Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

23.01.2025 08:27
Güncellenme:
Takip Et:

2008’de “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” gerekçesiyle hüküm giymiş bir partinin iktidarını yaşıyoruz halen. Niçin? Neredeyse 17 yıldır cumhuriyetin temel ilkelerine karşı bir parti tarafından niçin yönetiliyoruz?

Eskiden bu sorunun tek bir yanıtı vardı; AKP seçim kazanıyordu ve seçimler ona bir meşruiyet zemini sağlıyordu. Ancak yıllar ilerledikçe bu zemin de ortadan kalkmaya başladı; önce Haziran 2015 seçimlerinde AKP iktidar gücünü kaybetti. Bundan sonra henüz tarihin apaçık şekilde kaleme almadığı gerçeklerle 5 aylık acı bir süreç yaşandı; seçimler tekrarlandı ve Kasım 2015’te AKP iktidar gücünü yeniden eline aldı. Denebilir ki, bu süreçte bile yegâne meşruiyet zeminini korumayı başardı AKP, çünkü yine seçim kazandı. Ancak 2017’deki rejim değişikliğini içeren referandumun mühürsüz oylarla onanması artık bu meşruiyet zeminini de kaldırdı. Ülkece seçimlerin güvenliğinden sorumlu YSK’nın görevini yerine getirmediğine yönelik kuşkularımız bu tarihte giderek arttı. Ki sonrasında 2019 yerel seçimlerinde aynı zarfa atılan pusulardan birinin geçerli birinin geçersiz kabul edilip İstanbul seçimlerinin tekrarlanması artan bu kuşkularımızın bir kuşku değil bir gerçek olduğunu gösterdi bize. Artık AKP ve zamanla kendisine eklemlenen şürekası yegâne meşruiyet zeminini de kaybetmişti. İşte o tarihten bugüne artık hiçbir meşruluğu olmayan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.

Peki meşru olmayan bir iktidar nasıl olur da bir ülkeyi yönetebilir? Bu acı sorunun yanıtı muhalefete işaret ediyor. Çünkü en az 2015’ten beri ve bilhassa da 2017’den beri muhalefetin meşrulaştırmasıyla varlığını sürdüren bir iktidarla yaşıyoruz.

Muhalefet bunu nasıl yapar? diye sorabiliriz ama asıl acı sorumuz muhalefetin bunu neden yaptığıdır! Meşru olmayan bir iktidar muhalefet eliyle neden meşrulaştırılır? Bu sorunun yanıtını tarih verecektir. Ancak nasıl yaptığı sorusuna yanıt verebilir haldeyiz yıllardır!

En başta AKP iktidarı boyunca ana muhalefet partisi olan kurucu parti, şimdilerde durup durup vaktinde yapmadığı açıklamaları yapan eski genel başkanı Kılıçdaroğlu zihniyetiyle yaptı bunu. İlk başta, AKP iktidarının cumhuriyet karşıtı icraatlarına karşı tarihinin en büyük tepkisini gösteren Gezi Direnişi sonrasında eksiksiz mobilize olmuş seçmen kitlesinin önüne Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday koyarak yaptı bunu. Sonra 2015’te kendisine verilmeyen hükümet kurma görevine karşı doğru bir tepki vermeyerek yaptı. 2017’de mühürsüz oyları susarak onaylamasıyla yaptı. Ve daha nicelerinden başka en nihayetinde 2023’te çoktan kazanılmış bir seçimi kaybederek yaptı bunu! Her durumda muhalefet seçmenini sokaktan uzak tutarak ve iktidarın yasallık zeminini tahrip etmesine her seferinde ses çıkarmayarak yaptı!

Elbette ana muhalefet bu haldeyken ne ölçüde muhalefet ne ölçüde iktidar ortağı oldukları belli olmayan diğer muhalif partilerin etkileri de hiç az olmadı bu süreçte. Kuşkusuz AKP iktidarının verdiği zararlar kadar böyle bir iktidar karşısında duramayan muhalefet de tarih önünde hesabını verecektir.

Yasallık zemininin tahrip edilmesi çok zararlı toplumsal sonuçlara yol açar. İşte şimdi hiçbir yasanın, hiçbir hukuk ilkesinin işlemediği bu sonuçları yaşıyoruz! Öyle ki karşıdevrimden bile daha fazlası bu; korkunç bir faşizm tehlikesinin bir adım önündeyiz!

Şu an kurucu partinin başında Kılıçdaroğlu bulunmuyor, ancak onun zihin yapısının “normalleşme” yaklaşımıyla devam ettiğine tanık olduk. Kayyımlar sonrasında bu zihniyetten vazgeçilmişe benzese de halen bu zihniyete karşı yeterli mesafe konamamış durumda. Çünkü artık adayın açıklanıp ülkenin derhal seçimlere götürülmesi gerekiyor. Ve deyim yerindeyse adayın yarın değil bugün açıklanması gerekiyor ve adayın da Ekrem İmamoğlu olması gerekiyor. İleride İmamoğlu’nun nasıl bir cumhurbaşkanlığı yapacağı önemli bir konudur, ancak şu anımız için asla öncelikli bir konu değildir! Şu anımız için öncelikli olan tek şey artık hiçbir meşru zemini kalmayan bu iktidar ve şürekasından kurtulmaktır. 

***

Ülkemizin geleceği toplumsal ve politik güçler arasındaki mücadelenin önümüzdeki süreçte alacağı şekle bağlı. Bu süreçte tüm tedirginliklerimizi uyanık tutmalı ve laiklik, demokrasi, anayasa ve yasallık zemini yani meşruiyet meselelerinin yorgun birer konuya dönüştürülmesine asla izin vermemeliyiz. Zinde olalım, sol ilaçlarımızı almaya devam edelim.

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024