Tiyatro ve öteki

Tiyatro ve öteki

15.09.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlar, sonbahar geldi, okullar açıldı, benim de deniz mevsimim geldi. Senelik iznimi kullanmak üzere kısa bir tatil yapacağım. Ama önce iki haber:

1) Bu akşam Hrant Dink Ödül Töreni var. 2009’dan beri her sene biri Türkiye, biri yurtdışından, umudu çoğaltan bir kişi ya da kuruma veriliyor. Ödül alanların konuşmalarını, sanatçıların konser ve performanslarını içeren töreni Hrant Dink Vakfı’nın sitesinden izleyebilirsiniz.

2) Yavuz Ekinci’nin “Rüyası Bölünenler” kitabı nedeniyle 18 Eylül’de Çırağan Adalet “Sarayı”nda duruşması var. Sarayların kitapları yargılamayacağı günleri beklerken yazara destek vermek isteyenler de duruşmaya bekleniyor.  

Giderayak, sizleri 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nin (İKSV) bu yılki küratörü Mehmet Birkiye’nin “Tiyatro ve Öteki” diye özetleyebileceğim muhteşem konuşmasıyla başbaşa bırakıyorum.

MEHMET BİRKİYE DİYOR Kİ

“Bireyler bir grup halinde bir araya geldiklerinde, zalim, primitif bir çağın kalıntıları olarak içlerinde yatan vahşi ve yıkıcı tüm içgüdüler ifade edilmek üzere açığa çıkar.” S. Freud

Bu saptama 1921’de yapılmış. Ama 2024’te dünya hâlâ bu güdülerin ortaya çıkacağı koşulları yok edememiş. Bir amaç uğruna bir araya gelen gruplarda, gün geçmiyor ki bu yıkıcı güçler ortaya çıkmasınlar. Dünyanın bir yerinde mutlaka varlar.

Ama bir grup da var ki böylesi şiddet ve zalimliğin ortaya çıktığı pek görülmemiştir. Tahmin ettiniz tabii, bu grup tiyatro seyircisidir. Onlar da ortak bir amaç uğruna bir araya geliyor, onların bir hedefi var.

Ancak bildiğimiz tiyatro tarihinde; bir iki domates, bir iki çürük yumurta, belki birkaç yumruk dışında kayda değer pek bir şey olmamıştır. Görece olarak yıkıcı güdüleri kontrol altındadır.

Yani savaş çıkarmamışlar, bir yeri yağmalamamışlar, linç girişiminde bulunmamışlardır.

Başka bir tanımla söylersek ne seyirciler ne de oyuncular birbirlerinin ötekisi olmuşlardır. Neden mi? Çünkü zaten herkesin ötekisi olabilecek birileri sahne üstüne çıkmıştır: Lago, Mefisto, III. Richard vb. gibi. Yani seyirciye pek iş düşmez.

Sahne üstündeki bize benzeyen kişiler, bu korkunç ötekilerle birlikte hayatın içinde sürüklenirler. Belli ki kader -burada yazar oluyor- “ötekileri” acı sonlara mahkûm edecek ve bizler de iyi birer insan olmanın keyfini yaşayacağız.

Ama bu keyif yaşanırken dramatik gereklilik olarak -Aristoteles’in başımıza bela ettiği kurallarından biri- tatsız bir şeylere daha katlanmak zorundayızdır; bu kötüler yani “ötekiler” kaçınılmaz sonlarına doğru yuvarlanırken utanmadan kendi fikirlerini söylerler, tartışırlar, rasyonel nedenler ortaya koyarlar.

‘ÖTEKİ’NİN KONUMU HAYATİDİR

Örneğin: Kral Lear’de Edmund ki tiyatro jargonunda adı “Piç Edmund”dur. Ve gayrimeşru olduğu için mirastan hak alamayacaktır. Ve bu nedenle kötücül bir alçağa dönüşür, meşru kardeşinin kuyusunu kazar.

Utanmadan da kendini savunur:

“Bir kardeşten on beş ay sonra doğdum diye niçin göz yumayım o baş belası göreneklerin bana kıymasına? Niçin izin vereyim beni mirastan yoksun bırakan insanların o eleştirel bakışına?”

Evet, çok ayıp. Haklı bir yanı var mı? Galiba var.

Ve işte böylelikle tiyatro öteki ile ilişki kurmamızı, kabul etmesek bile anlamamızı sağlar.

Bu ötekinin mutlaka bir kişi olması ya da bir topluluk olması da gerekmez. Bir inanç, insana ait bir güdü, kısacası her şey olabilir.

Eğer iddia ettiğimiz gibi seküler, adaletli, demokratik, insan haklarına saygılı bir dünya istiyorsak işte bu dünyada “ötekinin” konumu hayatidir.

Öteki ile çatışma, şiddet içermeyen ilkel güdülerin olmadığı bir alana çekilmelidir.

Kişisel kanım, böylesi bir hedefe ulaşmamızı sağlayabilecek en etkin yöntemlerden biri de tiyatrodur.

Bu nedenle ki tiyatro hayatımızda daha çok yer almalıdır. Umarım 28. İstanbul Tiyatro Festivali hayatımızda tiyatroya daha çok yer açar.

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025