‘6 -7 Eylül’de ne olmuştu?

16 Mart 2017 Perşembe

Salı günü bir yandan Türkiye’deki 16 Nisan referandumu sırasında, AKP’nin mağduriyet devşirme manevralarının, öte yandan Avrupa’da yükselen ırkçılık ile Türk ve İslam korkusunun tetikledikleri devletler arası kayıkçı kavgasını ve bunun doğurup tırmandırdığı gerginlikle koşut milliyetçi duyguların Türkiye’de yeni bir 6 - 7 Eylül 1955 olayı yaratması tehlikesinden söz etmiştik.
Dilerseniz, önce 6 - 7 Eylül 1955’te neler olduğuna bir bakalım:
1955 yılı Eylülü’nde Türk – Yunan ilişkilerinin Kıbrıs yüzünden çok gergin olduğu ve Türk gazetelerinde, Türkiye’deki kimi Rum işadamlarının Enosis’i destekledikleri yönünde yayınlar yapıldığı ortamda, Kıbrıs konusunda İngiltere ve Yunanistan ile görüşmeler yürütmekte olan Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Adnan Menderes’e gönderdiği mesajda, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki toplumsal duyarlılığını yansıtacak gösterilerin görüşmeler sırasında elini güçlendireceğini belirtmişti.
6 Eylül 1955’te Mithat Perin’in sahibi, Gökşin Sipahioğlu’nun yazıişleri müdürü olduğu İstanbul Ekspres gazetesinde Atatürk’ün Selanik’te doğduğu eve bomba konduğu haberi üzerine olaylar patlak verdi.

***

İlk olarak, 6 Eylül günü saat 19’da Haylayf Pastanesi’ne saldırı ile başlayan olaylar sırasında aralarında kilise ve sinagoglar ile başta Rumlar olmak üzere azınlıklara ait (bu arada kimi Müslüman işyerleri de saldırıya uğramıştır) işyeri ve konut olmak üzere 5317 mekân saldırıya uğrayıp yağmalanmıştır. Bir sürü tecavüz vakasının da olduğu olaylar sırasında, kimi kaynaklara göre 11, kimine göre ise 15 kişi ölmüş, 300 kişi yaralanmıştır.
20. yüzyılın son ve en çarpıcı vandalizm örneği ve aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin en büyük kırılması olan 6-7 Eylül yağmasından sonra başta Rumlar olmak üzere azınlıklar büyük ölçüde Türkiye’yi terk etmek durumunda kalmışlardır.
Daha sonra Atatürk’ün evine bombayı bir gizli T.C. görevlisinin koyduğu anlaşılacaktır.
Olayların büyümesi üzerine, İstanbul’dan Ankara’ya gitmekte olan Adnan Menderes, Sapanca’dan geri dönmüş, ama artık devlet yağma talan ve saldırılarını engellemekten aciz duruma düşmüştü.
6 - 7 Eylül 1955 olayları halkta kendi politik hesaplarına uygun bir tepki yaratmak ve onu dilediği politik amaçlara uygun şekilde kullanmak isteyen DP iktidarının kışkırtmasıyla patlak vermiş ve olayların bu noktaya varacağını düşünemeyen, Menderes’in toplumsal gerilimi siyasi getiriye dönüştürme girişimi iktidarının istemediği bir mecraya dökülüp Türkiye aleyhine çok ağır, korkunç sonuçlar doğurmuştur.
Bugün de kimi Avrupa ülkeleriyle patlak veren son bunalım sırasında krizden mağduriyet devşirmek isteyen Türkiye’deki iktidarın, büyük bir toplumsal gerginlik yaratan tutumu 6 - 7 Eylül 1955’tekine benzer bir tehlike oluşturmaktadır.
Muhalefetin, kendince haklı taktiksel nedenlerle bu gelişmelerde iktidar karşısında tavır almayan tutumu da ne yazık ki, bu tehlikeyi önleyebilecek doğrultuda değildir.

***

Bugünün Türkiye’sinde toplumsal gerginlik ve yabancı düşmanlığı 1955 ile kıyaslanmayacak kadar fazladır. Ortam, her an denetimden çıkabilecek gelişmelere gebedir.
Maazallah yeni bir 6 - 7 Eylül, birincisiyle kıyaslanmayacak kadar vahim sonuçlar doğurup felaket demek olacak bir katliamın fitilini ateşleyebilir ki o fitil bir kez ateşlendi mi, artık olayları başlatanların bile gelişmeleri denetleyebilmeleri mümkün olamaz.
İşin oralara kadar varmasının engellenmesi halinde bile, son gerginlik ve kayıkçı kavgasının yarattığı ortamın bedelini başta Hollanda olmak üzere Avrupa’da yaşayan emekçi Türkler çok pahalıya ödeyeceklerdir.
Her şey, en çok Türkiye ile Türklere zarar verecek olan, bu gergin ortamı sakinleştirecek sağduyulu adımların acilen atılmasını zorunlu kılıyor.
Ne yazık ki, Ankara’da bunu yapacak kimse yok şu anda.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları