Serin Kıbrıs Notları

22 Temmuz 2011 Cuma
\n

\n

Kıbrısta Rumlarla değil iç içe, yan yana yaşayabilmek Magosalı Mehmet Salih gibiler için ölümcül bir kumar, bir tür Rum ruleti! (Rum ruleti, Rus ruletinin aksine tek mermi ile değil, dolu tabancaya bir eksik mermi konarak oynanırmış.)

\n

***

\n

Türklerin Kıbrıs macerası 1571 yılında Sultan II. Selimin adayı Venediklilerden almasıyla başladı.

\n

60 yıl sonra 500. yılı dolacak ki, bu serüven, 1032 kısım tekmili birden bir uluslararası hırs, entrika, yalan dolanla dolu bir macera romanı gibi sürüyor.

\n

Sürmeye de devam edecek.

\n

Çünkü Kıbrısın Türksüzleştirilmesi, Batı bakımından Osmanlı defterinin son sayfasının da dürülmesi demek, Anadolunun Egeden Akdenize çepeçevre bir Ortodoks Çemberine alınması demek. (Bu saptama merhum Bülent Ecevitindir.)

\n

***

\n

Anadolu Türkleri, Kıbrısa nedense hep ikircikli bir ilgiyle, yani bir tür Ne candan seversin, ne vazgeçersin!” haliyle yaklaşmıştır.

\n

Bunun son ve en üst perdeden örneğini elbette Başbakan Erdoğan sunmasaydı, Kenan Evrenin Asmayalım da besleyelim mi?vecizesi öksüz kalacaktı:

\n

Tayyip Bey, Artık yakamızdan düşün sizi yeter besledik!çıkışının üzerinden bir yıl geçmedi ki önceki gün 3. Kıbrıs Barış Çıkartmasıyapıverdi!

\n

Biz alıştık, ama yavru vatandakilerin o kadar uyum yeteneği yok.

\n

***

\n

Batılılar Kıbrısta Türkleri, KKTC tabelası altında bir devletçilik oyunu oynuyor gibi görüyor.

\n

Oysa orada kurulan toplumsal düzen ve yasal işleyiş Türkiyeden birçok açıdan daha sağlıklı, daha başarılı.

\n

Kıbrıslılar zaten, yeryüzündeki Türkler arasında belki de en yumuşak huylu, en halim selim tabiatta olanlar. Kıbrıs hapishanelerinde kavga, bıçaklama suçundan ya da cinayetten yatan Kıbrıslı yok. Tıpkı, düşünce suçundan yatan kimse olmadığı gibi.

\n

Asayişe ilişkin suçları hep Türkiye kökenliler işliyor.

\n

Türkiyelilere Karasakaldiyorlar. Bu deyimi bizdeki bıyıklıya benzer bir anlamda kullanıyorlar. Karasakalda, bir küçümseme veya gizli bir eleştiriden çok, Türkiyelilerin mevcudiyetinden endişe duyma ve çekinme var...

\n

Rauf Denktaşa, bir konuşmamızda Türkiyeli tipik bir Türk ile Kıbrıslı tipik bir Türk arasındaki en temel ayrılık nedirdiye sormuştuk.

\n

Fazla bir ayrılık yok. Bence benzerlikleri yazsan işin daha kolaydır demişti.

\n

Biz de işin kolayına kaçmış, soruyu Doğu Akdeniz Üniversitesinden Profesör Özay Orala yöneltmiştik. Yanıtı şu oldu:

\n

Pek bir fark yoktur. İkisinin de okuma ile başı hoş değildir. İkisi de kahvede oturmayı, kâğıt oynamayı çok sever. Dedikodu etmeye bayılır. Fırsat bulursa içkiyi de sever, kumarı da. Kadercidir. Bir de şiir sever ve şiir yazarlar. Ufacık adada binlerce şairimiz vardır.

\n

(Attilâ İlhana göre de Türkiyedeki şairlerin sayısı 6 milyonun üzerindedir.)

\n

***

\n

Kıbrıslılar telefonu Alo,” yerine Kim konuşur diye açarlar.

\n

Viraja büküm; kaportacıya doğrultmacı; direksiyona dümen; pedala ayakça; klaksona boru; pencereye güngiren der.

\n

Kolay kızmaz, küfür etmezler. Çok kızınca oturuyorlarsa ayağa kalkarlar.

\n

Gıprıslılar, örneğin Annanın ve Rumların adı geçince yine de eskisi kadar ayağa kalkmıyorlar.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları