Yalvaç Ural: Bin yıllık dost

Yalvaç Ural: Bin yıllık dost

03.11.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

41. Tüyap Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı dün açıldı. 10 Kasım’a dek sürecek. Bu yılın onur yazarı Yalvaç Ural. Benim bin yıllık dostum. 

Yalvaç Ural... Daha adını söylememle bile bir de bakıyorum, yüzümde kocaman bir gülümseme beliriyor, içim keyifleniyor, çoook yıllar öncesine gidiyorum. 

Milliyet gazetesinin Cağaloğlu’ndaki binasında, aynı koridorun bir ucunda Yalvaç Ural ve ekibinin odası var, öteki ucunda bizim sanat odamız var. (Yani, vardı.) Bir ucunda Milliyet Çocuk hazırlanıyor, öteki ucunda Sanat Dergisi. Her ikisi de önce ek olarak gazeteyle birlikte dağılırdı. Aradan bir yıl geçmişti ki gazete yönetimi tüm ekleri kaldırma kararı aldı. Gelin görün ki okurlar isyan etti. Hayır efendim Sanat dergisinden de, Milliyet Çocuk’tan da vazgeçmeyeceklerdi. Haydi bu ikisi yeniden yayımlanmaya başladı.

İki oğlum Emre ve Kerem, o zamanlar biri 10, biri 8 yaşında, bayılırlardı sık sık gazeteye gelmeye. Ve geldiler mi, doğru Yalvaç’ın odasına koşarlardı. Milliyet Çocuk, Milliyet Kardeş dergilerini daha sonra Güm Güm çocuk dergisi izleyecekti. Bir yandan da harıl harıl çocuk kitapları, çocuklar için şiir, öykü, roman, deneme, destan, bilmece, masal kitapları yazıyor ve yayımlıyordu Yalvaç. Çocuklarımın okuduğu her şeye ilgi gösteriyordum elbet. Onlarla keşfettim işyerindeki kapı komşumun yazdıklarını. Ve şunu fark ettim:

Benim canım arkadaşım Yalvaç Ural, çocukları, çocuk yerine koyup onları taklit etmiyordu. Hele hele onları aptal yerine, geri zekâlı yerine hiç koymuyordu. Her şeyden önce çocukları insan yerine koyuyordu! Onların gerçeklerini metaforlarla, mizahla, eleştiriyle, farklı söyleme/anlatma biçemleriyle, fabllarla, fıkralarla, öykülerle, tekerlemelerle yeniden onlarla paylaşıyordu. 

Onun kitaplarında en çok doğa vardı, bitkiler, çiçekler, ağaçlar, denizler, ovalar, dağlar vardı. Koskoca bir hayvanlar âlemi vardı. Ama aynı zamanda Anadolu vardı, geleneklerimiz vardı, sözlü anlatı edebiyatımız vardı, kuşaktan kuşağa geçmiş efsaneler, bilmeceler, oyunlar, dil cambazlıkları vardı. 

Ve benim bu arkadaşım müthiş üretkendi. Ondan okuduğum ilk kitap yanılmıyorsam, Sincap’tı. Ondan okuduğum en son kitap ise tanıdığım bütün akıllı çocuklara alıp hediye ettiğim “Gülendam Nenem Rumi Annem ve Ben”. Bu sonuncusunda Konya doğumlu arkadaşım, Mevlana’nın Mesnevi’sinden damıtılan öyküleri, ninesinden ve annesinden duyduklarıyla ama kendi çağdaş yorumunu katarak çocuklara ve gençlere iletiyordu. Muhteşemdi. 

Bu yazıyı Faruk Şüyun’un hazırladığı Tüyap İstanbul Kitap Fuarı için yazarken kapı çaldı. Evimdeki çalışma masamdan kalktım, açtım. Küçük oğlum Kerem kahve içmeye uğramış. Küçük oğlum dediğim bugün 54 yaşında! Ne yaptığımı sordu, söyledim. Birden yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. 

“Yalvaç Ural’ı anımsıyor musun?” diye sordum. Bir kahkaha atıp “Annem sapıttı mı acaba” gibilerinden yüzüme baktı. 

“Anne, Yalvaç ağabeyi nasıl unuturum! Emre de ben de onu okuyarak büyüdük” dedi. Sonra şöyle ekledi: “Bizi bırak, bizim çocuklar da onu okudular. Bence bu gidişle çocuklarımızın çocukları da onu okuyacaklar.” 

Sevgili Yalvaç Ural, “bin yıllık dostum”, hem Türkiye’de hem yurtdışında sayısız ödüller kazandığını biliyorum. Ama bence bir yazara verilebilecek en büyük ödül, birkaç kuşak insanın onu okuması ve kültürel birikiminde yer alması. Sen bunu başardın. Kutluyorum. Seni sevgiyle kucaklıyorum. 

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025