Seçim Güvenliği...

06 Nisan 2014 Pazar

Bu sütunlarda can güvenliği kadar önemli bir konunun da “hukuk güvenliği” olduğunu yeri geldikçe vurguladık. Demokrasi için hukuk güvenliğinin de kapsama alanına giren ciddi bir konumuz daha oldu; seçim güvenliği!
Bu değerlendirmeyi, “seçimde umduğunu bulamayan kişilerin ilk tutunduğu dal” yaklaşımıyla yapmıyoruz.
Türkiye’de sözcüğün tam anlamıyla ciddi bir seçim güvenliği sorunu var. Bu sadece seçim sonuçlarına ilişkin tartışmayla da sınırlı değil. O, seçim güvenliği sorununun yarattığı sonuçlardan sadece biri.
İş, iktidarın devlete ve muhalefete bakışında düğümleniyor.
Başbakan’ın Türkiye Büyük Aile Meclisi ile birlikte yaptığı son balkon konuşmasında, artık muhalefete de yeni bir düzen vermek gerektiğini söylemesi, kafasındaki demokrasi tarifinin de ipuçlarını veriyordu.
Tek adam ve ona bağlı parti-devlet yönetimlerinde göstermelik birkaç da parti bulunur. Çok uzaklara gitmeden Suriye’den örnek vermek gerekirse Esad yönetiminin partisi olan Baas devlette tek hâkimdir ama Baas’ın kontrolünde toplam oyları yüzde 10’un altına olan irili ufaklı partiler de vardır.
Başbakan da muhalefet partilerinin kendi kontrolünde vitrinlik olmasını istiyor. Böyle bir seçim sonucu hedefliyor!

***

Seçim güvenliğine dönersek...
Seçimden önce karşılaştığımız sorulardan biri şuydu:
Biz oylarımızı veririz ama koruma işini başarabilecek misiniz?
Bu konuda sadece CHP değil, öteki partiler ve dijital teknolojiye hâkim kimi kurumlar da devrede oldular. İdeal bir çalışma yapıldığı söylenemez ama şunun da altını çizelim; araştırdığımız kadarıyla iktidarın kontrolü dışındaki tüm bilgisayar programları o gece ya çöktü ya da siber saldırıya uğradı.
Ankara, Ağrı, Yalova, Malatya- Hekimhan, Mersin-Akdeniz, Osmaniye- Düziçi ve daha yüzlerce yerde tartışmalı olan seçim sonuçlarıyla ilgili farklı uygulamalar var. Eğer seçimi AKP kazanmışsa, itirazlar reddediliyor, kıl payı kaybeden AKP ise defalarca yeniden sayım yapılıyor. Bu tür yerlerde öyle anlaşılıyor ki, AKP kazanıncaya kadar sayım tekrarlanacak.
Seçimler için yerleşmiş ironik sözlerden biri şudur:
Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir!
30 Mart seçimleri gösteriyor ki, kimin saydığından da öte rakamları kimin ilan ettiği önemli.

***

Araştırdığımız kadarıyla seçim sonuçları bizim kadar tartışmalı ülke yok. O nedenle seçim güvenliği konusunda alınan evrensel önlemler bizim için çok hafif kalıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte aklın yolu şu görünüyor:
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) daha etkin devrede olacak. Her sandığın tutanağını fotoğraf olarak yayımlayacak. Birleştirme işlemleri de böylece tam açıklıkla yapılmış olacak.
Bir siyasi partinin devlet ve iktidar gücüne karşı alacağı önlemlerin yüzde yüz sonuç vermesi zor. Ancak özeleştirel olarak da paylaşmak gerekirse CHP’nin bu konudaki insan gücü tam hedefe dönük de kullanılamadı.
Önümüzde çok önemli iki seçim var. 30 Mart’ta yaşananlardan ders alıp Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve genel seçimlere hazırlanmak gerekiyor. Bunun için iki ana yol var:
YSK’nin tüm soru işaretlerini giderecek önlem almasını istemek.
Muhalefet olarak iyi bir sandık örgütlenmesi yapmak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları