Dönülmez mayısın ufku

03 Mayıs 2020 Pazar

Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ymüş!

Virüsten beter işsizliğe, yasaklara rağmen, yine de 1 Mayıs gibi bugünü kutlamak gerek.

Balkonlardan, pencerelerden özgürlüğe savaş açan eşhasa, el kol işareti yaparak ve tedbiri de elden bırakmadan,

Yani ışıkları yakmadan, gece 9’dan sonra.

Hapisteki kalem ve kelam emekçilerine destek için...

*

İmam bildiğini okur!” diye atasözümüz, bir de “kitabın orta yerinden konuşmak” diye bir deyimimiz.

2014’ün 1 Mayıs’ı, Recep ayının 1’ine rastlamıştı.

Bu kutlu tesadüf üzerine 2 Mayıs 2014 günü şöyle yazmışız:

Allah’ı var, kendisi doğduğu ayın hakkını verdi.

Recep, malum dün (1 Mayıs) başlayan kutsal üç ayların ilki...

Ardından Şaban..

Sonra da Ramazan geliyor.

Biraz geç doğsaydı, Şaban Tayyip diyecektik.

Belki de Kemal Sunal’ı hatırlayıp ona daha sempatik gözlerle bakacaktık.

Neyse, sağlık olsun.

Yine de Recep’in havası başka.

‘Heybetli- gösterişli’ demek oluyor.

‘İyi-hoş-temiz’ anlamında ‘Tayyip’ olması da iyi.

*

İsimler insanın karakterini, hatta yazgısını belirler” diye bir inanış var.

Adınız “heybetli-gösterişli” demek ise ve “iyi-hoş” anlamında bir isminiz de varsa kader de sizi böyle birisi olmaya mahkûm ediyor belli ki.

*

Bu yazının üzerinden çok geçmedi.

Halkımız allem kallem bir referandum ile seçim rüzgârına maruz kaldı.

Tak diye, 12. Cumhurbaşkanı seçildi (28. Ağustos 2014)

Şak diye, beş yıl geçti.

Bu kez “ümmetin önderi”, “asrın lideri” nidalarıyla halkın oyu ile ikinci kez seçildi.

13. Cumhurbaşkanı sıfatı kazandı.

*

Her şeyi açık, aslında gizlisi saklısı hiç olmadı.

Cumhuriyeti sıfırlamaya, tarihi kendisinden başlatmaya kararlı olduğu için 13. sıfatını hiç kullanmadı.

Haklıydı. Uçaklarda da 13. sıra, oteller bile 13. kat yoktu.

Gerçi 13’e karşı bu husumet daha çok Hıristiyan inancına göreydi.

Ama olsun yine de risk almaya gerek yoktu.

*

İktidarının ilk 1 Mayıs’ında, ne Taksim sıkıntısı vardı, ne coplama, ne de karga tulumba polis araçlarına tıkıp göz altına alma dehşeti.

Çok rahattı.

Yüzde 34 oy alıp Meclis’in 2/3’lük çoğunluğu ele geçirilmişti.

Derviş rüzgârıyla, bankacılık sistemi güvenceye alınmıştı. Ekonomi, üretim, dış ticaret zaptı rapta bağlanmıştı.

Ne cemaat melaneti uç vermişti ne sığınmacı sıkıntısı vardı.

Sınır ötesi maceralara girmemek için Meclis’te muhalefet ağırlığını koyabiliyordu...

*

Sonra..

Sonrası malum..

Az gidildi uz gidildi. Dere tepe düz gidildi.

Dindar ve kindar kuşak yetiştirme projesi, milli eğitim düzeninin “4+4+4” cenderesiyle suyunu çıkartma politikası ve müteahhitlerle oluşturulan Hazine garantili, geçiş garantili, hasta garantili kalkınma modeli ve vakıflara dayalı paralel devlet sistemi.

Üstü kalsın.

*

Sokağa çıkmak yasak ama madem, “Dünya Basın Özgürlüğü” günü soru sormak serbest olmalı:

- Acaba ülkenin toplumsal ve kültürel dokusunu aşındıran, ekonomik geleceğini, iç ve dış güvenliğini hatta coğrafyasını bile tehlikeye sürükleyen “Reyizlik sevdasının” keyfini çıkarabiliyor mu?

Koluna Emine Hanım’ı takıp kırlara açılmayı hiç aklından geçirebiliyor mu?

Ya da torunlarını öne katıp koruda kovalamaca veya saklambaç oynayabiliyor mu?

Yoksa bunları yapamadığı için canı mı sıkılıyor?

Haftalardır evlere tıkıldığı için sıkıntıdan patlayan 65 yaş üstü 7 milyon 550 bin 727 kişi arasında kendisi de var.

Böyle zamanlarında şiir okuduğu biliniyor.

İktidar aşkı ile can sıkıntısı arasına sıkışmışlar için yazılmış bir şiir zemine uygun düşer.

Necip Fazıl çevirmemiş ama o özetlemiş.

İlhan Demiraslan’ın Türkçesiyle Fransız Jacques Prevert’in, Mayıs Ayı Şarkısı’nın tam zamanı:

Eşek, kral ve ben/

Belli yarın öleceğiz/

Eşek açlıktan ölecek/

Kral içi sıkıldığından/

Aşktan ölecek elbet bendeniz/

Yazar elbet isimlerimizi zamanın karatahtasına bir parmak tebeşir/

Eşek diye, kral diye, adam diye/

kavaklardan esen rüzgâr bize doğru seslenir./

Eşek kral ve ben/

Elbet ölürüz yarına/

Eşek açlıktan ölür elbet/

Kral içi sıkılır ölür/

Ben aşkımdan ölürüm bir mayıs ayına./

Belli kirazdır yaşamak/

Çekirdek ölüm işte/

Kiraz ağacıdır aşk.

Necip Fazıl’ın özeti ise şöyle:

Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret

Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret..!

*

En güzel mayıs, pişmanlıkları en az olan “mayıs”tır.

Reyiz için belki de bu son “mayıs”tır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları