Maskesiz..

26 Nisan 2020 Pazar

Büyükelçi Tanşuğ Bleda, 42. yılın gözlemlerini ve deneyimlerini “Maskeli Balo” adlı kitabında toplamıştı.

Tahran ve Paris büyükelçimize göre diplomasi, gerçek düşünce ve duyguların gizlenerek yapıldığı “maskeli” bir görevdi.

Çok sayıda başbakanla ve sayısız hükümetle çalıştığı halde, politikayı da “maskeli” bir iş olarak gördüğünden siyasete hiç bulaşmadı.

***

Lafı fazla uzatmadan, “Maske takıla!” diye buyuran Reyiz’e gelelim.

Ama önce “maske”:

Asırlardır korunmak, korkutmak ve eğlenmek için kullanılıyor.

Şu sırada bizde korunmak için olanını almak-satmak yasak.

Kalabalık içinde takmak da kanunen ve tıbben zorunlu.

(Bedava dağıtılanlarda burnu kavrayan tel yok. Kulaklara takılırken de ya sapları kopuyor ya da kulakta durmuyor.)

Belediyeler ve bir ara baş tacı edilen muhtarlar devre dışı.

İktidarın maskeyi ne amaçla kullanmak istediği ise belli değil.

***

Dikkat çekmeye başladığı ilk yıl 1995. Ümraniye’de parti kürsüsünde.

Ve elbette “maskesiz” konuşuyor:

Allah, hâkimiyetin kesin sahibidir. Egemenlik kayıtsız s¸artsız milletindir demek, koskoca bir yalan!

***

Maske”, doğup büyüdüğü semte “harbi” ve “dobra dobra” olmaya ihanet demek, “ikiyüzlülük” demek.

***

Koskoca yalan”ın 100. yılını kutluyoruz.

Partisi içinden katılmasını bekleyenler çoğunlukta. Taşıdığı unvanlar (Cumhurbaşkanı-Başkomutan-Parti Lideri) ve “zamanın ruhu ve korona” Gazi Meclis’in kuruluş yıldönümüne “maske” takıp katılmasını gerektiriyor.

Ama “maske” ile “koskoca yalan” ile arasına koyduğu “ruhsal mesafeyi” aşamıyor.

Belli ki “maske” ile fotoğraf vermek de istemiyor.

Medya virüsünün hangi fotoğrafı ne amaçla kullanacağı hiç belli olmaz!

Ankara’ya da gelmiyor.

Böylece 1056 odalı Saray’ına o kadar da düşkün olmadığını anlıyoruz. Yaşasın.

Ekranlarda akşam saat 9’da kısa bir nutuk atmakla ve bir grup çocukla İstiklal Marşı söylemekle yetiniyor.

Bu görüntüyle milleti topyekûn çocuk yerine koyarak “çocuk bayramı”nın hakkını vermiş oluyor.

Yine maskesiz. “Eyy korona morana” der gibi.

Kendisi gibi korkusuz-maskesiz kuşaklar yetiştirmek ister gibi.

***

23 Nisan günü Anıtkabir ve TBMM’deki törenlere katılmadığı için kendisini takdir etmeliyiz.

Koca bir yalan” dediği “Egemenlik milletindir” etkinliğine katılmaması, çeyrek asırlık çizgisini koruduğunun kanıtıdır. Kendisiyle iftihar etmeliyiz.

***

Çünkü..

Şahsının” gerçek 100. yıl töreni “29 Ekim 2023”tür.

Çünkü..

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran irade ile ilkelerin tasfiye süreci o tarihte tamamlanacaktır. Hesaplar, planlar ona göredir.

Yıllardır “Hedef 2023” demesi, bu tarihi parti programına koyması boşuna değil.

Zaten 23 Nisan 2020 diye bir hedefi hiç olmadı ki! (Yine de bu tarihe küçük bir çentik attı: Adı Atatürk düşmanlığı ve çocuk istismarı ile anılan bir vakıf yetkilisini Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih Kurumu Başkanı yaparak bu tarihin de hakkını verdi!)

***

Egemenliğin tecelligâhı” edebiyatına konu Meclisimizin artık.

Darbeci paşalarının “Danışma Meclis”inden bile pejmürde durumda olduğu dünyanın malumu.

Reyiz’in buraya gelmesi, sterilize edildiği açıklanan özel locada “N95 maske” ile saksı gibi oturması karizma israfı olacaktı.

***

Aslında bir ara Başkomutanlık üniformasını giyip gelebileceğini bekleyen AKP’liler bile oldu.

15 Temmuz saldırısını izleyen günlerde AKP’liler, tapu müdürlüğüne gidip TBMM’nin tapu siciline “Gazi” unvanını işletmişti.

TBMM zaten Kurtuluş Savaşı’nın karargâhıdır. “Gazi Meclis” unvanı da bundandır.

AKP’liler için de acaba 15 Temmuz bir “kurtuluş” mudur ki tapuya koşup “Gazi” yazdırmışlardır?

Oysa Meclis, artık “Niyazi”dir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları