Cesedin başında göbek atan tarikat
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Cesedin başında göbek atan tarikat

23.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Çok söz söyledi. Çok hikâye anlattı. Rivayet odur ki Yunus üç bin şiir yazmıştı. Her Yunus’un bir Molla Kasım’ı vardır. ‘Şeriata aykırı’ dedi. Binini yaktı, binini suya attı, son binde ‘Derviş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme / Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir’ beytine rastladı. Yakılanlar göğe, sudakiler balığa döndü, kalanı beşere kaldı. Molla Kasım mı? Yaktığının, boğduğunun başında oturup günahlarına ağladı. Günahını da din adına işledi, affını da Tanrı’dan diledi. Molla Kasım’ların devri daimi hiç bitmedi.”

Gazeteci Fethi Yılmaz’ın “Katli Vacip” kitabı, benim yazdığım bu satırlarla başlıyor. Kitap, Türkiye’nin karanlık düzeninin sembolü tarikat ve cemaatlerin sır cinayetlerini aydınlatıyor. Katledilenler “imansız” sanmayın. Son nefeslerini inanarak verenlerin ölümü, “Müslüman kardeşleri”nin elinden oluyor. Buna rağmen her cinayete inanç karıştırılıyor. Kan alan çıkar, din kılıfına sokularak kutsallaştırılıyor. Geriye, gözü kara bir müride, “öldür” demek kalıyor. İşin ilginci, nasıl oluyorsa yargı, cinayet işleyen müritleri “mecburen” cezalandırırken azmettirenlere gözlerini kapatıyor.

Tamamı dehşet verici. Fakat bir tanesi var ki aklımdan çıkmıyor. Belki yıllar önce haberlerde gördüğüm görüntüden. 12 Aralık 2006 tarihinde Milliyet gazetesinde yer almıştı. Rufai tarikatının zikir töreninde, ellerinden duvara çivilenecek kadar şeyhine teslim olmuş İsmail Hikmet Öncel’in fotoğrafından söz ediyorum.

Rufailer zikir törenlerinde kendilerinden geçiyor, vücutlarına kesici, delici aletler sokuyor. Gelgelelim, sözünü ettiğim sıradan bir tarikat haberi değildi. Zira İsmail Hikmet Öncel, vahşi bir cinayetin kurbanıydı. Hem eşi Leyla Öncel, hem mensubu olduğu tarikatın şeyhi, hem de şeyhin ailesi, cinayet nedeniyle suçlanıyordu.

‘BENİM BAŞIMA GELEN SENİN BAŞINA GELSE’

Nasıl mı?

İsmail Hikmet Öncel ile eşi Leyla Öncel, 14 Şubat 2006’yı ertesi güne bağlayan gece, “bir nedenle” kavga etti. İsmail Hikmet evi terk etti. Her ikisi de Rufai tarikatından, 1981 doğumlu genç Şeyh Ömer Faruk Tüker’in müridiydi. Neden kavga etmişlerdi?

Bir iddia, Leyla Öncel’in, eşinin aldığı altınları şeyhe vermesiydi. Öteki ise iddianamede şöyle anlatıldı:

“Sanık (şeyh) Ömer Faruk Tüker ile maktulün eşi Leyla Öncel arasında 2006 yılı ocak ayından itibaren duygusal yakınlık oluştu. (…) 01 Ocak 2006 tarihinden olayın olduğu 25 Şubat 2006 tarihine kadar telefonda hemen her gün uzun süreli görüşme yapmalarının yanı sıra 01, 22, 27, 28, 29, 30 ve 31 Ocak - 03, 05, 09, 11, 22 ve 21 Şubat 2006 günü geç saatlerde (saat 23.00-05.00 arasında) karşılıklı mesaj gönderdikleri...

Cinayeti itiraf eden katil İbrahim Bakır da bu iddiayı doğruladı. Katlettiği ve aynı zamanda bacanağı olan İsmail Hikmet’in ona, “Benim başıma gelen senin başına gelse sen de aynı şeyi yaparsın” dediğini söyledi.

Hem şeyhi hem eşi ile ters düşen İsmail Hikmet’i öldürme işi, şeyhin müridi İbrahim Bakır’a ve şeyhin kardeşi Mustafa Tüker’e düşmüştü.

Mustafa Tüker ve İbrahim Bakır, tarikatın zikirlerinin yapıldığı bağ evinin arkasındaki mağara evinin bahçesine, 25 Şubat 2006 sabahı bir çukur açtı.  Akşam 5 gibi İsmail Hikmet’i, bir bahaneyle oraya getirdiler. Mustafa Tüker, İsmail Hikmet’i önce göğsünden ardından başından vurdu. Can çekişen Öncel’in telefonunu, ardından cüzdanını ve cebindeki 1500 lirasını aldılar. İbrahim Bakır, çukura attıkları İsmail Hikmet’in kafasına 13 el daha ateş etti. Ardından üstüne toprak attılar.

‘MANEVİ BİR EMİR’

Daha da beteri…

O akşam bağ evinde, Şeyh Ömer Faruk Tüker’in öteki kardeşi İbrahim Halil’in kına gecesi vardı. Ertesi gün evlenecek damat için yapılan kutlama ertelenmedi. Arka bahçede İsmail Hikmet’in cesedi soğurken, bağ evinde oyun oynandı.

Arayış, İsmail Hikmet’in kardeşlerinin kayıp ağabeylerinin peşine düşmesiyle başladı. Polis gelip bağ evinde arama yaptığında, gömü ve kan izlerini fark etti. Mezar açıldığında, İsmail Hikmet’in 15 mermi yemiş cesedi bulundu.

Cinayeti önce şeyhine biat etmiş İbrahim Bakır tek başına üstlendi. Olayı, “kravat çekme şakası”yla başlayan şahsi husumete bağladı. Peki, cinayeti tarikat adresinde işleyip bir de oraya gömme işini nasıl gerçekleştirmişti? Şeyhin kardeşi Mustafa Tüker’in suç ortağı olduğunu itiraf etti. Azmettiricinin şeyh olduğunu da söyledi. Anlattığına göre, Leyla Öncel ile duygusal ilişkisinin duyulması korkusu yaşayan Şeyh Ömer Faruk Tüker, “manevi bir emir” diyerek Bakır’ın görevini açıklamıştı. Mahkeme sürecinde, Leyla Öncel’in şeyhinin fotoğraflarını sakladığı, ona şiirler yazdığı da ortaya çıktı.

HÂKİMLER FETÖ’DEN GİTTİ

Gelgelelim…

Davada tutuklanan Şeyh Ömer Faruk Tüker’i bir el koruyordu. Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi, şeyh hakkında, delil yetersizliğine dayanarak beraat kararı verdi. İbrahim Bakır ve şeyhin kardeşi Mustafa Tüker’i ise müebbet hapse mahkûm etti. Şeyhin kardeşi ve en sadık adamı durup dururken, şeyhle sorun yaşayan bir müridi, hem de tarikatın zikir evinde, şeyhten habersiz neden katletmişlerdi?

Mahkeme bu soruya yanıt vermedi? Ancak hikâye FETÖ operasyonlarıyla daha da ilginç bir hal aldı. Kitapta anlatılana göre, “Yetmez ama evet” denilen referandumun ardından oluşan HSK, mahkeme başkanı Ahmet Turan Doğan’ı, Yargıtay’a kadar taşımıştı. Doğan, 15 Temmuz’un ardından önce görevden alındı, sonra tutuklandı, 2019’da FETÖ üyeliğinden ceza aldı. Heyetin diğer hâkimi Zeynep Ateş de FETÖ gerekçesiyle ihraç edildi. Tarikatların suçlarını FETÖ’nün temizlediği, FETÖ’den boşalan yerlere diğer tarikatların geldiği döngü, yeni bir aşamaya geçmişti.

Tarikat ve cemaatlerin kadrolaşmasını yıllarca konuştuk. Çocuklara ve kadınlara istismar hikâyelerini tartıştık. Mahkemelerdeki işlerini nasıl çözdüklerini anlattık. Fethi Yılmaz’ın “Katli Vacip”i ise kutsal kitaplardaki “öldürmeyeceksinemrinin, nasılşeyh için öldüreceksin”e dönüştüğünü anlatıyor. Kitaptaki altı cinayet hikâyesi; gözünü kapatarak gavslara, şeyhlere, hocalara teslim olanların, Tanrı’ya varmak için çıktıkları yolda, nasıl vahşi bir katile dönüştüklerini gösteriyor.

İsmail Hikmet, kendisinden 18 yaş küçük Rufai hocasına “şeyhim” diyordu. Elini çivileterek gösterdiği bağlılık, onu aynı dergâhta son nefesine götürdü. Kendisini şeyhe bağlayan saf inancı, adeta İsmail Hikmet’in içeceğine atılan afyon olmuştu.

İsmail Hikmet’in hikâyesini okuyunca, “laiklik, en çok dindar yurttaşlarımızın inançlarının onlara bir bıçak gibi saplanmasını engelliyor, inançlarını sömürüden özgürleştiriyor” diye yazdığım önsözü şöyle bitirdim:

Kim bilir gökte mi yoksa balıkların karnında mı? Yunus’un sözü uçtu gitti. Belki bugün değil ama mutlaka yarın. Türkiye ‘sigaya çeken’lerin şiddetinden başı yukarda çıkacak.”

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025