Bakmayın siz dün gecenin skoruna... Galibiyet zor geldi... Topuz’un kaleciyi geçme sevdası, Caner’in skor 1-1’ken tahta bacağı ile dışarı vuruşu maçı krize soktu ama Fenerbahçe geçtiğimiz 3-4 maça göre daha formda göründü. Son 15 dakikada pil biter gibi olunca top bir o kalede bir bu kalede, maç izlemesi keyifli hale döndü. F.Bahçe her gün üstüne koyarak ilerliyor. Savunma iyice oturdu. Emre-Baroni orta alanı iyi paylaşıyor. Kanatlar görevini fazlasıyla yapıyor. Ancak bazıları değil ‘forma girmek’, formayı giymekte zorlanıyor. Mesela Bienvenu. Bienvenu için artık “F.Bahçe’nin oyuncusu değil” demek şart oldu artık. Elinden geleni yapıyor aslında ama adamın kapasite bu kadar. Şartları zorlamamak lazım. Ona da yazık, fişi çekmiş olmasına rağmen Semih’e de yazık, kazanmak isteyen takıma da yazık. Taraftara “Güiza’nın siyahisi” dedirtecek kadar kısır golcü. Oysa Nobre olsaydı şimdi Fener’de... Mesela dün gece. Daha ilk yarıda sepete 3 elma koymuştu.

“Alex yoksa işler zor” kalıbını kimbilir kaçıncı kez yazıyorum. Dün gece rakip 18 önünde kısır paslaşmalar, topu savunmanın arkasına atabilme beceresini gösterememenin arkası hep Alex’ti.

Stoch koşuyor, çabalıyor, kazanmak için çok çalışıyor ama son vuruşlarda çok bencil. Ego’su yakıyor onu. Alex’in yokluğunda yüklendiği görevin hakkını verebilmesi için asist yapmayı becermesi gerekir. Caner’e yaptığı asist’e kadar neler harcadı neler. Caner demişken, o da takımın kahramanı olma hastası. Nedense maçların son 10-15 dakikası Stoch’tan beter bencil oluyor. Al sana bir ego hastası daha. İşte bunların aşılması lazım F.Bahçe’de. Lig uzun, sonu play-off’lara dayanıyor. Bu sorunlar aşılırsa tünelin ucundaki ışık mayısta görünür. Yoksa ‘hep karanlık, hep karanlık’ şarkısı ile sezon zifiri karanlık biter gider.

\n\n