Brno kültür kentinden: Franz Kafka her derde deva

Brno kültür kentinden: Franz Kafka her derde deva

26.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Çek Cumhuriyeti’nin Prag’dan sonra ikinci büyük kenti Brno... Nüfusu 400 bin ama herkes tepeden tırnağa kültüre bulanmış! Öğrenci kenti. Barok mimarinin şaşaası, Gotik mimarinin ciddiyeti, ikisi arasına serpiştirilmiş “Art Nouveau” uçarılık... Yapılarla parklar, fıskiyeli havuzlar, yeşil alanlar, hepsi iç içe geçmiş. Her köşe bir mücevher! Peş peşe dizilmiş sessiz harfler, ses ve görüntü olarak kafanızı karıştırsa da çok geçmeden alışıyorsunuz. Burası kültür kenti. Her akşam dolup taşan konser, opera, tiyatro salonları...

Sabah erken dar sokaklarda dolaşırsanız, bir yerlerden Kafka’nın gölgesi, Kundera’nın rejim düşmanları karşınıza çıkacakmış duygusuna kapılıyorsunuz. Geniş bulvarlar dev yontularla bezeli. Sakın şu cesaret anıtı, Haşek’in, savaşlara nanik yapan Aslan Asker Şvayk’ı olmasın! Gün ilerledikçe, sis ve belirsizlik kayboluyor; yerini havuzlarda yükselen fiskiyelerin sesi ve su senfonileri alıyor. Akşama doğru sokaklar cıvıl cıvıl. Millet sokakta yeyip içiyor, kimi meydanda minik orkestralar... Müzik dünyasının “Çek Üçleri”, Smetana, Dvorjak ve Yanacek’in ruhu tepemizde dolaşıyor... Çek meslektaşlardan biri Vaclav Havel’in en sevdiği barı gösteriyor. Yazar, şair, hapsi boylayan muhalif ve sonra Devlet Başkanı Havel... Kadehler ona kalkıyor. (Bu kadar kent atmosferi yeter, sadede geliyorum.)

Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin (AICT) 30. genel kongresinde, 32 ülkeden gelmiş 133 konuktuk. Türkiye’den Tiyatro Eleştirmenler Derneği (TEB) Başkanı Hasibe Kalkan, tiyatro öğretim üyesi Zerrin Yanıkkaya ve ben vardık. Kısa bir süreliğine tiyatro festivalleri yöneticisi Leman Yılmaz da katıldı. Kongrenin yanı sıra Brno Tiyatro Festivali’nde bol bol oyun ve opera izleme olanağı bulduk.

DÜNYA GİDİŞATI

Hemen büyük bir düş kırıklığını açıklamam gerek: Kongre teması “Kafkaest Dünyamızda Gerçek-Komedi mi, Trajedi mi?” diye belirlenmişti. Gelin görün ki izlediğimiz oyunlarda Kafka’ya ilişkin hiçbir şey yoktu. Elbet dünyanın çılgınlığı, acımasızlığı, kötülüğü dışında.

Oysa konuşmalarda bol bol Kafka dinledik. 10 dakikalık sunumlarda hiçbir konunun derinliğine inilemese de geçen yazımda belirtmediğim (Bkz: Kafkaesk Dünyamız, 23 Mayıs) şunlar vurgulandı:

Eski Çekoslavakya, şimdiki Çek Cumhuriyeti’nde Kafka her derde devaydı. Komünist rejim döneminde, özellikle 60’larda Kafka eserleri hem yayımlanıyor hem de sahneye uygulanıyordu. Kapitalist sistemi eleştirmek için kullanılıyordu. En çok da “Dava”, “Dönüşüm” ve “Amerika”. Zaten tek oyunu vardı: “Mezar Bekçisi” ve eserdeki ölülerle diyaloglar, düş âlemi, pek itibar görmüyordu.

90’ların başında sahnelere ikinci Kafka furyası egemen oldu. Bu kez komünist sistemi eleştirmek için bol bol kullanıldı.

2000’li yıllardan sonra ise yine bu üç eser artık bir sistemi yermek için değil, dünya gidişatındaki belirsizliği, tehlikeleri, tehditleri, saçmalığı, baskıyı, sansürü, otosansürü, gerçekdışılığı, mantık dışılığı vurgulamak için sahneye taşınacaktı. Sadece sahne değil, dans tiyatrosu, kukla tiyatrosu, sokak tiyatrosu, sirk dünyası, grafik sanatlar, opera ve müzik dünyası da Kafka tutkusundan yararlanacaktı.

TİYATRO-DANS-OPERA

Sadece Çekya’da da değil, dünyanın her yerinde birbiri peşi sıra izlediğimiz oyunlar arasında en Çek olanı Karel Çapek’in “Ana” adlı oyunuydu. (Brno Ulsual Tiyatro) Kocasını ve dört çocuğunu kaybeden bir ana... Savaş için, vatan için, kahramanlık için, toplum için, direniş için, öldürmek için, yaşatmak için yitip giden hayatlar... Ana’nın beşinci çocuğunu ölüme yollamamak için direnişi... Çek tiyatrosunda ölülerle konuşma ve savaşa karşı çıkma geleneğini, bu oyunda da gördük. Klasik bir sahneleme ve klasik bir oyunculuk vardı.

Ana

İlginç bir dans tiyatrosu Prag’dan gelmişti. Tennessee Williams’ın ünlü oyunu “İhtiras Tramvayı”nı ülkenin çok popüler ve dünya festivallerini dolaşan “DekkaDancers” Topluluğu, bu kez günümüzün gözde koreografı Arthur Pita ile işbirliği yapmıştı. (Pita, Portekiz asıllı, Güney Afrika ve İngiltere eğitimli) New Orleans’ın bunaltıcı sıcağı, ayakları yere basan Stella ve narin mi narin Blanche kardeşlerin bunalımları ve erkekliğinden başka bir meziyeti olmayan Stanley ve yan karakterler, bedenin ve tenin tüm arzularını, aşkı, bunalımı, kini, öfkeyi Frank Moon’un cazla blues arasında gidip gelen müziğiyle bize ilettiler.

İhtiras Tramvayı

Festivali taçlandıran bence, Çek folklorundan kaynaklanan iki operaydı. Dvorak’ın “Kate ve Şeytan” ve “Rusalka”. Özellikle ilkinde çocuk izleyicilerin koltukları doldurması, buranın kültür kenti olma nedeniydi...

Son sözü, Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Jeffrey Eric Jenkins’e bırakayım. Şöyle özetleyebilirim: Etrafınıza bakın, çok farklı ülkelerden geliyoruz. Hangimiz “öteki”, hangimiz “bizden”? Bilmiyoruz. Yaşadıklarımızın hangisi gerçek, hangisi kurmaca? Bilmiyoruz. Belki biz Kafka’yız, belki çevremizdekiler? Ölümünden yüzyıl sonra bile Kafka bizi sorguluyor. Ama yine de dünya tiyatro ailesi olarak buradayız, varız ve güçlüyüz!

Doğru söze ne denir! Brno’dan sevgilerle...

Yazarın Son Yazıları

Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025