Galatasaray hızlı başlıyor oyuna. Cezalı Fernando’nun yerine Selçuk ısınırken, sakatlanan Tolga’nın yerine de Yasin var sahada. Mecburilerin dışında bir de ‘kanaat’ değişikliği var: Rodrigues; ki belirtmeden geçmeyelim: Onun varlığının G.Saray’ın hızına büyük katkısı var… Sadece bu maçta değil. Oynayacağı her maçta! Organize ataklar, hızlı çıkışlar ve iyi paslaşma; hem oyun hâkimiyetinin hem de net pozisyonların G.Saray hanesine yazılmasını sağlıyor. Sonunda 33. dakikada Serdar Aziz’in başlattığı bir atakta top kaleci Haydar’dan dönünce onu takip eden Yasin ağlara yolluyor. Aytemiz Alanyaspor’a gelince… 4-4-2 dizilişiyle sahaya çıkan takım, Vagner Love’ın eksikliğini şiddetle arıyor. Gol yollarında hem etkili değiller hem de ısrarcı. Hani ola ki bir pozisyon denk gelirse reddetmiyorlar ama yoksa da peşine düşmüyorlar. Kaydadeğer tek pozisyonları 54. dakika verilen serbest vuruşu Welinton’un ceza sahasında tamamlama çabası. Bu vuruş dışarı gidiyor ama G.Saray’ın bir gollük avantajının ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermesi açısından önemli! Son çeyrekte Sarı-Kırmızılılar, yakaladığı golden sonra yavaşlattığı tempoyu artırmaya başlıyor. Çoktan yapması ve maçı koparmasını sağlayacak abluka bu dakikalarda başlıyor. Gittikçe artan baskısı bunaltıyor, yıpratıyor. Son 10 dakikaya ‘nasıl gol olmadı?’ dedirten birçok net pozisyon sığıyor. Onlardan bir tanesini 88’de maçın en çalışkanlarından Gomis sonunda ağlara yolluyor. Özetle; evet, şampiyonluk yolu uzun… Ve G.Saray, o yola kararlılıkla devam ediyor.
Yazarın Son Yazıları
Belki maç başlamadan önce, Galatasaray’ın Avrupa yorgunu olması ve birinci kalecinin sakat olması avantaj gibi gözükmüştür Antalyaspor teknik heyetine.
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!
Kötü futbol 3 puan