Hukuksuzluğun bu kadarı!
Yakup Kepenek
Son Köşe Yazıları

Hukuksuzluğun bu kadarı!

25.02.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Bu ülkede yaşanmakta olan hukuksuzluklar, her gün biraz daha ağırlaşıyor.
Bir hafta içinde açıklanan Gezi iddianamesi ve Cumhuriyet gazetesi kararları, nerede ve ne zaman sona ereceği belli olmayan bu yıkıcı ağırlaşmanın son somut kanıtlarıdır. Bu nedenle, devam etmekte olan dava süreçlerinin, tüm yönleriyle ve olabildiğince derinliğine irdelenmesi ve sürekli olarak gündemde tutulmaları gerekiyor.

İki karar
Geçen hafta, 28 Mayıs 2013’te başlayan ve milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi Direnişi konusunda, olacak şey değil dedirten bir gelişme oldu. Davada, 15 aydır tutuklu Osman Kavala ve sonradan tutuklanan Yiğit Aksakoğlu dışında; altısı firari, 16 kişi hakkında hazırlanan iddianame ile tüm şüphelilerin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. İçeriğinin hukukun temel ilkeleriyle uyuşmazlığı savları yanında iddianamenin olaydan yaklaşık altı yıl sonra tamamlanmış olmasıyla Gezi davası, görülmedik hukuksuzluk örneklerinden biri olarak çoktan hukuk tarihinde yer almaya adaydır.
Geçen salı günü, son yılların Cumhuriyet gazetesi davasında da yeni bir aşamaya gelindi. İstinaf mahkemesi suçlananları ikiye ayıran son kararını verdi.
En ağırından başlayayım. Beş yıldan fazla ceza almış olanlar: Akın Atalay, Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Murat Sabuncu, Aydın Engin ve Ahmet Şık. Beş yıldan az ceza almış olanlar da gazete çalışanı Emre İper ile eski yazar ve yöneticiler Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik’in cezaları kesinleşti; yeniden cezaevine girecekler. Kadri Gürsel ise hapis yattığı süre yeterli olduğu için hapse girmeyecek. Turhan Günay, Günseli Özaltay ve Bülent Yener beraat etmişlerdi.
Bu kararda da, hukukun temel ilkelerine tümüyle ters düşen birçok nokta var. Özellikle beş yıldan az ceza alanların cezaları kesinleşirken, daha ağır ceza alanların, haklarını Yargıtay’da hak aramaya devam edebilecek -ve aklanabilecek- olması hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmaz. Bunun kadar önemli olarak bu davanın hukuk tekniğine ters düşen yönleri, özellikle de bir hukuk davasının sonradan neden ve nasıl bir ceza davasına dönüştüğünün üzerinde de ayrıntılı olarak durulması gerekir. İstinaf mahkemesinin kesinleşen kararının infazının davayla ilgili Yargıtay kararına kadar ertelenmesi gerekir.

Ya savunmanın durumu?
Hukuk düzeni üç ayak üzerinde durur; kamu adına suçlama işini yapan savcı, onun karşısında suçlananı savunan avukat ve karar verici hâkim.
Ülkemizde hukukun içine sürüklendiği durum sonucu, adı bir de Cumhuriyet Savcısı olan iddia makamı, Başkan’a yakınlaştı. Karar verici hâkimler de, en tepede yer alan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, giderek Danıştay, bazı kararlarının da kanıtladığı gibi, Başkan’a tam uyumlu duruma geldi. O kadar ki, Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru yoluyla hak arayanların yüzde 90’ına yakınını reddediyor.
Yargının iki ayağının, savcı ve hâkimin Başkan’a bağlılığı, kaçınılmaz olarak savunma ayağının önemini çok artırıyor; savunmayı, hak arayan toplum kesimleri için gerçekten yaşamsal kılıyor.
Ama ne görüyoruz?
Savunmanın en büyük ve yerleşik örgütü Türkiye Barolar Birliği-TBB, kendi iç çekişmeleri nedeniyle kurumsal sarsıntılar yaşıyor. Birçok ilin barolarının genel kurul delegeleri, yaptıkları açıklamalarla TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun kişiliğinde birliğin üst yönetimini eleştirerek uyarıyor. Savunmanın kurumsal yapısı en gerekli olduğu bir zamanda, hukuksuzluğun tam olarak yerleştirilmekte olduğu şu günlerde etkisizleşiyor. TBB, ülkede hukuku, bağımsız ve tarafsız kılmak amacıyla kurumsal olarak uğraş veremeyecek, giderek avukatları bile savunamayacak bir duruma düşüyor.

Acı ama gerçek!
Ülke bir hukuk depremi yaşıyor. Toplumsal yapının güvenlik dayanağı olan hukuk yıkılınca, güven duygusunu yitiren ve yalnızlaşan insanlar kaçınılmaz olarak sığınacak birilerini arar; bağımlı insan olur. Ülkemizde uygulanan başkanlık rejiminin en önemli özelliklerinden biri de budur.

Yazarın Son Yazıları

Bilimden uzaklaşan Türkiye!

Devamını Oku
06.01.2020
Eşitsizlikler derinleşiyor

Eşitsizlikler derinleşiyor

Devamını Oku
01.04.2019
Yerelde yeşermeli

Yerelde yeşermeli

Devamını Oku
25.03.2019
Yıkımı durdurmak!

Yıkımı durdurmak!

Devamını Oku
18.03.2019
…İzin verirse demokrasisi!

…İzin verirse demokrasisi!

Devamını Oku
11.03.2019
‘Komünist’!

‘Komünist’!

Devamını Oku
04.03.2019
Hukuksuzluğun bu kadarı!

Hukuksuzluğun bu kadarı!

Devamını Oku
25.02.2019
Başkan- sermaye-emek

Başkan- sermaye-emek

Devamını Oku
18.02.2019
ODTÜ ile ‘uçurmak’!

ODTÜ ile ‘uçurmak’!

Devamını Oku
11.02.2019
İzmir zamanıdır!

İzmir zamanıdır!

Devamını Oku
04.02.2019
‘Normalleşiyor’!

‘Normalleşiyor’!

Devamını Oku
28.01.2019
‘Parlamento’

‘Parlamento’

Devamını Oku
21.01.2019
‘Toplumsal ruh sağlığı’

‘Toplumsal ruh sağlığı’

Devamını Oku
14.01.2019
Sermaye-devletparti - SDP

Sermaye-devletparti - SDP

Devamını Oku
07.01.2019
Bilgisizliğin gülmecesi

Bilgisizliğin gülmecesi

Devamını Oku
31.12.2018
‘Yücel’in Çiçekleri’

‘Yücel’in Çiçekleri’

Devamını Oku
24.12.2018
Rejimi dizginlemek

Rejimi dizginlemek

Devamını Oku
17.12.2018
Karadeniz karartılıyor!

Karadeniz karartılıyor!

Devamını Oku
10.12.2018
2019’a doğru (03.12.2018)

2019’a doğru

Devamını Oku
03.12.2018
Kaşıkçı cinayetinin izdüşümleri

Kaşıkçı cinayetinin izdüşümleri

Devamını Oku
26.11.2018
‘He For She’

‘He For She’

Devamını Oku
19.11.2018
Geleceğe bakılmalı

Geleceğe bakılmalı

Devamını Oku
12.11.2018
Açılışla gelen ve giden

Açılışla gelen ve giden

Devamını Oku
05.11.2018
Cumhuriyet; sağı, solu

Cumhuriyet; sağı, solu

Devamını Oku
29.10.2018
‘Reisleşmenin’ üniversitesi!

‘Reisleşmenin’ üniversitesi!

Devamını Oku
22.10.2018
Demokrasi: Temelden

Demokrasi: Temelden

Devamını Oku
15.10.2018
Yerel demokrasi zamanı

Yerel demokrasi zamanı

Devamını Oku
08.10.2018
Yalan ile beslenmek!

Yalan ile beslenmek!

Devamını Oku
01.10.2018
Demokrasi - yargı bağımsızlığı bağı

Demokrasi - yargı bağımsızlığı bağı

Devamını Oku
24.09.2018
Eğitim-2018: Curcuna

Eğitim-2018: Curcuna

Devamını Oku
17.09.2018
Rejimin çalışmayan dişlileri

Rejimin çalışmayan dişlileri

Devamını Oku
10.09.2018
Aziz Sancar… Küsmüş?!

Aziz Sancar… Küsmüş?!

Devamını Oku
03.09.2018
‘Bizim Güngör’ diyenlere bak!

‘Bizim Güngör’ diyenlere bak!

Devamını Oku
27.08.2018
Rejimin temel sorunu

Rejimin temel sorunu

Devamını Oku
20.08.2018
Demokrasinin can suyu ve bir soru

Demokrasinin can suyu ve bir soru

Devamını Oku
13.08.2018
Karadeniz’in…

Karadeniz’in…

Devamını Oku
06.08.2018
Muhalefetsiz!

Muhalefetsiz!

Devamını Oku
30.07.2018
Asıl sorunlar: Ekonomi ve CHP

Asıl sorunlar: Ekonomi ve CHP

Devamını Oku
23.07.2018
İlk değerlendirme

İlk değerlendirme

Devamını Oku
16.07.2018
Suçluyorum

Suçluyorum

Devamını Oku
09.07.2018