90’lara mı dönüyoruz?
Celal Başlangıç
Son Köşe Yazıları

90’lara mı dönüyoruz?

11.09.2015 04:28
Güncellenme:
Takip Et:

Cizre’nin İdil Caddesi’nden gelen polis aracı yolun soluna yanaşmıştı. Kapıları açan resmi giysili iki polis tam araçtan inerken çapraz ateşe tutulmuşlardı; bir polis öldürülmüştü, diğeri ağır yaralıydı.

Günün tam ortası. Saat 13.25.

İki kişiymiş ateş edenler... Cizre’de bir yıldır süren “kaldırım üstü cinayetleri”nin bir benzeriydi yaşanan... İki tetikçi, 14’lü tabanca, yakın mesafeden çapraz ateş... Ancak bir farkla ki, bu kez öldürülenler ihbarcı değil, polisti.

13 Ocak 1989’da işlenen bu cinayet bir dönüm noktası olmuştu Cizre’de.

Büyük bir operasyon başlatıldı. Mahalleler tutuldu, girişler çıkışlar yasaklandı. Çarşıya ancak “ekmek alabilecek küçük çocuklar” gidebildi. Evlerin kapıları kırıldı, içerdekiler ayırımsız dövüldü, bazıları gözaltına alındı.

O andan itibaren koca ilçenin üzerine büyük bir kâbus çökmüştü.

Geceleri sanki “ilan edilmemiş bir sokağa çıkma yasağı” uygulanıyordu. Korkudan herkes hava kararmadan evine çekiliyordu. Mahalle aralarında operasyonlar, evlerde dayak, gözaltında elektrik vermeler, hamile kadınlara tazyikli su sıkmalar, ilçenin dört bir yanında patlayan silahlar...

Sayılabildiği kadarıyla gözaltına alınanların sayısı 300’ü aşmıştı.

Dışkı yedirilen günler

Bu süreçte gittiğimiz Cizre’de gördüklerimize inanamadık. Hangi eve girsek dayak yemiş, bir yerleri kırılmış, kafası sarılı, gözü morarmış bir değil, birkaç kişi vardı mutlaka...

İşte o günlerde dışkı yedirilmişti Cizre’nin Yeşilyurt köylülerine...

Bütün bu yaşananlardan sonra Cizre bölgenin ilk “serhildan”a kalkışan ilçesi oldu. Artık her baskı, her saldırı halkın sokağa çıkmasıyla karşılığını buluyordu Cizre’de...

Newroz katliamı

1992’nin Newroz’una birkaç gün kala yine hareketli günler yaşanıyordu Cizre’de. Artık “olay çıkması muhtemel ilk yer” olarak görüldüğü için yerli ve yabancı gazeteciler yine Cizre’ye “konuşlanmışlardı.”

PKK, 21 Mart ‘Newroz’undan birkaç gün önce başlamıştı faaliyete. “Bayrama” birkaç gün kala bir köy korucusu ilçenin kenar bir semtinde öldürülüp elektrik direğine asılmıştı. Ertesi gün başka bir korucu ilçenin daha merkezi bir yerinde asılı bulundu.

Newroz günü halk “inadına” çıktı alanlara. Halkı dağıtmak isteyen güvenlik güçleri Cizrelilerin üzerine ateş açtı. Bu katliamda 50 kişinin mi, yoksa 80 kişinin mi öldürüldüğü bugüne dek açıklığa kavuşmadı. Tek bir güvenlik görevlisi hakkında soruşturma bile açılmadı.

Gazeteci hedefte

Bu da yetmedi, bu katliamdan iki gün sonra Sabah Gazetesi’nden İzzet Kezer, gazeteci olduğu biline biline, elinde beyaz bayraklar olan gazeteci grubunun içindeyken bir keskin nişancı tarafından alnından vurulup öldürüldü.

Elbette bugüne kadar İzzet’i vuran “keskin nişancı” özel harekâtçının da kimliği ortaya çıkartılmadı.

25 yıl sonra bugün

1990’ların başından bugüne yani 25 yıl sonraya kendimizi ışınlayınca karşımıza başka bir Cizre çıkıyor.

1989’un Ocak, 1992’nin Mart ayında girdiğimizde kapıları kırılıp basılmış evler, dövülmüş, kafaları kırılmış, gözleri patlatılmış, işkenceden geçirilmiş, elektrik verilmiş, insanları sindirilmiş, gece sokağa çıkamaz hale gelmiş, Newroz’u kutlamak için alanlara çıktığında onlarcası katledilmiş bir Cizre karşılamıştı bizi...

Ancak 2015’in Ağustos sonunda, sokağa çıkma yasağından hemen önce gidip gördüğümüz Cizre, ilk bakışta 25 yıl öncesini andırsa da biraz dikkatli inceleyince çok farklıydı. İnsan davranışlarının bambaşka bir aşamaya geçtiğini gösteren çok sayıda veri vardı.

Cizre savunmada

Cizreliler, gece yapılan polis baskınlarına, gözaltı dalgasına karşı, mahalle aralarına girip çocuklarını “envanterde olmayan” korsan silahlarla vuran güvenlik güçlerine karşı, artık faili meçhullerin yerini alan “resmi” üniformalı keskin nişancılara karşı mahallelerini, sokaklarını hendeklerle, barikatlarla kapatmışlardı.

Geceleri evlerine kapanmak yerine hep birlikte sokağa çıkıp hem çocuklarını, hem de kendi hayatlarını korumaya başlamışlardı.

Daha geçen hafta ikisi çocuk, ikisi memur dört kişiyi resmi binaların damlarına “konuşlanmış” keskin nişancılara kurban vermelerine karşın sokak aralarına gerdikleri brandalarla, Gazze’deki ya da bir zamanlar Beyrut’taki gibi can güvenliklerini sağlamaya çalışıyorlardı.

Eskinin DYP’li korucubaşlarını ya da bugünün AKP’lisi olan Refah Partilileri, Fazilet Partilileri belediye başkanı yapmak yerine artık HDP’nin adaylarını seçiyorlardı.

Bu yılın başında sokak aralarında ondan fazla can yitirmiş, son iki ay içersinde Kobane’de, Şengal’de tecavüzcü IŞİD çetelerine karşı savaşırken hayatını kaybeden çocuklarını bu ilçenin mezarlığında toprağa vermişlerdi.

Artık öyle bir noktaya gelmişler ki, mahallelerinde, ilçelerinde oluşturdukları halk meclisleri üzerinden “özyönetimlerini” ilan ederek “kendi kendimizi yönetmek istiyoruz” diyorlar.

Bugün sokaklarda, parti binalarında, belediyelerde, sivil toplum örgütlerinde, barikatlarda, hendek başlarında bulunanların dünden bugüne 25 yıllık yolculuklarını tek cümleyle anlatabiliriz:

1990’larda Cizre’de işkence görenlerin, tarananların, Yeşilyurt’ta dışkı yedirilenlerin çocukları, torunları bugün dağlarda...

Kentlerdekiler de hendeklerde ve barikatlarda...

Sadece Cizre’ye değil, son günlerde çatışmalı bir süreç yaşanan Silvan’a, Silopi’ye, Lice’ye, Hakkâri’ye, Varto’ya, Yüksekova’ya, Diyarbakır’a; sonuç olarak eskinin Olağanüstü Hal Bölgesi’ne bakarak herkes aynı soruyu soruyor şimdi:

“1990’lı yıllara geri mi dönüyoruz?”

Bu sorunun yanıtı hem “evet”, hem de “hayır”dır.

Ancak “görünüşe aldanmamak” için, geçmişte yaşadıklarımıza ve bugünkü sürece biraz daha derinlemesine bakmak gerekiyor.

YARIN: Evet, 90’lara dönüyoruz. Hayır, 90’lara dönmüyoruz

Yazarın Son Yazıları

HDP'nin 'Türkiye' yolculuğu

HDP baskıların artacağı süreçte 'demokratik Türkiye partisini tahkim etme' yolculuğuna çıkıyor.

Devamını Oku
24.11.2015
HDP baraja değil, savaşa ve barikatlara takıldı (02.11.2015)

HDP baraja değil, savaşa ve barikatlara takıldı

Devamını Oku
02.11.2015
Cizreli kadınlar bayramlıklarını giyindi

Celal Başlangıç Cizre'de seçim izlenimlerini yazdı

Devamını Oku
02.11.2015
HDP baraja değil, savaşa ve barikatlara takıldı (02.11.2015)

HDP baraja değil, savaşa ve barikatlara takıldı

Devamını Oku
02.11.2015
Saray’ın inadına karşı ‘İnadına HDP’

Saray’ın inadına karşı ‘İnadına HDP’

Devamını Oku
31.10.2015
Devlet yapar, AKP konuşur

Şanlıurfa'da, Gaziantep'te 'Onlar Konuşur, AKP Yapar' sloganı hayli değişmiş.

Devamını Oku
25.10.2015
‘Suruç’, Ankara’nın işaretini vermişti

Erken seçim kararı alınmadan Suruç katliamıyla AKP ve Erdoğan için seçim kampanyasını başlatan IŞİD, Türkiye’yi büyük bir mezarlığa döndüren vahşetiyle kampanyasını sürdürüyor.

Devamını Oku
13.10.2015
Erdoğan’ın HDP sorunu

Erdoğan’ın Kürt sorunu yok, artık HDP sorunu var!

Devamını Oku
03.10.2015
Katliamlar AKP'nin peşinde olacak

Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin yakınının yanı sıra Suruç ve Gezi katliamlarının mağdurları HDP listelerinde daha çok yer buldu. HDP’nin aday listelerinde belki de en belirgin değişikliklerden biri buydu.

Devamını Oku
20.09.2015
Yaşananlara göre 90’lar değil 80’ler

İktidar ‘çözüm süreci’ çizgisini terk edip sorunu 1990’lardaki gibi sorunu silahla çözme’ refleksine döndü. Ancak bugün yaşanan çatışmalar, sivillerin ölmesi, Rojava katliamı ve şehit ailelerinin tepkileri 1990’lardan daha geriye gittiğimizin göstergesi...

Devamını Oku
12.09.2015
90’lara mı dönüyoruz?

Bir haftadır sokağa çıkma yasağı uygulanan Cizre’ye bakarak herkes aynı soruyu soruyor: 1990’lı yıllara geri mi dönüyoruz?

Devamını Oku
11.09.2015
Bölgeyi seçmensiz bırakmak

Uzun süre haber alınamadı dün Cizre’den, Yüksekova’dan. Yeni taktik anlaşılmıştı. Bölgeyi seçmensiz bırakarak “milli irade”ye kendini başkan yaptıracaktı!

Devamını Oku
28.08.2015
AKP'nin senaryosu HDP'ye yarıyor

HDP seçim hükümetinde yer almak için sonuna kadar direnecek. Parti yönetimi, “İsterse bizden kimin bakan olacağını Erdoğan seçsin. Partimizi PKK ile ilişkili gösterme noktasından HDP’den bakan seçme noktasına gelir” görüşünde.

Devamını Oku
23.08.2015
'İnsanlık' müzelik oldu

Sınırdan sonraki ilk kavşakta Kobaneli gerillalar 3 ay çarpışmışlar. Burası ‘İnsanlık Müzesi’ olacak, taş üzerinde taş kalmayan kentte...

Devamını Oku
22.07.2015
Ve Lahey'e gidiyorlar

Kobane Başbakanı Enver Müslim, IŞİD’e yardım eden ülkelerin, kurumların ve kişilerin Lahey’de yargılanmalarını istemek için komisyon kurduklarını söyledi. Bir aydan az zamanda belgeleri dünyaya açıklayacaklarını söyleyen Müslim, “Türkiye’de bize destek olan arkadaşlarımız var ama katliamın içinde olanları da açıklamak boynumuzun borcu” dedi.

Devamını Oku
22.07.2015
Katliam göz göre göre geldi

Suruç’a giden gençler didik didik aranırken ‘Canlı bomba alana nasıl girdi’ sorusu yanıtsız.

Devamını Oku
21.07.2015
IŞİD savaşı artık Türkiye’ye taşıdı

Suruç’ta onlarca sosyalist gencin katledildiği eylemde patlatılan bomba, 7 Haziran seçimleri öncesinde başarıya ulaşmayan kanlı oyunu, şimdi olası bir erken seçim için yeniden sahneye koymaktır. Bir yanıyla bu bomba HDP’ye atılmıştır.

Devamını Oku
20.07.2015
Ateşkes yeniden

KCK’nin “misilleme” açıklamasının amacı ateşkesi bitirmek değil, AKP’nin ihlal ettiği ateşkesi yeniden “tahkim etmek”.

Devamını Oku
14.07.2015
ABD, Türkiye yerine Kürtleri seçti

ABD, Türkiye yerine Kürtleri seçti

Devamını Oku
15.06.2015
AKP'nin işi şimdi daha zor

Görünen o ki, bu ortak açıklama PKK’den önce AKP’nin önüne yeni “ev ödevleri” koyuyor.

Devamını Oku
28.02.2015
‘Terörist’ diyordu, ortak operasyon yaptı

YPG ile ortak yapılan bu operasyon, Türkiye’nin Suriye ve Suriye Kürtleriyle ilgili politikasının kesin iflasıdır. Türkiye bundan sonra bölgede IŞİD’e karşı operasyonlarda en etkin kara gücü işlevini yüklenecek olan YPG’ye ve sonuç olarak PKK’ye destek olacağının, en azından köstek olmayacağının sinyalini verdi.

Devamını Oku
23.02.2015