Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

1919-2019 (03.03.2018)

03 Mart 2018 Cumartesi

Birkaç gün önce kitap fuarı için Samsun’daydım. “Samsun Haber” radyosu ile söyleşimizde Samsun’a ilk kez ne zaman geldiğim sorulduğunda “19 Mayıs 1919”da dedim… Önceden hazırlanmamış, kendiliğinden geliveren bir yanıttı bu…
Arkadaşlar ilkin belki biraz şaşırdılar, fakat gecikmeksizin anladılar kuşkusuz…
Çünkü Samsun’a hiç gelmemiş de olsalar, bütün yurtseverler, bu kutlu şehrimize 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’le birlikte ayak basmışlardır…

***

Elbette bu duygumu güçlendiren bir etken, hatta başlıca etken, aralıklarla da okuyor olsam, uzun süredir elimden düşmeyen bir kitap, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya”sıdır…
Kitabın alt başlığında “Atatürk’ün doğumundan ölümüne kadar” deniyor. Gerçekten de muazzam, muhteşem bir Atatürk biyografisi bu.
Yaşamı ülkesinin yaşamıyla paralel akan ve giderek onunla neredeyse tek ve aynı şey olan büyük bir komutan, önder ve devlet kurucusunun biyografisi olduğu için de, yakın tarihimizin benzersiz bir öyküsü. Seçkin bir yazar ve siyaset adamının bire bir gözlem ve tanıklıkları…

***

Konu 19 Mayıs olduğu için yazıyı da onunla sınırlayayım…
Mustafa Kemal, bu genç paşa, Samsun’a neden gönderildi…
“Çankaya”da konuyla ilgili bölümler ve dağınık satırlar topluca değerlendirildiğinde bu neden apaçık görülüyor. İşgal kuvvetleri komutanları, onlarla birlikte de Padişah Vahdeddin ve sadrazam Damat Ferit, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki arayışlarından, görüşmelerinden, çalışmalarından, ülkenin kurtuluşu için çırpınışlarından rahatsızdırlar…
Kitabın bendeki baskısının 199-202. sayfalarında, Anadolu’ya geçiş öncesinde önce sadrazam, sonra padişahla görüşmelerini Atatürk’ün kendisinden öğreniyoruz. Gönderilme amacı, Karadeniz yöresinde çetelerin oradaki Müslüman olmayan halka karşı saldırılarını engellemektir.
Özetle müfettiş paşa bu bölgedeki karışıklıklara engel olmakla görevlendirilmiştir. Fakat bu görüşmede Vahdeddin’in söylediği (yine Atatürk’ün kendi dürüst anlatımından) öğrendiğimiz sözler genç paşanın zihninde haklı olarak “muamma” etkisi yaratmıştır… “Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık …… tarihe geçmiştir. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, paşa, devleti kurtarabilirsin!”
Mustafa Kemal uzun süre düşündükten sonra bu sözlerin, devleti kurtarmanın İngilizlerin isteklerini yerine getirmek anlamında söylendiği sonucuna varıyor…
Bir an için son Osmanlı sultanının bu sözleri iyi niyetle, Mustafa Kemal’in amacını sezmiş ve olumlamış olarak söylediğini düşünsek, çok geçmeden geriye çağrılışını, onu yakalayıp İstanbul’a getirmesi için Fevzi Çakmak’ın görevlendirilişini, müfettiş paşa olarak yerine Kâzım Karabekir’in atanışını, 24 Mayıs 1920’de de hakkında verilen idam fermanını açıklamak nasıl mümkün olacak?..

***

“Çankaya”da, Kurtuluş hareketinin Anadolu’da nasıl güçlükler aşılarak örgütlendiğini, imkânsız görülenin nasıl olabilir kılınarak gerçekleştirildiğini, önderin kişiliğine hayranlığımız her satırda ve olayda daha da artarak okuyoruz. Atatürk mucizesini bir kez daha, ve daha yakından tanıyıp anlıyoruz…

***

19 Mayıs 1919’la başladım… Fakat yazımın amacı, başlığından da anlaşılabileceği gibi 1919’la sınırlı değil… Önümüzdeki yıl bu büyük simgesel öneme sahip olayın yüzüncü yıldönümü…
Peki biz yurtseverler, aydınlanma devriminin savunucuları, bu yıldönümünü ona yaraşır bir görkem ve evrensel önemiyle kutlamaya hazır mıyız?
Atatürk ve aydınlanma devrimi düşmanlarının birkaç yıl sonra, Cumhuriyetin yüzüncü yıldönümünde ilan etmeye hazırlandıkları karanlık rövanşın son durağı olacak seçimlerin de gerçekleşeceği 2019’u, onlar için bir kâbusa döndürmeye hazırlıklı mıyız?
Ben böyle bir hazırlığın işaretlerini göremiyorum…
Öyle ise bir an bile gecikmeksizin çalışmaya koyulmalı, önümüzdeki yıl yüzüncü yıldönümü gerçekleşecek olan büyük tarihin Kurtuluş savaşımız ve Cumhuriyet aydınlanmasının değerleri bakımından yaşamsal önemini en büyük ölçüde kutlamalarla en büyük sayıda kitlelere ulaştırmak için bütün güçlerimizi seferber etmeliyiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları