Ennahda’dan laiklik dersi

21 Mayıs 2016 Cumartesi

“Medeniyetler çatışması” AKP Türkiye’sinin alameti farikasına dönüşürken, Tunus’un AKP’si Ennahda, “Medeniyet İttifakı”nın farı olmaya hazırlanıyor.
AKP Türkiye’si ile karşılaştırıldığında, Ennahda, çağdaş demokrasilerin duruşuna kat be kat yakın görünüyor.
Nobel Barış Ödülü sivil toplum diyaloğu ile işbirliğini temsilen “Ulusal Diyalog Dörtlüsü” olarak bilinen, Tunus’un TÜSİAD’ı, DİSK’i ve Tunus’un insan hakları dernekleri ile barolar birliğine verildiğinde de bunu yazmıştım (Sağnak 17 Ekim 2015)…
“Türkiye’de TÜSİAD ve sendikalar, insan hakları platformları, TBB’nin bir araya gelip teröre, kamplaşmalara, rejim krizine, siyasi istikrarsızlık ve kaosa dur dediğini, Cumhuriyetin en ağır bunalımından çıkış adına bir yol haritası sunduğunu düşünün... O yol haritasıyla tansiyonun düşürüldüğünü, sivil toplumda yakalanan “konsensüs” sayesinde AKP hükümetinin 7 Haziran sonrasında yapıştığı iktidar koltuğundan ayrılmayı kabul ettiğini, bir sonraki seçimlere kadar ülkeyi geçici dönemde bir teknokrat hükümetin yönettiğini ve bu gelişmeler sonrasında yapılan seçimlerin ‘normalleşen’ bir ortamda cereyan ettiğini hayal edin” demiş, Tunus’ta yaşananın özetle bu olduğunu belirtmiş, “AKP’nin Tunus versiyonu Ennahda’nın böylece ülkenin tek sahibi gibi davranmaktan vazgeçmek zorunda kaldığını” eklemiş, bizde “iktidar gaspı yapan AKP’nin aksine” Ennahda’nın (laik) Nida Tunus’la koalisyon kurabildiğini anlatmıştım.
“Ulusal Diyalog Dörtlüsü”ne sonuçta Nobel bunun için verilmişti.

Müslüman demokrasinin keşfi
Sivil toplum ve hükümet kanadında bu çok önemli gelişmeler kaydedilirken; Tunus’un İslamcı partisi Ennahda da şimdi tarihi bir viraj eşiğinde görülüyor.
“Virajı” devrim olarak nitelemek için çok erken. Ama “Müslüman Kardeşler” bağları ile bilinen Ennahda lideri Raşid Gannuşi’nin söylemlerini hayata geçirmesi halinde, 5 yıllık Tunus demokrasisi bir eşik daha atlayacak.
Gannuşi’nin bu hafta sonu yapılan “tarihi” parti kongresi arifesinde ettiği laflar, AKP’nin ilk iktidar yıllarındaki “Milli Görüş gömleğini çıkardık” “Biz Müslüman Demokrat partiyiz” çıkışlarını andırıyor.
Türkiye’de bu ifadelere laikler o yıllarda nasıl kuşkuyla yaklaştıysa, Tunus’ta laik kesim de şimdi Gannuşi’nin “Biz siyasi İslam’dan çıkıp Müslüman Demokrasiye giriyoruz” sözüne kuşkuyla yaklaşıyor.
Nitekim Tunus gazetelerindeki okur yorumlarına baktığınızda; “Ben işte buna gülerim!”/“Hadi bakalım!” kıvamında değerlendirmelerle karşılaşıyorsunuz.
AKP’nin “ılımlı İslam demokrasisi” markasıyla pompalandığı yıllarla, Ennahda’nın bugün bu yeni “Müslüman Demokrat formatlanması” arasında Batı’nın oynadığı rol açısından hiç kuşkusuz bir paralellik var.
2000’ler başında İslam dünyasında Batı’nın favori partneri AKP idi. Bugün Ennahda, AKP’nin o yıllarda aldığı özel ilgiye benzer bir ilgi alıyor. Verilen “Nobel” örneğinde görüldüğü gibi, Batı Tunus’u demokrasi alanına çıpalamak gayreti veriyor. Bunun siyasi aktörler üzerinde elbette bir etkisi oluyor.

Tek tipleşmeye karşı
Bu “özel Batı etkisi”nin ötesinde; Gannuşi’nin, bizdeki AKP kodamanlarına nazaran mevcut dünya konjonktüründen ayrıca çok büyük ders çıkardığı hissediliyor.
Örneğin “Siyasi İslam, El Kaide ve IŞİD tarafından sakatlandı” diyor Gannuşi: “Biz cihatçı İslam aşırılığı ile Müslüman demokrasi arasına farkı koymak zorundayız!”
“(Dindar) tek tip insan” yerine “farklılıkları gözeten barış içinde bir arada yaşamanının önemini” vurguluyor.
“Kadın erkek eşitliğine karşı çıkmak” yerine; “Bunun Tunus için aşılmış bir sorun olduğundan” dem vuruyor ve “kadınların kamuda daha çok yer almasını” istiyor.
“Ümmet” yerine bizdeki “Anadolu İslamı”na karşılık gelen bir “Tunus İslamı”ndan bahsediyor. “Tunus’ta siyasi İslama yer yok. Dinin siyasette yeri yok. Tunus bir demokrasi” diyor.
Gannuşi’nin “sekülerleşmesi” lider olarak yalnız başına aldığı mesafenin sonucu değil.
Her şey toz pembe olmasa da, Tunus demokrasisi, 2011’den bu yana Türk demokrasisinin almadığı kertede uzun yol katetmiş görünüyor.
Son kamuoyu yoklamaları Tunus’ta “halkın yüzde 73’ünün din ve siyasetin ayrılmasından yana” olduğunu ortaya koyuyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları