Cumhuriyet: Y’nin üstünde şarapnel var
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Cumhuriyet: Y’nin üstünde şarapnel var

25.01.2021 06:15
Güncellenme:
Takip Et:

Yolum gazeteye pek düşmüyor. Haliyle posta kutum şiştikçe şişiyor. Geçen, bir fırsat kapıdan girdim. Tam çıkacakken “Bir dakika” dedim. Hatıra olsun, Cumhuriyet logosunun altında fotoğraf çektireyim. Ama “y” harfinin altında.

Evet, elimde yıllar sonra basılan İlhan Selçuk’un kitabı, “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı” var. Yanında da çoğu hapishanelerden yazılmış mektuplar. Ama ayrıntı bu değil; Cumhuriyet’in “y”sinin üstündeki saldırı izi. O yazıdaki leke konuşsa, “Beni unutmayın” diyecek gibi.

Hayır, bir kutlamada havaya ateş ederken olmadı. Terörist bir parça, bile isteye oraya saplandı.

Önceki gün, Ergenekon kumpas davasının sanıklarından birinin öldürülmesiyle bir kez daha hatırlandı. Cumhuriyet gazetesi dincilerin kışkırttığı, FETÖ’nün yönettiği militanlar tarafından defalarca saldırıya uğradı. 5, 10, 11 Mayıs 2006 tarihlerinde gazete binası kumpasçı Osman Yıldırım’ın da aralarında olduğu ekip tarafından üç kez bombalandı. 29 Mart 2008 günü gazete binası molotoflandı. Gazete tehdit edildi, kurşunlandı. Yetmedi, Cumhuriyet kendisine yapılan saldırıların faili yapıldı. Bir gece sabaha karşı evinden alınan İlhan Selçuk, Ergenekon kumpasında sanık oldu. Ömrü, davanın sonunu görmeye yetmedi.

İlginç, “y” harfinin üzerindeki izi gazetenin eskilerine sordum. Hangi saldırıdan olduğunu kimse hatırlamıyordu. O döneme tanıklık eden güvenlik görevlisine göre, bombalardan birinin marifetiydi.

OSMAN YILDIRIM’IN MESAJI

Eve döndüm. Zarfları açtım. Bir tanesi farklıydı. “Görüldü” damgalı, Edirne F Tipi Cezaevi’nden gelen bir fakstı. Gönderen kısmında “Osman Yıldırım” yazıyordu. Yani Cumhuriyet’e bombaları atan, ardından Danıştay’a saldırarak Türkiye’yi karanlığa boğan kişi. Yazdıkları 5 kelimeden ibaretti:

“Atatürk’ten ve cumhuriyetçilerden özür diliyorum.”

Belli ki yıllar önce FETÖ’cü savcıların “Osmanım” diyerek kullandığı Osman Yıldırım, bugün konuşmak istiyordu.

Süreci bilen avukat Zeynep Küçük’ü aradım. Osman Yıldırım’ın son durumundan haberdardı:

Danıştay cinayeti nedeniyle Ankara’daki mahkemeden müebbet hapis cezası aldı. Ancak cezası onanana kadar korkunç bir şekilde tutuklanmadı, ev hapsi verildi. Cezasının Yargıtay’da onandığı gün, kaçıp sınırı geçmeye çalışırken Edirne’de yakalandı. F Tipi Cezaevi’ne kondu. Ergenekon kumpasından ikinci bir müebbet aldı ama ikinci müebbet cezası halen kesinleşmedi. Dava sürerken ‘beni kullandılar’ dedi ama itirafçı olup da ayrıntılarını anlatmadı.

Belli ki bana gönderdiği faks ile Osman Yıldırım, kendisine “Osmanım” demeyecek ama “anlat bakalım” diyecek savcısını beklediği mesajı veriyordu.

YÜZBAŞI SELAHATTİN’İN VATANI

Mektuplar bitti. Yüzbaşı Selahattin’in Romanı’nı okumaya başladım. Yıllardır çeşitli sorunlar nedeniyle basılamayan tarihi belgenin, 17. baskısı Cumhuriyet Kitapları aracılığıyla okuyucuyla buluştu.

İlhan Selçuk; dostu Cengiz’in babası olan Selahattin Yurtoğlu’nun 15 cilt tutan hatıralarını almış, belgesel romana dönüştürmüştü. Anılarını toplamasının gerekçesini Yüzbaşı Selahattin şöyle anlatıyordu:

Yakın tarihi okuduğunuz zaman anlayacaksınız ki yüz yıl sonra bilinmediği için aynı biçimde tekrar edilmiş ve aynı felaketi doğurmuştur. Kafasını yormamış, dünü aramamış insanlar, bu zahmete katlanamadıklarından, bazen hayatlarını kaybetmişlerdir.

Yüzbaşı Selahattin’in anıları yüz yıl önceyi anlatıyordu. Ama tüm mesajları bugüne taşınıyordu.

Yüzbaşı Selahattin, Osmanlı’nın bitip yeni Türkiye’nin başladığı kuşağın temsilcilerinden biriydi. Avrupa’dan kovulan imparatorluğun doğuda yeniden var edilebileceğine inanıyordu. 20 Aralık 1914’te, 20 yaşında bir teğmenken, İstanbul’dan Turan’ı fethetmeye çıkmıştı. Gelgelelim İstanbul’a dönüşü 5 Şubat 1919 günü yenik bir şekilde oldu.

Yüzbaşı Selahattin; Halil Paşa ile Kafkasya’da Bekir Sami Bey ile Ortadoğu’da savaşmıştı. Gelgelelim öksüz Selahattin, “vatan benim anamdır” diye büyüdüğü halde vatanının neresi olduğunu bilmiyordu. Trablus mu, Kafkasya mı, İran mı, Irak mı, Orta Asya mı, Anadolu mu? Selahattin, kararını son eylemiyle verdi. Seçenekleri ikiydi: İşgal İstanbul’unda kalıp kariyer subayı olmak mı, Milli Mücadele’de nefer olmak mı? Yüzbaşı Selahattin, “sonu bilinmeyen serüven” dediği ikinci yolu seçti. 21 Mayıs 1919 günü İstanbul’u bir kez daha terk etti. “Vatan nedir” sorusu da böylece yanıt buluyordu.

MİLLİ MÜCADELE BİR İHTİLALDİ

Bir tarihsel olay herkesin gözünden elbette farklı görünebilir. Anıları da Yüzbaşı Selahattin’in bakışıyla sınırlanıyor. Ama bir nefer tanıklığı, çoğu tarih kitabından daha çok şey öğretiyor. Zira Selahattin, Anadolu’nun işgali hazmedemediğini de karşısındaki teröre ve aşağılanmaya karşı çaresizliğini de anlatıyor. Elleriyle Yunan ordusuna devlet binalarını teslim eden valiler mi dersiniz, korkudan evlerini Yunan bayraklarıyla donatan halk mı? Sonuçta savaş, şiddete karşı daha büyük bir şiddet yaratmakla kazanılabiliyor.

Yüzbaşı Selahattin, verilen mücadelenin sadece dış düşmana değil, içerdeki işbirlikçilere karşı da olduğunu fark ettikçe yaptıklarının ihtilal olduğunu anlıyor:

İhtilal, kişilerin bir amaç uğruna ölüme atılmalarıyla başlar. Bu kişilerin çokluğu ve güçleriyle orantılı olarak yaşar. Milli Mücadele kahramanları tarihin sinesine ihtilalle girdiler.”

Yüzbaşı Selahattin cami kürsülerine çıkıp “bağımsızlık vaazı” verirken, ilk döktükleri kanın öyküsünü de şöyle aktarıyor:

Alaşehir camilerine dört hoca gelmiş, halka vaaz ederek diyorlarmış ki: ‘Yunan ordusu padişah emriyle geliyor, sakın hürmette kusur etmeyin!’ Bekir Sami, bu hocaların sabahleyin kaymakamlık binası önüne getirilmesini söylemişti. (…) Bekir Sami umulmadık bir an içinde tabancasını çekip dört hocayı yere serdi. Onlar yerde debelenirken gür ve sert bir sesle kaymakama: Görevlerini yapmayanların sonu bu olacaktır, bunu unutmayın ve siz de böyle davranın, deyip atını sürdü. Bekir Sami, 3 Haziran 1919 sabahı Anadolu ihtilalinin ilk kurbanlarının kanlarını Alaşehir’de dökmüştü.”

AYDIN NASIL ÖLÜR

Peki, ihtilalin bir aklı, bir ruhu var mı? Yüzbaşı Selahattin’in tanıklığı onun yanıtını da veriyor. Bekir Sami Bey, Hükümet Konağı’nı “hayatımı zor kurtardım” diyerek Yunan komitacılara teslim eden bürokrata şöyle konuşuyor:

Arkadaş! Bir er gibi ölmek köylünün ve cahilin ödevidir. Aydın bir kişi, bir kitlenin içinde emir ve kumandayla ölmez. O, inancının ve görevinin emrettiği yerde tek başına ölür. Aydın ölümü, bir muharebe başarısı için değil; bir inancın, bir fikrin tohumunu atmak için olur.”

Harbiye’deki devresi orduya 463 subay veren, harpten sonra hayatta 53 arkadaşı kalan Selahattin’in romanını Uğur Mumcu’yu andığımız gün, yani dün bitirdim. “Aydın cinayetleri, beden değil, fikir cinayetleridir” derken gözümün önünden geçenlere bakıyorum: Cumhuriyet’in “y”si, ülkeye elbirliğiyle kurulan kumpas, aydınlara saplanan şarapnel parçaları, cenazeleri devlet töreniyle kaldırılan “keşke Yunan kazansaydı"cı İslamcı yazarlar, elimdeki “özür dilerim” notu, bir de hatırlayamadıklarımız...

Keşke daha çok Selahattinimiz olsaydı, keşke!



Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025