Soma Acısı

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Bu yazıda Piketty’nin 21. Yüzyılda Kapital yapıtından Türkiye için ne tür dersler çıkarılabileceği ele alınacaktı. Ancak hepimiz için bir büyük acıya dönüşen Soma kaçınılmaz olarak ön aldı.
Soma’da yaşanan, AKP iktidarında önceki hükümetler zamanında görüldüğünden çok daha ileri boyutlara taşınan aşırı sermayeci tutumun sonucudur.
Beslenerek serbest bırakılan sermaye, kıyıları, ormanları, madenleri ve dereleri, kısaca doğayı yağmalıyor; sonuçta, Soma’da olduğu gibi, insanı hiçe sayabiliyor.
Soma’da yaşanan somut olarak bir dizi etkenden kaynaklanıyor. Önce, hükümetler, özellikle de AKP iktidarı, işsizlik sorunu karşısında aşırı duyarsızdır; sonra, halka ait ekonomi işletmelerinin özelleştirmesi yağmalama biçiminde yapılmıştır; ayrıca, 12 Eylül 1980’in faşizan sendikasızlaştırma politikası esas olarak sürdürülüyor; ILO-Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 176 sayılı, Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’nin imzalanıp uygulanması yoluna gidilmiyor. AKP, düzenleme ve denetleme kurumlarını tümüyle kendine bağlamış; devletin mal ve hizmet alımlarının yüzde 95’ini Kamu İhale Yasası’nın kapsamından çıkararak istediğine sermaye aktaran bir yol izlemeye başlamış; daha da korkuncu, kazalarını olağan ya da doğal sayan bir anlayışa sahip olduğunu, tersane ve diğer maden kazalarında olduğu gibi Soma’da da kanıtlamıştır. Kısaca Soma, ülke yönetiminin aşırı sermayeci tutumunun doğrudan sonuçlarından yalnızca biridir.

***

Soma ile ilgili iki ek noktanın daha altı çizilmelidir. Birincisi, Cumhuriyeti kuranlar, daha 1921’de, Kurtuluş Savaşı ortamında, 151 sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik (ilişkin) Kanun’u çıkararak, fahmiyye (kömür) havzasında, işçilerin en az 18 yaş sınırından sağlıkla ilgili önlemlere, günde en fazla sekiz saat çalışılması kuralından, ücretlerden, çalışanların kayıtlarının tutulması zorunluluğuna kadar çalışma yaşamını düzenleyen ilkeleri saptıyor. Cumhuriyet’le, en olumsuz koşullarda sergilenen o çok büyük ve kusursuz duyarlılık karşısında, bugün, Soma ile ilgili eksiklere ve bilinmezliklere ne dersiniz? Aslında Soma’yı yaratan daha derin etken, Cumhuriyetin bilimsel yaklaşımından adım adım uzaklaşılmasının çok açık bir yansımasıdır.
İkincisi, bugün 19 Mayıs, kutlayamıyoruz. Soma’da, ikisi de bu ekonomik ve toplumsal yapının ürünü olan, ancak biri gerçek, diğeri de kurgulanmış iki genç vardı.
Gerçek olan, kurtulduktan sonra ambulansa binerken çamurlu çizmelerini göstererek sağlık görevlilerine, çizmelerimi çıkarayım mı, diye soran Murat Yalçın’dı. Diğeri de, iki resmi görevlinin elini-kolunu sımsıkı kavradığı bir genci tekmeleyen Başbakan’ın Özel Kalem Müdürü’nün yardımcısıydı.
Murat Yalçın’ın davranışına toplum gözyaşlarıyla sahip çıktı. Ya ikincisi? Başbakan’ın izleyen günlerde de yanından ayırmadığı delikanlısının yaptığını, AKP sözcüleri bu toplumun sahip olduğu her türlü değeri hiçe sayarak ve tek bir kareye bakmayalım yutturmacasına sığınarak savundu; utanmadan ve sıkılmadan savunabildi!

***

AKP iktidarı, yalnız düşünce ve anlatım konularında değil, toplantı ve gösteri hak ve özgürlüklerini de zincire vurmaya çalışıyor. Buna karşılık, sermaye üzerindeki olabilecek yasal ve kurumsal denetlemeleri kaldırıyor; sermayeyi tümüyle serbest bırakıyor. Bu aşırı sermayeci gidiş, durdurulmaz ve tersine çevrilmezse hiç kuşkunuz olmasın daha çok Soma’lar yaratır!
Soma ne bir ilktir ne de AKP işbaşından gitmezse son olacaktır. Soma olayının tüm yönleriyle incelenmesi gerekir; bu iş kolayca satın alınabilen yerli bilirkişilere bırakılmamalı, olanak varsa ILO görevlilerince yapılmalıdır.
Sonuç olarak; CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in dediği gibi, Soma bir cinayettir ve hükümet bir an önce istifa etmelidir!

***

Ülke sorunları karşısında delicesine duyarlı diyebileceğim CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun kaybı nedeniyle, kendisine rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları