyse arkadaşlar tekziplere “tekzip” diyelim, mahkeme kararı nedeniyle yayımlandığını belirtelim, kendi açıklamalarımızı ise okurlarımızın tekziplerden kolaylıkla ayırabileceği bir formda yayımlamanın yolunu bulalım.

Sosyal medyayı daha iyi kullanabilirsiniz
Kitap ve Bilim Teknoloji eklerimiz gazetemizin önemli parçaları. Elimde veri yok ama perşembe ve cuma günleri satış sayısına katkı yaptıklarına kuşkum yok. Ama gazetemizin de temel sorunlarından biri olduğuna inandığım tanıtım eksikliği, eklerimiz için de geçerli. Kitap ekiyle ilgili olarak Twitter’da hem haberlerden başlıklar sunuluyor hem de kapağı bir gün öncesinden yayımlanıyor. Bunları paylaştığımda, bu ekin varlığından bile haberi olmayan arkadaşlarımın bulunduğunu öğrendim. O arkadaşlarımdan bazıları artık perşembe günleri Cumhuriyet okuyor. Aynı basit tanıtımı Bilim Teknoloji ekimiz için de yapabiliriz. Hangi haftalık dergi 1456 sayıya ulaşabilmiş ki bu çorak ortamda? (Pazar ekimiz var, biliyorum.:)) Hedef daha fazla okuyucuya ulaşmak olmalı. Tanıtım için bütçe sıkıntısı varsa, sosyal medya en ucuz yol. Serdar Güray

Okurlardan kısa kısa
Lütfen puntoları büyütün
DEFALARCA BU KONUDA YAZDIM, YİNE YAZIYORUM, LÜTFEN DİKKATE ALIP CEVAPLAYINIZ. SİZİN OKURLARINIZIN ÇOĞU BENİM GİBİ BELLİ YAŞI GEMİŞ İNSANLARDIR. HARFLERİ KÜÇÜK KÖŞE YAZILARINI OKUYAMIYORUZ. LÜTFEN KÖŞE YAZILARININ HARFLERİ BELLİ BİR BÜYÜKLÜĞÜN (kaç punto ise...) ALTINDA OLMASIN... Israrla cevap bekliyorum... Sami Batur

Nihat Doğan’dan bıktık
Sizleri severek takip ediyoruz... Sizlerden rica ediyorum kendi adıma ve çevremden gelen tepkiler adına, artık N. Doğan ile ilgili haberleri yayımlamayınız. Görmek istemiyoruz. Bizi ilgilendirmiyor onun şuna buna verdiği cevaplar, ne hissettiği, ne düşündüğü. Daha fazla prim yapmasına izin vermeyin. Şimdiden en derin sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Melek Erener.

Sahip değil CEO
Gazetenizde “Tesco 10 bin kişi çıkaracak” başlıklı bir haber okudum. Haberin son paragrafında “Tesco’nun sahibi Dave Lewis denilmiş. Dave Lewis, Tesco’nun üst yöneticisidir (CEO), sahibi değil. Yabancı kaynaklardan aldığınız haberleri yazarken daha dikkatli olmanızı rica ederim. Altan Korkmaz

Yalnız Cumhuriyet yazmıştı
1994’te babam Siirt JİTEM komutanlığında çok ağır bir işkenceli sorgulamadan geçmiş, haksız hukuksuz bir tutanakla mahkemeye sevk edilmişti. Av. Lütfi Kıyıcı, bu tutanakların işkence altında imzalatıldığını ve tutanaklardaki kolluk kuvvetlerinin imzalarının da “devletin kesinlikle kabul etmediği” bir kurumun adına JİTEM elemanı sıfatıyla imzalandığını belirtmesine rağmen babam sadece devletin kabul etmediği birilerinin imzaladığı sorgu tutanakları nedeniyle cezalandırıldı. Biz bu durumu basına anlatmaya çalışsak da o dönemlerdeki korku ve kaygılar nedeniyle kimseler yazmadı. SADECE CUMHURİ- YET yazdı. Karanlık günlerdi, ölüm korkusu insanları sindirmişti. Bu bataklığın içinde Cumhuriyet gazetesinin olması (her ne kadar mahkeme kararına bir etkisi olmasa da) bize büyük bir moral olmuştu. Bu yüzdendir ki, Cumhuriyet gazetesinin değerini iyi bilenlerdenim. Can Dündar gibi çok değer verdigim ve çocukluğumdan beri (35 yaşındayım) takip ettiğim demokrat ve cesur bir gazetecinin bu kurumun başına geçmiş olması beni mutlu etti. Ali Osman Rüzgâr

Köşe yazarlarının sayısı azaldı mı? 
Uzun yıllardır okuru olduğum ve elimden geldiğince günü gününe takip etmeye çalıştığım Cumhuriyet gazetesinin son günlerde yaşadığı çalkantılı sürece üzüntüyle tanık oldum. Cumhuriyet’i de kapsayan bu dönüşüm, ülkemizde uzunca bir süredir, belirli sınırlar içinde kalmaya mahkûm ve ehlileşmiş bir muhalefet isteyen türlü güç merkezlerinin politikalarından bağımsız düşünülemez. Sermayeyi ve silahı elinde tuttuklarından doğal olarak politikada da söz sahibi olan bu uluslararası çevrelerin, ülkemizde aydınlanma ve Cumhuriyet’in yarattığı değerlerle; bağımsızlıkla, laiklikle, demokrasiyle hesapları olduğu ortada. Hal böyleyken yayın politikasında bir değişimin de emareleri görülmeye başladı. Son günlerde Cumhuriyet’te köşe yazılarında belirgin bir azalma olduğu dikkatimi çekti. Umarım bu geçici bir durumdur. Ülkemizde özellikle internet yayıncılığının gelişmesiyle birlikte haber paylaşımındaki artış ifrat derecesine vardı. Öyle ki, enformasyon kirliliği olarak da adlandırabileceğimiz bir haber patlaması yaşıyoruz. Dolayısıyla, enformasyonu yorumlayacak ve dünya görüşümüzü zenginleştirecek düşünce yazılarının, hele ki böyle kritik süreçlerde önemi son derece yüksek. Cumhuriyet gazetesinin düşünce üreten, ufkumuzu açan, dilimizi zenginleştiren, sanat ve kültür dağarcığımızı genişleten saygın yazarlarının makalelerinden biz okurları yoksun bırakmak niye? Kendi adıma, günde en az 15 makalenizi okumakla dahi yetinen biri değilim. Bana kalırsa enformasyon cehaletinin ideolojik bir işlev gördüğü günümüz Türkiye’sinde, nitelikli makalelerinizi bizden esirgemeyin. Saygılarımla. Onur Aydemir Okur Temsilcisi’nin notu: Cumhuriyet çalışanları, okurumuzun yerinde bir saptamayla “enformasyon cehaleti” dediği olgunun etkisini azaltabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Cumhuriyet şu günlerde daha fazla okura ulaşabilmek için bir atılım içinde. Bu atılım döneminin kimi çevrelerce farklı yorumlandığını biliyoruz. Gazete yönetimi ve yayın kadrosu güçlendirildi. Cumhuriyet’in yayın politikasında herhangi bir değişiklik yok. Gazete çalışanları internet sitesinde sürekli olarak yayında kalan Yayın İlkeleri’ni temel alıyorlar. Okurumuzun da üzerinde durduğu laiklik, bağımsızlık ve demokrasi bu ilkeler arasında önemli bir yer tutuyor. Köşe yazarlarının sayısı ise azalmadı, arttı.

Kadın bedeni üzerinden ‘tık’ almak
Foto galeriler her ne kadar sitelerin “can suyu” olsa da tık sayısı konusunda, burada etik değerlerin her şeye rağmen gözetilmesi gerekir. Gün içinde Hürriyet’in #sendeanlat tag’inde yazılanları hadsizce foto galeri olarak haber yapması ve söz konusu kadınlardan hiçbir izin almadan bunu yapmış olması epey tepki çekmişti. Maalesef aynı özensizlik 22:00 civarında Cumhuriyet’ten de geldi. Cumhuriyet’i gerek sosyal medya gerekse basılı gazeteden takip eden biriyim. İdeolojik olarak aynı noktadan bakmasam da basın etiği konusundaki hassasiyetini biliyorum. Basılı gazetede gösterilen bu hassasiyet maalesef internet siteniz için gösterilmiyor. Bu ve benzeri birkaç galeri daha sayabilirim Cumhuriyet.com.tr’de yer alan. Kadın bedeni üzerinden ya da mağdur üzerinden tık almaya çalışma ucuzluğuna düşmenizi hayretle karşılıyorum. Özür beklemiyorum, kadınlar adına böyle bir şey beklemek zaten haddim değil. En azından bundan sonra böyle galerileri görmemek okur olarak hakkımdır diye düşünüyorum. Sizin kitlenizin büyük bir çoğunluğunun da aynı dertten mustarip olduğunu sosyal medyada gözlemleyebiliyorum. Bu durumun en kısa sürede giderileceğini umuyorum. İyi çalışmalar. Hakan Karakoca  

Yazarın Son Yazıları

Sondan Bir Önceki

Sondan Bir Önceki

Devamını Oku
07.09.2018
İdeolojinin Ekonomiyle Dansı

İdeolojinin Ekonomiyle Dansı

Devamını Oku
05.09.2018
Gazetelere Döviz Darbesi

Gazetelere Döviz Darbesi

Devamını Oku
03.09.2018
Dişleri Sökülmüş Eleştiri

Dişleri Sökülmüş Eleştiri

Devamını Oku
02.09.2018
Hava Tükenmeden

Hava Tükenmeden

Devamını Oku
31.08.2018
Burjuvazi Mon Amour!

Burjuvazi Mon Amour!

Devamını Oku
29.08.2018
Haftanın Dökümü

Haftanın Dökümü

Devamını Oku
27.08.2018
Hep Biz mi Ödeyeceğiz?

Hep Biz mi Ödeyeceğiz?

Devamını Oku
26.08.2018
Unutma Yarın Cumartesi

Unutma Yarın Cumartesi

Devamını Oku
24.08.2018
Geleceği Kurtarmak (22.08.2018)

Geleceği Kurtarmak

Devamını Oku
22.08.2018
Büyük Sorunumuz: İşsizlik

Büyük Sorunumuz: İşsizlik

Devamını Oku
20.08.2018
Umutsuzluğun Düşmanı Samir Amin

Umutsuzluğun Düşmanı Samir Amin

Devamını Oku
19.08.2018
Gazetecilik ölüyor mu?

Gazetecilik ölüyor mu?

Devamını Oku
17.08.2018
Kim Kriz İster?

Kim Kriz İster?

Devamını Oku
15.08.2018
Gazeteciliğin Tanımı Değişmedi, Değişmeyecek

Gazeteciliğin Tanımı Değişmedi, Değişmeyecek

Devamını Oku
13.08.2018
Krizin İki Cephesi

Krizin İki Cephesi

Devamını Oku
12.08.2018
Zamanıdır Yeni Bir Aşkın

Zamanıdır Yeni Bir Aşkın

Devamını Oku
10.08.2018
Kriz İçinde Kriz

Kriz İçinde Kriz

Devamını Oku
08.08.2018
Gazetecinin İşi

Gazetecinin İşi

Devamını Oku
06.08.2018
Katı Olan Her Şey...

Katı Olan Her Şey...

Devamını Oku
05.08.2018
Necdet Bulut Olsa Ne Derdi?

Necdet Bulut Olsa Ne Derdi?

Devamını Oku
03.08.2018
Quo Vadis Kardeşler?

Quo Vadis Kardeşler?

Devamını Oku
01.08.2018
Hayvan Haklarına Ne Oldu?

Hayvan Haklarına Ne Oldu?

Devamını Oku
30.07.2018
Ben Gelmem!

Ben Gelmem!

Devamını Oku
29.07.2018
‘Dönülmez Akşamın Ufkundayız...’

‘Dönülmez Akşamın Ufkundayız...’

Devamını Oku
27.07.2018
Platon’un Devlet’ini Okurken

Platon’un Devlet’ini Okurken

Devamını Oku
25.07.2018
Otoriter ‘Demokrasinin’ HALLERİ

Otoriter ‘Demokrasinin’ HALLERİ

Devamını Oku
23.07.2018
Uçardık Gökyüzüne Doğru

Uçardık Gökyüzüne Doğru

Devamını Oku
22.07.2018
Açıkları Kim Kapatacak ya da Meclis’in İşlevi

Açıkları Kim Kapatacak ya da Meclis’in İşlevi

Devamını Oku
20.07.2018
Rejim Değişti Devlet Dönüşüyor

Rejim Değişti Devlet Dönüşüyor

Devamını Oku
18.07.2018
OHAL Gidiyor mu? AİHS 15. Madde Kısıtları Kalkıyor

OHAL Gidiyor mu? AİHS 15. Madde Kısıtları Kalkıyor

Devamını Oku
16.07.2018
Muhafazakârlık

Muhafazakârlık

Devamını Oku
15.07.2018
Benzetmeler Topaldır, Bu Ölü...

Benzetmeler Topaldır, Bu Ölü...

Devamını Oku
13.07.2018
Ne Oldu, Ne Olacak?

Ne Oldu, Ne Olacak?

Devamını Oku
11.07.2018
Medyanın Zor Günleri

Medyanın Zor Günleri

Devamını Oku
09.07.2018
Kana Rengini Veren Nedir?

Kana Rengini Veren Nedir?

Devamını Oku
08.07.2018
Bir Başka Açıdan

Bir Başka Açıdan

Devamını Oku
06.07.2018
Daron Acemoğlu Ne Diyor?

Daron Acemoğlu Ne Diyor?

Devamını Oku
04.07.2018
‘Gazetecilik Suç Değildir’ ve Gazetecinin Suçları

‘Gazetecilik Suç Değildir’ ve Gazetecinin Suçları

Devamını Oku
02.07.2018
‘Dur Bakalım Ne Olacak?’ (01.07.2018)

‘Dur Bakalım Ne Olacak?’

Devamını Oku
01.07.2018