Arturo Ui’nin kolaylaştırıcıları

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Cumhuriyet’i düşünce özgürlüğünü kısıtlamakla suçluyorlar ya, bu yüzden anımsatmak gerekti. Biz bunların “aldatıldık” açıklamalarına inanmadık. Bizi “güçleri birleştirmeyi engellemekle suçladılar”. Gün geldi, kültür savaşları yeniden hızlandı, bu “aldatılanlar” yine aynı işleri yapmaya başladılar.
Bu sefalete bir kez daha bakmadan önce vurgulayalım: Cumhuriyet gazetesi düşünce özgürlüğünü kısıtlamadı; kültür savaşlarının gittikçe keskinleştiği bir dönemde, siyasal İslamın rejimine, yeni devlet kurma projesine karşı direnirken, bu direnişi sulandıran bir yazarla, yayın politikasını koruma özgürlüğünü kullanarak yollarını ayırdı.

Brecht - Gramsci
Brecht, Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı piyesini yazarken, Gramsci’nin Hapishane Defterleri henüz yayımlanmamıştı. Brecht, trasformismo kavramını bilmiyordu. Ancak, piyeste, Uİ’nin yükselişini kolaylaştıran Belediye Başkanı [iyi ahlaklı (!) din adamı] Dogsborough, bu kavramın kapsamına giren karakteri çok iyi betimler.
Trasformismo, savaşmakta olan iki cepheye, cephelerden birine katılmadan tarafsızlık kisvesi altında ortada bir yerde durup, bir cephedeki kararsızları ortaya çekerek, diğer cephenin bunları asimile etmesini kolaylaştıranlara ilişkindir. Bu ortada duranlar, Dogsborough karakteri gibi, ya maddi çıkar ya da saygınlık, etkili olma vaadi ile baştan çıkarılmış, “kendisiyle dolu” siyasilerden ve/veya entelektüellerden oluşur.
Bu “ortadakiler”, İtalya ve Almanya’da faşizmin yükselişini, Türkiye’de siyasal İslamın iktidarını inşa etme sürecini kolaylaştırdılar. Türkiye’de de bu işlevi, siyasal İslamın projesinin anlaşılmasını, “yok böyle bir şey, niyet okumayın” diyerek, direnmeye çalışanların kararlılığını zayıflatacak söylemi siyasal İslama sunarak yerine getirdiler. Biz onlara, intihar etmekte olduklarını söylediğimizde, cevap olarak “ulusalcı”, “darbeci” suçlamalarıyla karşılaştık.

‘Kandırıldık’ filan ve aynı işleve devam...
Sonra köprülerin altından sular aktı. Siyasal İslamın projesi ilerledi. “Yetmez ama evet” referandumundan sonra “rejim fiilen değişti”, artık projeyi gizlemeye de gerek kalmadı. Siyasal İslam liberal entelijansiyayı, kullanılmış jilet misali kaldırıp attı, yayın organlarından da temizledi.
Liberal entelijansiya yersiz yurtsuz kalıp da, “biz kandırıldık” söylemiyle direniş saflarına katılmaya kalkınca, çok yerinde bir şüpheyle karşılandı. Hâlâ kendisiyle dolu olduğu için, ne özeleştiri yaptı ne de siyasal İslamın yükselişini kolaylaştıran tutumun arkasındaki düşünceyi gözden geçirmeyi kabul etti: Besbelli ki, o her zaman haklıydı. Bu koşullarda, biz de “gün gelir, o zaman yaptığı kolaylaştırıcılık işlevini yine üstlenir, yine bir trasformismo aktörü olur” diye düşündük haklı olarak... Ve... Yine haklı çıkıyoruz.
Siyasal İslam, liderinin de kabul ettiği gibi, toplumun yarısını etkisi altına alamıyor, kültür alanına egemen olamıyor. Şimdi gerek siyaset alanında gerekse kültür alanında karşı karşıya gelmiş iki taraf var. Siyasal İslam karşısındaki yüzde elliyi dağıtmak için yeni bir siyasi, kurumsal ve kültürel hamle başlatıyor. Unutmayalım, Evrim teorisine savaş açan siyasal İslamdır, bu teoriyi hiç yoktan getirip dayatan cumhuriyetçi muhalefet değil. Müftülere nikâh yetkisi vermek de böyle.
Kısacası, siyasal İslam, laik düşüncenin, hak ve özgürlüklerin son kalıntılarına yönelik saldırıyı hızlandırıyor. Peki liberal entelektüel ne yapıyor? Önemli değil, kafayı takmayın, bir şey olduğu yok gibisinden açıklamalarla, muhalefetin kafasını karıştırmaya, kararsızların sayısını arttırmaya, siyasal İslamın, projesine direnen “yüzde elliden” kimilerini kendi yanına çekmesini kolaylaştırmaya çalışıyor. Cumhuriyet gazetesi de “burada olmaz” dediğinde, yine kafaları bulandırmak için “düşünce özgürlüğü”, “tek tip” düşünce filan gibi saçmalıklar gündeme geliyor. Olur a belki birileri, Cumhuriyet’e kızar, saflardan kopar. Ortaya gelir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları