Sayın Merkel: Saraya değil zindana kulak verin!
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Sayın Merkel: Saraya değil zindana kulak verin!

18.01.2016 03:46
Güncellenme:
Takip Et:

Şansölye Merkel ekim ayında Türkiye’ye geldiğinde Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan onu bir sarayda ağırladı.

Hayır, kendi sarayında değil; Ankara’da kendine yaptırdığı “kaçak saray” o kadar tepki toplamıştı ki, Alman Başbakanı oraya gitmemek için ziyareti İstanbul’a aldı. Ama Erdoğan, konuğunu bu kez de Osmanlı’dan kalan Mabeyn Köşkü’nün altın varaklı koltuklarına oturttu.

Merkel’in “nereye geldim ben” şaşkınlığı, yüzünden okunuyordu.

Ama bu, kendi tercihiydi.

Türkiye kritik bir seçimin arifesindeydi ve Merkel “seçim sonrası gidin” telkinlerini reddederek Erdoğan’a bu yaşam öpücüğünü verdi. Çünkü onun için Erdoğan’ın istikbalinden çok, mülteci krizi önemliydi.

Türkiye ve Almanya’daki Erdoğan muhalifleri o zaman bu ziyareti eleştirmişti. Erdoğan, Batı’nın tüm değerlerini reddeden bir otoriterdi.

Demokrasiye inancı olmadığını daha İstanbul Belediye Başkanı iken ilan etmişti.

Hukuku tanımadığını uygulamalarıyla göstermiş, kendisini eleştiren herkesi cezalandırma hevesine düşerek ifade özgürlüğünü ayaklar altına almış, basına ağır bir sansür uygularken, özgürlük talebiyle meydanlara çıkanları polisin sert müdahalesiyle ezmişti.

“Kininin takipçisi bir nesil istiyoruz” demişti kürsüden. “Kızlı-erkekli bir arada kalınan evleri” hiddetle eleştirirken muhtarları “onları bize ihbar edin” diye tembihledi. Kürtaja karşıydı. Kadın, en az 3 çocuk doğurmalı ve onların bakımıyla uğraşmalıydı.

Erdoğan’ın dini sözcüsü pozisyonundaki Diyanet’e göre nişanlıların bile el ele tutuşması günahtı.

“Almanya, bu anlayışa mı sahip çıkacak”tı?

Merkel bu eleştirilere kulak asmadı. Pazarlığını yaptı. Erdoğan’ı, Suriyeli mültecileri Avrupa’ya yollamayıp Türkiye’de tutacak bir formüle ikna etti. Karşılığında 3 milyar Avro ve AB ile donmuş olan müzakerelerin yeniden başlamasını vaat etti. Sarayda kalmadan gitti.

O gider gitmez Erdoğan bu ziyareti, Avrupa’nın kendisine verdiği destek olarak sundu ve seçimden zaferle çıktı.

***

Yılbaşı gecesi Köln’de yaşananlar biz Türklere çok tanıdık geldi. Bu her yılbaşı İstanbul’un büyük meydanı Taksim’de yaşananların aynısı.

Sınıfta, okulda, işyerinde, hayatta kadını erkekten ayırmaya, onu çocuk yapıp büyütmek vazifesiyle eve kapatmaya çalışan muhafazakâr maço kültürün ve onun yarattığı kadın açlığının bir yansıması bu...

Türkiye’de, laik, modern, çağdaş bir yaşamı ve demokratik bir cumhuriyeti savunan kadınlar ve erkekler, yıllardır bu anlayışa karşı canları pahasına direniyor. Kadını köleleştiren bu anlayışın sonuçlarının değil, nedenlerinin sorgulanmasını, onu değiştirecek politikalar geliştirilmesini savunuyor.

Peki İstanbul’da ya da Köln’de, meydanlarda karşı karşıya gelen bu iki anlayış karşısında genelde Batı dünyası ve Avrupa Birliği, özelde Almanya ve Merkel nerede, kimin safında duruyor?

Biz, bunun cevabını biliyoruz.

O yüzden de Merkel Köln saldırganlarına sert tepki gösterirken acı acı tebessüm ediyoruz.

“Sınırlarımızı kapatalım”, “göçmenleri kovalım”, “mülteciler için parasını verip uzak bir ülkede toplama kampı kuralım” demek, sorunu çözmüyor.

Dünya artık, steril kıtalarla, ülkelere meydanlara izin vermeyecek kadar kozmopolit bir gezegen.

Bir coğrafyada çıkardığınız savaşın bedelini, oranın halkıyla birlikte siz de ödüyorsunuz.

Genelde Batı dünyası, özelde Almanya da kıtanın ve dünyanın geleceğine dair eski değerlerini hatırlayarak bir tercih yapmalı ve gündelik çıkarları uğruna kadim değerlerinden taviz vermemelidir.

Din kurallarının hükmetmediği, kadınların erkeklerin özgürce bir arada yaşayabildiği, adaletin, demokrasinin, özgürlüklerin baştacı edildiği, savaşın değil barışın yüceltildiği bir dünya kurmanın yolu, sınırları kapatmaktan değil, sınırın ötesinde aynı ideali paylaşanlarla küresel dayanışmadan geçer.

Aksine verilecek her desteğin bir faturası olacaktır.

Erdoğan’ın Suriye’yi silahlandırma politikasını belgeleriyle sergilediği için, onun şikâyetiyle hapse atılmış bir gazeteci olarak, Alman hükümetinin saraydakilere değil, zindandakilere kulak vermesini bekliyorum.

Vakit çok geç olmadan...

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016