İşsiz celladın mezar taşı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

İşsiz celladın mezar taşı

07.10.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tarih zor ile yazılıyordu. Cellatlar işsiz kalmıştı. Çünkü ölüm için artık kalem ve kâğıt yetiyordu. Öyle yaptılar. Bir dosya açtılar. Yıllar önceyi yargıladılar. Kendilerinin günahlarını silmeleri yetmedi, 14 kişinin omzuna bir devri yüklediler. Hüküm resmen idamdı, “müebbet” dediler. 80’leri aşmış generallerin önce rütbelerini söktüler, sonra hücreye kapattılar. Yetmedi, otobüste görseniz yer vereceğiniz yaşlı komutanlara, birkaç gün önce, “hapishanede kalabilir” raporu aldırdılar.

Yargıladıkları 406 sayılı MGK toplantısı 28 Şubat 1997’de yapıldı. 13 Mart 1997’de Bakanlar Kurulu’nda onaylandı. 18 Haziran 1997’de, Başbakan Necmettin Erbakan, DYP ile yaptığı koalisyon protokolü gereği istifa etti. Bakıyorum, açılması için Erbakan’ın ölümünün beklendiği davayı konuşurken  “28 Şubat darbesi” diyorlar.

Yanlış okudum sandım. Arşivleri, tutanakları, tanıklıkları karıştırdım. “Emin misiniz” dedim.

CUMHURBAŞKANI, ‘DARBE YOK’ DEDİ

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yani MGK’nin ve devletin 1 numarası, 7 Kasım 2011’de TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na konuşmuştu. Komisyon başkanı sordu: “Affedersiniz ‘postmodern darbe’ tanımlamasına katılır mısınız?

Demirel yanıt verdi:

“(...) Kesinlikle katılmam. Çünkü ‘darbe’ diyorsun, nereyi darp etmiş bu? Nereyi? Meclis’i. Meclis duruyor. Öyle duruyor ki daha sonra seçime gitme imkânı oluyor. Nereyi darp etmiş? Hükümeti. Hükümet de duruyor. Nereyi darp etmiş? Anayasa... O da duruyor. Ben şunu söyleyeyim: O Meclis’in kalabilmesinde, o anayasanın kalabilmesinde ve o hükümetin kalabilmesinde benim rolüm var.

Cumhurbaşkanı’nın partisiz olduğu, gerçekten devleti temsil ettiği günlerin Cumhurbaşkanı’nın sözleri bu.

Demek devlete göre ortada darbe yok!

AKP iktidarının desteklediği Fethullahçı savcı ve hâkimlerin, 28 Şubat davasını açmak için, Erbakan’ın ölümünü beklediğini defalarca anlattım. Çünkü Erbakan bu davalara karşıydı.

28 Şubat davasının 89. celsesine, başbakan yardımcısı ve doğal olarak MGK üyesi olan eski DYP lideri Tansu Çiller katıldı.

Avukat Ümit Kara sordu: “MGK toplantısına katılan Genelkurmay Başkanı veya kuvvet komutanlarından kararınıza etki edecek doğrudan cebir, şiddet, tehdit gördünüz mü?

Tansu Çiller, “ne münasebet” diye özetlenecek bir tepki gösterdi: “Kimin haddine! Bir bürokrat, bir başbakana kimin haddine şiddet gösterecek! Siz bunu nasıl soruyorsunuz! Devam edelim.”

Ümit Kara devam etti:

Aynı sorum Bakanlar Kurulu kararı için de geçerli?

Çiller ona da cevap verdi:

Ne diyorsunuz? Yani MGK kararlarında bir şiddet gördüm mü, kimin haddine! Bunun sürecinde gidip de bizim Bakanlar Kurulumuza gelecekler de şiddet mi gösterecekler!”

ERBAKAN TERLEDİ Mİ, TERLEMEDİ Mİ?

Sır değil, Çiller’in askerlerle ilgili rahatsızlığı vardı. Çiller, bunu şöyle ifade etti:

“(...) Vücut diliyle zaman zaman; başbakan gelirken ayağa kalkmamaktan başlayarak koltukta kaykılmalar, el hareketleri, müstehzi gülüşler, Cumhurbaşkanına verilen bakışlar, el hareketleriyle işte bu mudur gibi duruşlar, yüzlerdeki alaycı ifadeler, Başbakan’ın zaman zaman üzülerek ifade ediyorum boncuk boncuk terleyişleri...

Belki, buradan darbe değil ama nezaketsizlik çıkar, diyebilirsiniz. Çiller bunları söyledi ama kendi partisinden Milli Savunma Bakanı, doğal olarak MGK üyesi de olan Turhan Tayan, aynı fikirde değildi. 76. celse tutanağından aktarayım:

Bu konuların görüşülmesi sırasında, gayet medeni, gayet beşeri, gayet saygın, aşağı yukarı 9.5 - 10 saat müzakere cereyan etmiştir. Bu müzakereler sırasında, Cumhuriyet hükümetinin üyeleri olarak, bendeniz herhangi bir ima yolu dahi olsa, herhangi bir eleştiri, tenkit, tehdit herhangi bir davranışla karşılaşmış değilim.

Aynı celsede, Çiller’in sözünü ettiği “terleme konusu”, avukat Hüsnü Tuna tarafından Tayan’a soruldu. Tayan, bu tuhaf olaya şöyle yanıt verdi:

Benim, sayın merhum Başbakan’ın terlediğini veya sıkıntıya düşerek terinin arttığına dair bir gözlemim söz konusu değil. Ben burada oturuyorum, beş sıra ötede sayın Başbakan oturuyor. Başbakanımızı terletecek, onu sıkıntıya sokacak hoş olmayan bir ortam söz konusu değil. Onun terlemesini, rahmetlinin terlemesini gerektirecek herhangi bir durum gözlemlemedim.”

Çiller’in basın müşaviri Mehmet Bican da 79. celse tanık olup Çiller’in MGK sırasında dışarı çıktığında, aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı:

“ ‘Nasıl oluyor efendim, içerideki toplantı’ dedim. ‘Çok iyi gidiyor Sayın Bican’ dedi. ‘Toplantıda bizim düşüncelerimizin dışında hiçbir şey tartışılmıyor. Sadece ve sadece bizim parti tüzüğümüzde, bizim programımızda, bizim ilkelerimizde ne varsa onları konuşuyoruz ve sonuçlandırdık’ dedi .”

MİLLİ GÖRÜŞ DE AYNI FİKİRDE

Erbakan öldü, peki Erbakan’ın dava arkadaşları? Daha önce, dönemin adalet bakanı Şevket Kazan’ın duruşmaya gelip sanıklardan şikâyetçi olmadığını söylemiştim.

Kazan’a, 75. celsede, mahkeme başkanı, şu soruyu sordu:  

Şevket Bey, doğrudan bu yargılanan sanıklarla ilgili, herhangi bir, size yönelik, hükümetin istifası konusunda, tehdit içeren söz veya davranış veya dolaylı yoldan size geldi mi? Yani muhatap olma durumunuz oldu mu?

Kazan net bir yanıt verdi: “Hayır, maruzatım bundan ibaret!”

Mahkemede şaşmak değil. Şevket Kazan’ın yıllar önce yazdığı “Refah Gerçeği” adlı kitabının 3. cildinin 502. sayfasında, hükümetin görevi, 28 Şubat’tan dört ay sonra, haziran ayında bırakması şöyle anlatılıyordu:

“Erbakan’ın istifası herhangi bir baskı ve dayatma sonucu değil, tamamen iki parti arasında önceden imzalanan bir protokol gereğiydi. (...) Bu istifa, üç ay içinde seçime gidilmesi şartını ihtiva ediyordu. Bu istifa, ortağımız DYP’deki çözülmeyi önlemek gibi, bir vefa duygusuna da dayanıyordu. Bu istifa, ‘Erbakan, başbakan olursa görevi bırakmaz’ diye bas bas bağıranlara, medenice ve asil bir cevap oluyordu.”

Bakanlar, milletvekilleri duruşmaya gelip benzer beyanlarda bulundular. Örnek olsun, sonradan AKP’nin kurucu kadroları içinde yer alan, eski DYP milletvekili Köksal Toptan’ın beyanı, 84. duruşmanın tutanakları arasında duruyor:

“O tarihlerde, Doğru Yol Partisi üzerinde, yahut bizim üzerimizde, 28 Şubat sürecinde olduğu iddia edilen, telkin-baskı hiç yoktu, hiç olmamıştı.”

28 ŞUBAT’IN SUSKUNLARI

Kendisine “darbe” yapıldığı söylenenlerin beyanlarına rağmen, AKP destekli Fethullahçıların başlattığı davada, mahkeme “darbe var” dedi. Yargıtay fahiş uydurmalarla ona uydu. Adli Tıp, “kendisine verilen görevi” yaptı. Emekli generaller, 80’li yaşlarında, betondan mezarlığa yollandı.

Unutmadan...

Günah listesini çıkarmak istesek, çok uzağa gitmemize gerek yok. Bir zamanlar FETÖ kumpaslarına uğrayıp da bugün “bana dokunmayan savcı”yı oynayarak susanları mı analım? Yoksa 28 Şubat davasının, aslında yaşı kemale ermiş 14 askeri değil, dinin siyasallaşmasından beslenmeyen herkesi hedef aldığını anlatacak tek bir yayın organının bile olmamasını mı?

İstanbul’un bir tepesinde, üzerinde hiçbir şey yazmayan mezar taşları görürsünüz. İşte onlar, bir devrin cellatlarının ebedi yatağıdır. Toprağı ayrı, başından su içen kuşu bile ayrı. Elleri ölüm dağıtırken alkışlananlarla, kimse yan yana yatmak istememiştir. Duasız mezarlık bedduasız da olsun diye boş bırakılmıştır taşları. Oysa biraz ileride, canını aldıklarının mezarlarında, onlara da gelip geçene de ders vardır:

Neysen, ben de oydum; neysem, sen de o olacaksın!

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025