Karanlık eğitim çalıştayı
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Karanlık eğitim çalıştayı

06.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Zorunlu eğitimi bir hak olarak değil “insan akıl ve fıtratına ters bir uygulama”, “zihinleri sınırlandıran”, “farklılıklara izin vermeyen”, evlilik yaşını geciktirerek “genel ahlakı” olumsuz etkileyen “en büyük sorunlardan biri” olarak gösteriyorlar (s7-8).

Okul yaşantısını devlet için yüklü bir masraf olarak görüp bu masrafı azaltmak için örgün öğretimin yerine “ev okulu” gibi birtakım açıköğretim uygulamalarının yaygınlaştırılmasını talep ediyorlar. (s.8 ve s.15)

“Okumak istemeyen ama zorla sınıfa getirilen” öğrencilerden söz edip eğitimin en başat mekânı olan okulları, öğrencileri “istese de istemese de okul sıralarında oturmaya mahkûm” eden bir hapishaneye benzetiyorlar (s.8).

Dahası başarılı insanların okullarda değil de okul dışında, “kendi çabalarıyla” daha iyi eğitim aldıklarını öne sürüp başarılı insanlar olarak “büyük bir fabrika sahibi” ile “zengin bir tüccarı” örnek gösteriyorlar (s.7).

“Batı’nın diğer ülkeleri ‘bilgi ile aldatma’ yöntemi” olarak tarif ettikleri zorunlu eğitim sistemini kaldırıp yerine “tıpkı atalarımız Selçuklu ve Osmanlıların yaptığı gibi yetenek temelli” bir sisteme geçmemiz gerektiğini vurgulayarak bunun için Osmanlı’daki “Enderun, Harem, Lonca, cami, köy odası, medrese, konaklar” gibi yerleri örnek almamız gerektiğini söylüyorlar (s.9, 11 ve 12).

***

Peki, kim bunlar? Geçen Kasım ayında içlerinde Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerinin bulunduğu bir çalıştay yapan insanlar. Çalıştayı organize eden üç “koordinatör” kurum var: Maarif Platformu, Enderun Özgün Eğitimciler Derneği ve İstanbul Medeniyet Enstitüsü.

Çalıştaydaki 20 panelistin arasında 2’si MEB bünyesinde olmak üzere 4 öğretmen; 3’ü yönetici olmak üzere 4 MEB çalışanı ve 8 akademisyen ile bir mühendis, bir “eğitim uzmanı”, bir “eğitimci yazar”, bir de “eğitimci, iş insanı” olarak nitelenen kişiler yer alıyor. Toplam 20 kişi.

8 akademisyenden yalnızca 3’ünün eğitime ilişkin bir lisansı var. 2’si Türk Dili ve Edebiyatı lisansına sahip. Diğer üç kişi ise Kimya, İlahiyat ile Toprak Bilimi, Bitki ve Besleme bölümlerinde lisans eğitimi almışlar. İlahiyat lisansına sahip olan kişinin yüksek lisans ve doktorası felsefe üzerineyken diğer tüm akademisyenlerin yüksek lisans ve doktoraları da lisans bölümleriyle aynı.

İşte, bu uzmanlar(!) toplanıyor ve “Bir Problem Alanı: Zorunlu Eğitim” temalı bir çalıştay yapıyor. Yukarıda çeşitli alıntılar yaptığım çalıştayın sonuç raporunu da 8 Şubat’ta kamuoyuna ilan ediyorlar. 15 sayfalık bir belgeden oluşan bu rapor yandaş medyada fazlasıyla yer alıyor ve zorunlu eğitim üzerine yeni bir düzenleme yapılacağına ilişkin çeşitli söylemler, bu raporla birlikte köşe bucak yayılmaya başlıyor.

***

Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait “eğitim sistemleri”ne övgüler düzen, geçmişte kadınların cinsel sömürü mekânı olan haremleri çağdaş eğitim için örnek alınması gereken yerler olarak gösteren, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile eğitimde gericiliğin sembolü haline gelen ÇEDES ve çocuk işçiliğini teşvik eden MESEM uygulamalarını destekleyerek geliştirilmesini talep eden bu çalıştayı ne akademik ne de pedagojik açıdan ciddiye alabiliriz!

Ancak herhangi iki argümanı bile birbirine bağlayamayan bu çalıştay raporunu çok ciddiye almamız gerekiyor! Ciddiye almalıyız, çünkü çalıştayda 6 tane MEB çalışanı var –demek ki bakanlık bu çalıştayı gayet ciddiye alıyor! Biz de ciddiye almalı ve derhal tepki vermeliyiz!

Zorunlu eğitim kaldırılmalı ve yerine “esnek” bir  sistem getirilmeli diyen, Öğretim Birliği (Tevhidi Tedrisat) yasasının ilgasını isteyen; lise ve ortaokul kademelerini zorunlu olmaktan çıkarıp sadece ilkokul düzeyinde bir zorunlu eğitime geri dönüşten söz eden ve lise eğitimi için “öğretmen tavsiyesi”ni bir kriter olarak kullanıma sokup üniversite eğitimi için de “mülakat” şartları oluşturmaya çalışan bu karanlık, kapkaranlık metin sözüm ona bir eğitim çalıştayı raporu!  (s.10, 11 ve 15)

Bu çalıştayın niçin yapıldığını ve bu raporun niçin hazırlandığını ve bakanlığın burada niçin yer aldığını gayet iyi anlamalı, bir hak olan eğitimin işgal ve imhasını planlayarak geleceğimizi karartmak isteyen bu söylemlere karşı derhal bir savunma hattı kurmalıyız! Ve evet, bunu halen tek kelime etmeyen 90’dan fazla eğitim fakültesine ve halen susmaya devam eden akademisyenlere rağmen yapmalıyız!

***

Cumhuriyet ilkelerini ve değerlerini savunacak yeterli sayıda öğretmenimiz kalmadığında aydınlık bir geleceğimiz de kalmaz! Eğitim haklarınıza, öğretmenlerinize ve okullarınıza sahip çıkın!

---/---

Not: Yazıdaki tüm alıntılar “Türk Eğitim Sistemi ve Zorunlu Eğitimin Yansımaları” adlı rapordan yapılmıştır. İlgili rapora sözü edilen “koordinatör” kurumların internet sitelerinden erişilebilir.

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024