Ahmet Güvener

TPFK

26 Şubat 2014 Çarşamba

40 senedir bir şekilde futbolun içindeyim. Değişik ülkelerde futbol yönetişim biçimini hem pratikte, hem de kuramsalda inceleme şansım oldu. Sonunda kimsenin reddedemeyeceği bir sonuca vardım: Türkiye’nin futbol yönetişim modeli Avrupa’da eşi benzeri bulunmayan bir modeldir.
Her şeyden önce Türkiye UEFA’nın 54 ülkesi arasında Futbol Federasyonu kendine özel bir kanunla kurulmuş olan tek federasyondur. Diğerlerinin hepsi kendi ülkelerinin dernekler kanununa göre kurulmuş derneklerdir. UEFA ve FIFA da birer dernektir. Zaten sözlük anlamıyla federasyon özerk alt birimlerin birliğidir. Futbol özelinde buradaki özerk alt birliklerden kasıt spor ya da futbol dernekleridir.Diğer 53 ülkede bu alt birimler özgürce yine bir dernek olan federasyonunu oluştururlar.
Diğer 53 ülkede futbol yönetişim modeli nasıldır diye merak edebilirsiniz, anlatayım. İnsanlar futbol oynamak istediklerinde bir dernek kurarlar. Bu dernek kurulduğu ilin yine bir dernek olan İl Futbol Birliği’ne (İFB) üye olur. İFB’nin yönetimini o ildeki hepsi birer dernek olan futbol kulüpleri belirler. O ildeki tüm amatör müsabakaların düzenlenmesinden o İFB sorumludur. O ildeki tesisleri belediyeler yapar, hazırlar ve ücretsiz olarak kulüplere kullandırırlar. Kulüpler yalnızca hakem ücretlerini öderler. Belirli sayıda İFB’leri bir araya gelerek bölgesel federasyonları (BF) oluştururlar ve BF’nin yönetimini seçerler. BF’ler bölgesel amatör liglerin organizasyonundan sorumludurlar. Söylemeye gerek yok ama BF’ler de birer dernektir. Ülkenin bir dernek olan futbol federasyonunu işte bu BF’ler ve profesyonel ligler oluşturur. Başkanı ve yönetimi onlar özgürce seçerler. Ve de 54 ülkenin 53’ünde futbol federasyonlarının genel kurulunda profesyonel kulüpler en fazla yüzde 50 oy ile temsil edilirler. Birçok ülkede profesyonel ligleri profesyonel kulüpler yönetir, federasyon yalnızca amatör futboldan, gelişimden ve milli takımlardan sorumludur.
Bizde futbolun asli unsurunu ve çoğunluğunu temsil eden BF’ler yoktur.TFF’nin genel kurulunun yüzde 91’ini profesyonel kulüpler oluşturur. 12 bin 881 amatör takımı sadece 10 (yazıyla on) kişi temsil eder. Bu on kişi TFF genel kurulunun sadece yüzde 3’üdür. Kısacası Türkiye’de federasyon tanım olarak bir federasyon değildir, bir kurumdur. Kulüp başkanları amatörlerin daha fazla temsiline futbol ekonomisini biz üretiyoruz, biz yönetiriz diye karşı çıkarlar. Bu mantığa göre örneğin Rahmi Koç’un genel seçimlerde 50 bin oyu, Edirneli bir rençberin ise 1 oyu olması gerekir.
TFF statüsüne göre genel kurul yapısını ancak genel kurul düzenler. Dolayısı ile profesyonel kulüpler kendi ayaklarına kurşun sıkmayacakları için genel kurul yapısının değişmesi maalesef yine bir kanun değişikliği ile mümkün olabilir. Siyasi iktidar bu genel kurul yapısını asla değiştirmez. Çünkü az sayıdaki ve ekonomik olarak kendisine bağımlı profesyonel kulüp üzerinden federasyon başkanını seçtirmekte ve dolayısı ile yönetmektedir.
Kısacası TFF’nin bu antidemokratik yapısı değişmedikçe, 53 ülkedeki yönetişim modeli Türkiye’ye gelmedikçe, futbolda beklediğimiz reformları yapmak çok zordur. Çünkü TFF genel kurulunun ve de yönetiminin altyapılar ve amatör futbol önceliği değildir. Onlar profesyonel futbolla yatar, profesyonel futbolla kalkarlar. Aslında gerçek durumu yansıtmak için en doğrusu TFF’nin adını değiştirmektir: Türkiye Profesyonel Futbol Kurumu (TPFK).  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları