Direnişin felsefesi
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Direnişin felsefesi

03.04.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Direnme hakkı, insanlık ve yurttaşlık onurunun son kalesidir –yurttaşların damarlarında dolaşan son hayat kaynağı! Bugün bu hak, adalet adına zayıfın sesinin yankılandığı iç dünyalarımızdan dışarı çıkıyor ve karanlıklar içinde parlayan bir ışık olarak sokaklarımızı ve geleceğimizi aydınlatmaya başlıyor.

Uzunca bir süredir çok zor günlerin içinden geçiyoruz. Demokrasi için salt bir kavram değil yaşamın ta kendisi demek olan adaletin her geçen gün yerle bir edildiği günlerin içinden. Ki adaletin olmadığı bir ülke, güneşi sönmüş bir gün kadar karanlık, soğuk ve ürkütücüdür.

İşte böyle günlerin içindeyken başladı direnişimiz. Ülkemizi ayakta tutan organların hemen hepsi bir bir adaletsizliğe teslim olmuş haldeyken, henüz teslim olmayanların da teslim bayrağını çekmek için adeta sıra beklediği günlerin içindeyken direnmeye başladı gençler. Direnmeye başladılar ve bu sayede kurucu partiye neyi niçin kurduğunu; 21. yüzyıla özgü yeni bir faşizme doğru giderken nasıl mücadele edeceklerini değil nasıl teslim olacaklarını kafa yoranlara mücadelenin ne demek olduğunu ve köşe bucak umutsuzluk nutukları atanlara umudun niçin gençlikte olduğunu hatırlattılar!

Bugün ülkemizi karartmak isteyenlerin her şeyi göze aldığı açık bir gerçektir. Ancak asla tek bir geri adım atmayacak olan bizlerin direnişe geçtiği de bir gerçektir.

Zalimler gücünü baskıdan ve korkudan alır, direnenler ise adaletten ve cesaretten! Adalet ve cesaretten alınan güç, zalimin karşısında dimdik durmayı sağladığı gibi mazlumun yanında da aşılmaz bir kalkana dönüşür.

Direnmek devredilemez bir haktır! Ve filozofların sık sık vurguladığı gibi yönetme yetkisi kötüye kullanılmaya başlandığında direnme, bir hak olmaktan çıkıp bir görev ve sorumluluk halini alır! Bu yüzden direniş, basit bir politik talep değil zalimlerce baltalanan yasallık zeminini yeniden tesis etmek için girişilen kararlı bir mücadeledir.

Bugün ülkemizin yönetme erki tarafından hiçe sayılan anayasa ve yasallık zeminini yeniden tesis etmek şu ya da bu kesimin değil bünyesinde bir gram demokrasi duyarlılığı taşıyan her bir yurttaşın görevidir! Demokrasi, içinde “güç” kavramını taşıyan bir sözcüktür, bu güç halkın gücüdür. Yani demokrasilerde, bir güçten dolayı halk diye bir şey yoktur, halktan dolayı güç diye bir şey vardır. Bu ilişkiyi tersine çevirmeye çalışanlara hatırlatmak gerekir ki, ülkemizde TBMM üyelerine “milletvekili” deriz, çünkü vekil olduğu için millet olmaz, millet olduğu için vekilleri olur! Bu yüzden birileri üzerinde taşıdıkları vekalet makamını anayasal düzeni yıkmak için kullanmaya başlarsa, vekil değil asil olan halk meşru olarak direnme hakkını kullanır. Aksi taktirde egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu belirten ilke tüm anlamını yitirir.

Hiçbir otorite, hiçbir zalim, hiçbir demokrasi düşmanı insanların adalet için direnme hakkını elinden alamaz! Çünkü direnme hakkı, talep edilerek alınmayan bir haktır! Bu yüzden haklar tarihi, aynı zamanda direnişin de tarihidir. Tarih boyunca tüm haklar, direnerek elde edilmiş, direnerek korunmuş ve direnerek geliştirilmiştir.

Bugün ülkemizin dört bir yanında haklarımız bir bir yok edilerek sistematik bir baskı kurulmaya çalışılıyor. İşte bu yüzden bugün direnenler yalnızca kendi geleceklerini değil tüm bir ülkenin geleceğini savunuyor! Hal böyleyken, bugün sessiz kalıp da sonradan direnişe saygı duyduğunu dile getirmek asla kabul edilebilir bir tutum olmayacaktır! Baskılar ve zulüm karşısında sessiz kalmak, baskıların ve zulmün ta kendisi olmak demektir! Artık herkes safını seçmelidir! Kuşkusuz ki, bugün susanların, yarın direnenlerin onurlu mücadelesine ilk alkış tutacaklardan olmaları hiçbir şeyi değiştirmeyecektir, çünkü direnenler, onların bu baskının ve zulmün birer aparatı olduğunu asla unutmayacaktır!

Elbette direnişimiz her durumda ve koşulda, şiddetten arınmış olmalı ve insanlık onurunu korumayı hedeflemelidir. Adaletsizliklere karşı demokrasi adına gerçekleştirilen direnişin şiddet içermeyen bir şekilde yol alması büyük önem taşır; çünkü demokrasi adına direniş, adaletsizliği ve meşruiyetini yitirmiş iktidarı hedef alır, yurttaşları ve insanları değil!

***

Direnişi başlatarak bugün direnmezsek tarihteki birer gölgeden başka hiçbir şey olmayacağımızı bizlere gösteren İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve onları takip eden gençler bu ülkenin tarihindeki en saygın yerlerden birini çoktan almıştır. Ve bu gençler çok haklıdır; şayet bugün baskı ve zulüm her alana yayılmışsa, direniş de her alanda olmalıdır! Çünkü bugün haksızlık karşısında direniş, varoluşumuzun anlamı, yaşamlarımızın biricik onurlu dayanağıdır!

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024