Ateşi sönmeyen bir mezar
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Ateşi sönmeyen bir mezar

06.07.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Güneşin altında parlayan mezar taşlarının arasından bir tanesi çok uzaktan seçiliyor. Üzerinde denizci çapası ve kutupyıldızı var. Yanına gidip bakmasanız da toprağın altında boylu boyunca kimin yattığını anlarsınız. Mermerdeki “Bahriye’nin kutupyıldızı” ifadesi adından önce geliyor.

Cumartesi sabahı Amiral Cem Aziz Çakmak’ın mezarının başında yüzleri maskeli bir avuç insandık. Eve gelince Susan Sontag’ın kitabını elime alıyorum. Her an salgından bahsettiğimiz günlerde, hastalıkların metafor olarak hayatımızdaki hallerini anlatıyor. “Merhametsiz ve gizli bir istila şeklinde yaşanan hastalık” dediği kanser, içimizdeki bir “yağmacı” gibi. Bedenin içinde, bedenden parça olarak çalışıp, örgütlü bir şekilde bedeni çalışamaz hale getiriyor.

Biliyorum, hayat düz bir çizgi değil. Yaşarken içine düştüğümüz çukurlar da bin bir eziyetle tırmandığımız tepeler de anlatacak hikâyeler bırakır. Nefes alırken bize çok şey öğreten Cem Amiral, ölürken de ders vermiş gibi. Göğsünün ortasında sinsice biriken tümör, sanki Türk donanmasını esir eden örgütü ve ona yol verenleri hatırlatıyor.

Görevdeyken tutuklanan ilk amiral

Çağlayan’daki Adalet Sarayı eskiden Beşiktaş’taydı. Savcılık sorgusunda ya da mahkeme kapısında derin nefes alırsanız deniz kokusunu da içinize çekerdiniz. 23 Şubat 2010 günü öğlene doğru “Cem Amiraller”, Cem Gürdeniz ve Cem Aziz Çakmak, eminim o kokuyu göğüslerine doldurmuştur.

Poyrazköy, Amirallere Suikast, Kafes kumpasları derken o gün bir kırılma daha yaşanmıştı. Deniz Kuvvetleri Plan Prensipler Daire Başkanı Tümamiral Cem Gürdeniz ve Harekât Eğitim Daire Başkanı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, Balyoz kumpası marifetiyle görev başındayken tutuklanan ilk amiraller oldular. Kendileriyle birlikte cezaevine gönderilen muvazzaf ve emekli 40 kadar asker kararı hâkimden değil, mübaşirden öğrenmişlerdi. 24 Şubat günü sabaha karşı Hasdal ve Silivri cezaevlerine giderken, adliyenin birkaç metre ötesindeki Barbaros Hayrettin Paşa heykelinin yanından geçtiler. Preveze Deniz Zaferi’ni hatırlatan heykelin üzerinde Yahya Kemal’in “O mübarek gemiler hangi seherden geliyor” dizeleri yazıyordu. Onlar ise bir deniz savaşında vurulmuş gibiydi.

Cem Amiral’in çilesi

Cumhuriyet donanmasının Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Karadeniz’de emperyal sistemle kavgaya tutuşan askerleri tek bir kurşun atılmadan esir ediliyordu. 24 Nisan 2009’da Poyrazköy davasının ilk tutuklamasından 2013 yılına kadar, AKP iktidarı destekli FETÖ kumpaslarıyla, 16’sı görevde 25’i emekli amiral olmak üzere, deniz kuvvetlerinde yüzlerce asker tutuklandı. Savaşlar gemilerle değil içindeki denizcilerle kazanılır. Hapsedilen Cem Aziz Çakmak, düşmanları için denizde yüzen gemilerden daha büyük bir hedefti.

Aylar süren tutukluluğun ardından önce serbest kaldı. Sonra 11 Şubat 2011’de tutuklanan 163 subayın arasında ikinci kez hapse girdi. Hapishanede kanser oldu. 6 Haziran 2015’te beraat ettiğinde hastalığı son evresindeydi. Bir ay sonra, 3 Temmuz 2015’te hayatını kaybetti.

Çektikleri bu kadar değil…

17 Ağustos depreminde yıkılan eşyaların altından çıkardığı çocuklarını bırakıp, koşarak gemilerini kurtarmaya giden bir subay ve ailesi neler yaşadı? Gelinlikler içindeki büyük kızını hapishanede karşıladı. Bir saat süren düğünü hapishane görüşünde, amirallerin çaldığı gitar-piyanoyla yapıldı. Torununu kemoterapi tedavisi görürken kucağına aldı. Hastane odasında yüzüğünü takacağı küçük kızının nişanından bir gün önce hayatını kaybetti. Çocuklarının doğumunu gemilerde olduğu için göremeyen Çakmak, kumpaslar nedeniyle mutlu günlerinde de onların yanında olamamıştı. Onu “oğlum asker olsun” diye elinden tutup askeri okula götüren ancak sonunda yaşadıkları ile acı içinde kavrulan Kıbrıs gazisi babası da geçen mart ayında oğluna kavuştu.

Ateşi gördü ya ihanet

Cem Aziz Çakmak ateşi gördü, yandı, savaştı.

Mahkemede ayağa kalkıp hâkimlerin gözlerine bakarak söylediği o sözler nasıl unutulur:

Hainlik ve ihanetin odağı olan ve dış mihraklara uşaklık eden şerefsizlere sesleniyorum. Bu salondaki koltuklara oturacaksınız ve vatana ihanetten yargılanacaksınız. Bundan kaçışınız asla mümkün değil.

Göğsündeki urla savaşırken, devletin içindeki kanserle de mücadele eden ve nihayetinde “dediği gibi olan” Cem Amiral’in mezarının başında düşünüyorum. Acaba onunla birlikte ateşin üstüne yürümesi gerekirken yalnız bırakanların ihanetiyle de hesaplaşabildi mi?

Kundaktaki torununu bile Harbiye Marşı ile uyutan Cem Amiral’i, sırtına giren kurşun değil, düşmanlarının komplosu değil, belki de dost bildiklerinin sessizliği öldürmüştü.

Öyle ya, “hukuk sürecine saygılı olalım” diyerek çığlığına sırtını dönenler vardı. “Komutan komutan, bizim niye burada olduğumuzu biliyor musun? İşte bu üniformanın yüzünden” diyerek yakasına yapıştıkları. Tezgâhı göre göre 2012 YAŞ’ında emekliliğine imza atan “onları hiç affetmeyeceğim” dedikleri. Ölüm döşeğinde bile “elinde kan var” diyerek ziyaretini reddettikleri. Hapishaneye, hastaneye, cenazeye gelmekten korkanlar. Resmi ölüm ilanına “silah arkadaşı” yerine “çalışma arkadaşı” yazanlar.Siz hiç, bir hücrede, ‘40 yıl ben neye hizmet ettim? Niye buradayım?’ diye düşünmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz?” dediğinde “halledeceğiz” diyerek yoluna devam edenler.

Ölmeden önce son projesi Türk donanmasına kurulan komployu anlatacağı kitaptı. Hasta yatağında o söyleyecek, Müyesser Yıldız yazacaktı. Şimdi o mezarda, Müyesser Abla yıllar önce Türk amirallerinin kapatıldığı zindanda.

Göğsümüzün üzerinden kazıdığımızı sandığımız tümör belki hâlâ oradadır.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025