Arif Kızılyalın

SADAT’ın farkında mısınız?

16 Mayıs 2022 Pazartesi

Türkiye’nin gündemi yoğun.

Haftaya enflasyonu körükleyen konut kredisi kandırmacasıyla başladık, ardından TV’lere RTÜK aracılığıyla getirilen sansür, hemen sonrasında valiliklere verilen gösteri ve eylem yasağı yetkisi Cumhuriyet’in manşetlerinde yer aldı. Mustafa Çakır, Sefa Uyar, Sarp Sağkal, Gökhan Kam, Faik Bakoğlu’nun haberleri fark yarattı.

Ve hafta biterken de 2019 İstanbul seçim zaferinin mimarlarından CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun kesinleşen hapis ve siyasi yasak cezası ülkeyi sarstı. Ardından da CHP örgütlerinin doğal tepkisi.

Yukarıdaki gelişmeler, uygar ülkelerde 20-30 yılda bir ya yaşanır ya yaşanmaz; bizde ise 96 saate sığıverdi...

Ama dedik ya burası Türkiye, anı anına uymayan bir ülkeyiz.

İşte bu hengâmede, üstelik il başkanı için tutuklama kararı yazılırken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu birdenbire SADAT’ın İstanbul Beylikdüzü’ndeki merkezinin önüne gitti.

Yakın danışman grubu hariç kimsenin bilgisi yoktu bu eylemden.

Üstelik, “SADAT paramiliter bir kuruluştur... Burası terörist yetiştiren bir kurumdur” diye açıklama yaptı, sözü “yaklaşmakta olan” seçimlere getirdi.

Ülkenin ana muhalefet lideri olarak, olası siyasi suikast ve iç karışıklık imasında da bulundu Kılıçdaroğlu, “Seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliğini sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burasıdır ve Saray’dır” cümlesiyle.

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu bu çıkışı boşuna yapmadı. Kulağına bir şeyler gelmese (ki Söğütözü 13. kattaki kaynaklar doğruladı) terör, suikast, sabotaj, baskın gibi riskli sözcükleri kullanmazdı sakinliği ile tanınan CHP lideri.

Bir anlamda suç duyurusunda bulundu.

Şimdi burada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya büyük bir görev düşüyor. Soylu ivedi olarak, “Bay Kemal..” polemiğini bırakıp CHP liderinden randevu almalı ve “Kemal Bey bildiğinizi, duyduğunuzu devlet kurumlarıyla paylaşın, şu suikastların önüne geçeyim” demeli..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT uyarısına dönersek: kimdir bu grup, kısaca anımsamakta fayda var.

Öncelikle bu kurum kapalı devre bir yapılanma. Resmi kayıtlarda tam adları “Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ (SADAT)”.

Şubat 2012 tarihinde kurulmuşlar. Şirketin sahiplerinin tamamı 28 Şubat döneminde TSK’den tasfiye edilen subaylar...

Sayıştay raporlarına göre Savunma Sanayisi’nden destek görmüşler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da danışmanlık hizmeti vermişler. İddialara göre de hukuku şeriat, dili Arapça olacak “İslam Konfederal Devletler Birliği” gibi çılgın bir projeleri var.

Bu gelişmeleri yazarımız Işık Kansu’nun iki yıl önce yazdığı “Saray’ın milis gücü” başlıklı yazısından öğrendi tüm Türkiye. Kansu o günlerde, “Saray başdanışmanlığından yeni ayrılan bir emekli generalin kurduğu ve valilikçe yetkilendirilmiş bir güvenlik şirketi (SADAT), ‘suikast ve gayri nizami harp teknikleri eğitimi’ verdiğini, inanılmaz bir özgüven içinde resmi sitesinden açıklayabiliyor” diye uyarmış kamuoyunu.

Ardından Cumhuriyet’teki haberlerde AKP’nin geçmiş yıllardaki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın SADAT Başkanı Tanrıverdi’ye “Ooo paşam, ordular kurup silahlar yapıyormuşsunuz” diyerek yaptığı yarı şaka yarı ciddi çıkışı da okuduk.

Sözün özü Kılıçdaroğlu’nun açıklaması, CHP liderinin rutin saha çalışması olarak görülmemeli. 

Cumhuriyet gazetesi, sorumlu yayın anlayışı gereği, SADAT olayını gündemde tutacak, tutmaya devam edecek; çünkü ekonomik kriz nedeniyle oradan oraya savrulan ülkemizi kimsenin karıştırmaya hakkı yok. Ayrıca hiç kimsenin de Atatürk’ün başkomutanlığını yaptığı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne rakip paramiliter yapılar kurmaya, araya inancı iliştirip “Mehdi” edebiyatı yapmaya gücü yetmez, yetmemeli.

*

Geçen hafta sonu Cumhuriyet ailesi olarak büyük bir üzüntü yaşadık. Eski yazıişleri müdürümüz, Olaylar ve Görüşler sayfasının efsane yöneticisi Sami Karaören’i yitirdik. Tam 51 yıl Cumhuriyet’te geçen bir yaşam Kararören’inki. Yazarımız ve vakıf yöneticimiz Ali Sirmen’in dediği gibi, “Bir Cumhuriyet projesi”ydi. Hem de başarılı olan bir Cumhuriyet projesi, bir laiklik projesi. Sami Ağabey’i gerçekten çok özleyeceğiz. Sadece biz değil, aralarında siyasetçilerin, yazarların, bilim insanlarının bulunduğu on binlerce kişi çok özleyecek, çünkü bir şekilde herkese dokunmuş Sami Karaören Ağabey.

Yeniden görüşmek dileğiyle.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024
Kimin bayramı? 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları