‘Reisleşmenin’ üniversitesi!
Yakup Kepenek
Son Köşe Yazıları

‘Reisleşmenin’ üniversitesi!

22.10.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Başkan Erdoğan, 13 Ekim’de Erciyes Üniversitesi’nde yeni ders yılının açılışında şöyle diyor:
“Türk üniversitelerinin tarihlerinin en özgür, en bağımsız, en güçlü dönemlerini yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz.”
Üniversite ile ilgili bu keskin ve kesin sonuç ne bir tarihsel karşılaştırmaya, ne de bir bilimsel araştırmaya dayanıyor!
Bu nedenle olmalı, aynı Başkan, 19 Ekim’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nin açılış konuşmasında, Türkiye’nin nasıl oluyor da dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamisi okunmuyor diye yakınıyor!
Bu çelişik sözler nasıl açıklanabilir?

Reisleşme süreci
Açıklayıcı kavram reisleşmedir. Türkiye yeni rejimle birlikte adına reisleşme diyebileceğimiz ve giderek egemen olan bir süreç yaşıyor. Burada reisleşme, bir kurumun başındaki kişinin Başkan Erdoğan gibi davranması ve kurumunu aynı anlayışla yönetmesi olarak tanımlanıyor.
Başkan tarafından atanan tüm yöneticiler, onun gibi davranmaya başlıyor; uygun bir deyişle reisleşiyor. Bakan, gazeteciyi haşlıyor; hakkında suçlamalar yayımlanan rektör, bunlarla ilgili bir açıklama yapma gereği bile duymuyor.
Geleneksel olarak, siyasal partilerde, kooperatiflerde, derneklerde, vakıflarda ve kimi sendikalarda var olan başkana bağımlı oluşumlar, yeni rejim ile birlikte iyice yerleşip pekişti; reisleşmeye dönüştü. Reisleşmenin çok önemli bir özelliği var: Reisleşmede dışarıdan eleştiri yapılamaz; çünkü reisleşme eleştiri içkindir.
Evrensel ölçülere göre üniversitenin özgür sayılmasının iki önkoşulu vardır; yönetimin özerk olması ve bilimsel araştırma özgürlüğü.

Üniversite
Türkiye üniversitelerinin neredeyse tamamında reisleşen rektörlerin yönetimi ile üniversite özerkliği asla bir araya gelemez; bağdaşmaz. Bu ülkede üniversite yönetimleri özerk değildir; YÖK yoluyla ya da doğrudan doğruya Başkan’a bağımlıdır.
Daha yakından bakılırsa üniversitenin araştırma özgürlüğü bakımından da ağır yaralı olduğu kolayca görülür.
En son 8 Temmuz 2018 tarihli KHK ile olmak üzere son yıllarda üniversiteden uzaklaştırılan bilim insanı sayısı 6000’i (altı bin) aşmış bulunuyor. Üstelik bugün görevinden uzaklaştırılanların, 12 Eylül faşizminin 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’yla bencileyin görevden aldıkları gibi Danıştay’a başvurma hakları da bulunmuyor. Yönetim ve savcılık soruşturmalarının kol gezdiği, ihbarların havada uçuştuğu; her an kovulma korkusunun yaşandığı bir ortamda bilimsel araştırma özgürlüğünden söz edilemez.
Olumsuzluklar bunlarla da sınırlı kalmıyor. Gerek araştırmaya ayrılan para kaynaklarının, gerekse yeni akademik kadroların öğretim üyelerine dağıtılmasında, nesnel davranılmadığı, bu işlemlerde üretkenliğin ve yeterliliğin değil, reisleşen rektöre yakınlığın en belirleyici etken olduğu; atılanların yerine ve yeni kadrolara rektörlerin yakınlarının alındığı; bunların kayırılıp kollandığı, terfi ettirildiği de, duyulabildiği kadarıyla, kamuoyuna yansıyor.
Ek olarak, maaşların yetersizliğinin de bir sonucu olan aşırı ders yükü, araştırmaya ve bilgi üretimine çok az zaman bırakıyor. Akademik görev yalnızca var olan bilgilerin öğrenciye aktarılmasına dönüşüyor. Üniversite en temel görevlerinden biri olan bilimsel bilginin üretilmesinde çok yetersiz kalıyor; giderek kısırlaşıyor.
Burada sıralananlardan çok daha fazla olan eksik ve yetersizliklerini düzeltemeyen üniversite, reisleşen rektörlerinin elinde, toplumu geçtik, kendi iç sorunlarına bile çözüm bulamıyor.
Çözüm arayışını da reisleşmenin baş mimarı olarak üniversiteyi hem sevenhem döven Başkan Erdoğan üstleniyor; eğitimdeki içerik ve sistemde büyük sıkıntı var diye dile getiriyor! Ekliyor: Bilim üreten bir üniversite iklimi oluşturmadan hiçbir sonuç elde edemeyiz!
Böylece reisleşen rektörlerin yönettiği üniversite tümüyle işlevsiz kalıyor.  

Yazarın Son Yazıları

Bilimden uzaklaşan Türkiye!

Devamını Oku
06.01.2020
Eşitsizlikler derinleşiyor

Eşitsizlikler derinleşiyor

Devamını Oku
01.04.2019
Yerelde yeşermeli

Yerelde yeşermeli

Devamını Oku
25.03.2019
Yıkımı durdurmak!

Yıkımı durdurmak!

Devamını Oku
18.03.2019
…İzin verirse demokrasisi!

…İzin verirse demokrasisi!

Devamını Oku
11.03.2019
‘Komünist’!

‘Komünist’!

Devamını Oku
04.03.2019
Hukuksuzluğun bu kadarı!

Hukuksuzluğun bu kadarı!

Devamını Oku
25.02.2019
Başkan- sermaye-emek

Başkan- sermaye-emek

Devamını Oku
18.02.2019
ODTÜ ile ‘uçurmak’!

ODTÜ ile ‘uçurmak’!

Devamını Oku
11.02.2019
İzmir zamanıdır!

İzmir zamanıdır!

Devamını Oku
04.02.2019
‘Normalleşiyor’!

‘Normalleşiyor’!

Devamını Oku
28.01.2019
‘Parlamento’

‘Parlamento’

Devamını Oku
21.01.2019
‘Toplumsal ruh sağlığı’

‘Toplumsal ruh sağlığı’

Devamını Oku
14.01.2019
Sermaye-devletparti - SDP

Sermaye-devletparti - SDP

Devamını Oku
07.01.2019
Bilgisizliğin gülmecesi

Bilgisizliğin gülmecesi

Devamını Oku
31.12.2018
‘Yücel’in Çiçekleri’

‘Yücel’in Çiçekleri’

Devamını Oku
24.12.2018
Rejimi dizginlemek

Rejimi dizginlemek

Devamını Oku
17.12.2018
Karadeniz karartılıyor!

Karadeniz karartılıyor!

Devamını Oku
10.12.2018
2019’a doğru (03.12.2018)

2019’a doğru

Devamını Oku
03.12.2018
Kaşıkçı cinayetinin izdüşümleri

Kaşıkçı cinayetinin izdüşümleri

Devamını Oku
26.11.2018
‘He For She’

‘He For She’

Devamını Oku
19.11.2018
Geleceğe bakılmalı

Geleceğe bakılmalı

Devamını Oku
12.11.2018
Açılışla gelen ve giden

Açılışla gelen ve giden

Devamını Oku
05.11.2018
Cumhuriyet; sağı, solu

Cumhuriyet; sağı, solu

Devamını Oku
29.10.2018
‘Reisleşmenin’ üniversitesi!

‘Reisleşmenin’ üniversitesi!

Devamını Oku
22.10.2018
Demokrasi: Temelden

Demokrasi: Temelden

Devamını Oku
15.10.2018
Yerel demokrasi zamanı

Yerel demokrasi zamanı

Devamını Oku
08.10.2018
Yalan ile beslenmek!

Yalan ile beslenmek!

Devamını Oku
01.10.2018
Demokrasi - yargı bağımsızlığı bağı

Demokrasi - yargı bağımsızlığı bağı

Devamını Oku
24.09.2018
Eğitim-2018: Curcuna

Eğitim-2018: Curcuna

Devamını Oku
17.09.2018
Rejimin çalışmayan dişlileri

Rejimin çalışmayan dişlileri

Devamını Oku
10.09.2018
Aziz Sancar… Küsmüş?!

Aziz Sancar… Küsmüş?!

Devamını Oku
03.09.2018
‘Bizim Güngör’ diyenlere bak!

‘Bizim Güngör’ diyenlere bak!

Devamını Oku
27.08.2018
Rejimin temel sorunu

Rejimin temel sorunu

Devamını Oku
20.08.2018
Demokrasinin can suyu ve bir soru

Demokrasinin can suyu ve bir soru

Devamını Oku
13.08.2018
Karadeniz’in…

Karadeniz’in…

Devamını Oku
06.08.2018
Muhalefetsiz!

Muhalefetsiz!

Devamını Oku
30.07.2018
Asıl sorunlar: Ekonomi ve CHP

Asıl sorunlar: Ekonomi ve CHP

Devamını Oku
23.07.2018
İlk değerlendirme

İlk değerlendirme

Devamını Oku
16.07.2018
Suçluyorum

Suçluyorum

Devamını Oku
09.07.2018