Ağaçlar da canlıdır, hem de kökleriyle topraktan, yapraklarıyla havadan beslenen bir canlı! Toprak üstü ya da toprak altı canlılar arasındaki oluşumsal etkileşimin bozulmayışı doğanın varoluş yasasıdır. Öyle olmasa, değer bilenler, ağacı gözü gibi korur muydu? 

Ben de onlardan biriyim. Öyle olmasaydı ağaca kıyanları vicdanlı kılmaya, aklın yoluna çekmeye çabalar mıydım? 

DOĞAYI KORUMA 

Ünlü Japon yönetmen Akira Kurosawa, “Su Değirmenleri Köyü” filminin 103 yaşındaki törelere uymayı ilke edinen başkişisine şunları söyletiyor: 

“İnsanoğlu için en önemli şeyler temiz hava ve sudur. Onun ardından her ikisini de üreten ağaçlar, öbür bitkiler gelir. Bir de şu var, yeryüzünde her şey temizlenmemek üzere kirletiliyor. Daha da acısı, kirli hava, kirli su insanoğlunun ruhunu da kirletiyor.”

Su değirmencisi, onunla da yetinmiyor, kirliliğin, bütün canlıların ölümüne yol açacağını söylüyor. 

İMAMOĞLU’NUN GİRİŞİMİ 

Gazetemizin 26 Şubat 2021 tarihli haberinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “İnsana yasak orman olmaz!” dediği, Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eserinde adı geçen Kayışdağı Suyu’nu da içinde barındıran toprakları, vatandaşların kullanımına açmayı planladıkları ileri sürülüyor. İmamoğlu, sözünü bağlarken de “Bu fazla bir masraf da gerektirmiyor” diyor.   

Sözünde duran İmamoğlu’nun bunu da gerçekleştireceğine yürekten inanıyorum. 

TAKSİM GEZİ’Sİ

Gençlerin Taksim Gezi’sindeki ağaçların kesilmesini önlemek için topluca eyleme geçmeleri, iktidara karşı tepki sayıldı. Oysa eylem, doğaya beslenen insanca duygunun dışa vurumuydu. Başkaldırı, gençlerin ağaca besledikleri doğa sevgisinden doğmuştu.  

Gezi olaylarının başlangıcında, gerçekleri kavrama gücüne eren yetkin, erdeme eren bir kişi ortaya çıkıp, iktidarı uyarma görevini yerine getirmiş olsaydı, inanıyorum ki Taksim Meydanı’nda çocukluklarına doymayan gençlerin kanı akmayacak, varlıklarıyla çağdaşlığın simgesi kadınlarımız, dev hortumlardan fışkıran sularla yerlerde sürüklenmeyecekti. 

Daha da önemlisi, dünya TV’lerinin günlerce ilk haberi olan Gezi olayları, özgürlük tarihine utanılacak sayfalar olarak eklenmemiş olacaktı...  

DOĞA KIYIMI

Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı, Limak ve İCTAŞ’ın işlettiği santral için talana uğratılıyor. Her gün alanda daha da genişleyen orman kıyımı bir türlü önlenemiyor.  

Aralarında insan zinciri oluşturarak kendi topraklarının ürünü ağaçların kesilmesini önleme girişiminde bulunan köylüler, Gezi olaylarında olduğu gibi, şiddetli suların püskürtüldüğü saldırıya uğrayarak yerlerde süründürülüyor.    

Akbelen Ormanı’ndaki ağaçların kıyımını önleme girişiminde bulunan yurttaşların, Gezi Parkı olaylarındaki insan kıyımına uğramamasını umalım...