Akademisyenlerin suskunluğu
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Akademisyenlerin suskunluğu

20.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugünlerde sık sık şu söylemin çeşitli versiyonlarını işitiyorum: “Akademisyenler halk için değil hakikat için çalışan insanlardır. Güncel sorunlara ilişkin onlardan bir şey beklemek doğru değildir.”

Nasıl ki bazı gazetecilerin “Neticede ben de maaşımı şu kişiden alan bir insanım” diyerek niçin bazı konularda konuşmadığını meşrulaştırmaya çalışması gibi şimdilerde de üniversitelerimizde ülkemizde olup bitenlere karşı seslerini çıkarmayan akademisyenler kendi varoluşlarını böyle bir söylemle meşrulaştırmaya çalışıyor.

Bugün ülkemizde 35 binden fazla profesör, 20 binden fazla doçent, 45 bine yakın doktor olmak üzere yüz binden fazla öğretim üyesi var. Öğretim ve araştırma görevlileri dahil edildiğinde bu sayı 180 bini aşıyor. Hal böyleyken, görünen o ki, nicel birikimler öyle kendi kendine nitel birikimlere yol açmıyor!

Evet, her yerde olduğu gibi üniversitelerde de yandaş öğretim üyeleri giderek çoğaldı, çoğalıyor – ancak üniversitelerimizde akademisyenlerin büyük çoğunluğu halen hiç de yandaş olmayan insanlardan oluşuyor. Elbette yandaş akademisyenlerden haklar ve özgürlükler adına bir beklentimiz yok, ancak yandaş olmayan akademisyenler… bu insanlar neden konuşmuyor, neden susuyor?

Bu soruyu sormakta haklıyız! İkinci cumhuriyetçi zihinlerin zannettiği gibi her tür faturayı halk öderken akademisyenlerin görevi hakikat için çalışmak ve yaklaşan faşizm altında demokratik pozlar verip fotoğraflar çektirmek değildir!

En ufak bir düşünsel sıçramanın en büyük değişimleri doğurduğu yerler olan üniversiteler, hakların ve özgürlüklerin güvencesi olan kurumlardır. Bu güvenceyi susarak değil, konuşarak –hatta yeri geldiğinde haykırarak sağlarlar.

Bugün bunun çok uzağındayız; bir avuç faşizm sevdalısı cumhuriyeti katlediyor ve ülke entelijansiyasının en başat aktörleri olan akademisyenler birer aydın olarak önümüzü açmaları, öncülük etmeleri gerekirken, toplanıp tek bir açıklama yapmıyorlar. Yasal haklarımız, anayasal haklarımız ve artık en temel insan haklarımız bile ayaklar altına alınırken onlarca hukuk fakültesinden tek ses çıkmıyor!

Bunun yerine tenhalarda serzenişlerde bulunup birbirlerini çekiştiriyor ve bol bol ülkelerinden şikâyet ediyorlar –sanki kendileri o ülkenin bir parçası değilmiş gibi hiçbir sorumluluk almayan çaresizlik gramerleri üretiyorlar. Ezberlenmiş argümanlarla kendi ütopik dünyalarına dalıp kariyerizmi reddedip kariyerizm içinde eriyip gidiyorlar.

Gördük onları; bazılarını 2018’de en eski beşinci üniversitemizde AKP kongresi için Erdoğan’ı ayakta karşılayıp kongreye uğurlarken gördük; bazılarını 2022’de yakın zamanda namaz kılmak için Suriye’ye giden İbrahim Kalın’dan felsefe nutukları dinlerken gördük; meslektaşları bir bir üniversitelerden uzaklaştırılırken seslerini çıkarmazken gördük ve görmeye devam ediyoruz!

Hayır; burada, yandaş akademisyenlerden değil yandaş olmayanlardan söz ediyorum –nasıl tepki verecekleri yerine yandaş olmadan nasıl yanaşacaklarını düşünenlerden söz ediyorum!

Düşünsel mücadele, söylemlerin özüne nüfuz etme ve söylemlerin özgürlükler ve haklardan yana filizlenip gelişmesini elde tutma mücadelesi demektir ve bu mücadelenin en başat mekânı üniversitelerdir. Bu yüzden faşizme giden yolun önünü açan son aşamalardan biri baskılar karşısında diz çökmüş bir akademisyen tayfasıdır. Akademisyenler bunu 1930’larda faşizme terk edilen İtalya, Almanya ve İspanya gibi ülkelerde acı bir şekilde deneyimledi. Bilhassa Almanya’da dünyanın en gelişmiş üniversitelerindeki akademisyenlerin öykülerini çok iyi biliyoruz bugün. Şimdi ülkece biz de bunu mu yaşayacağız? Yoksa, bugün güç arayan, güçlenmek için çalışan demokrasi ve cumhuriyet mücadelesinin en önünde mi göreceğiz onları?

***

Geleceğimiz bugün yaptıklarımız kadar yapmadıklarımız tarafından da belirlenir. Üniversitelerin konuşması demek cumhuriyetin canlanması demektir!

 

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024