Çiğdem Toker

Makul şüphedeki şüpheli işlem

02 Eylül 2015 Çarşamba

Ben bir vakıf sahibiyim. Bir gün banka hesabımda beklemediğim, yüklü bir paraya rastlıyorum. Parayı, ülkenin uluslararası arenada gururu kabul edilen çok önemli bir sanayi şirketi göndermiş.
Yapılan araştırmada ortaya çıkıyor ki, ülkenin gururu olan bu şirket; aslında bu parayı bana değil, aynı sahada faaliyet gösterdiği kardeş bir şirketin hesabına gönderecekmiş.
Fakat bankanın veri sisteminde hata olmuş. İşlem sırasında para yanlışlıkla benim hesabıma gitmiş.
Hatanın bankadan kaynaklandığı resmi yazışmalarla da ortaya çıkıyor.
Yine de bir sabah erkenden evim basılıyor. Ve deniyor ki:
Yanlışlıkla size gönderilmiş bu para konusunda bankanın açıklamasını hiç inandırıcı bulmadım. Ayrıca bu işlem, Merkez Bankası’nın EFT sisteminin işleyiş mantığına da tamamen aykırı.
Yani?
Yanisi şu: Banka hata yaptığına bizi inandıramadığı için biz sizin evinizi, çocuklarınızın odasını aramaya karar verdik. Çünkü bankanın yaptığı bu hatalı işlem dolayısıyla sizin terör örgütünü finanse etmiş olma ihtimaliniz var.

***

Hukuk dilinin teknik ifadelerine boğmamak adına basit anlatımı seçtim.
İpek Grubu’na dün yapılan polis baskınının hukuksal kurgusu böyle.
Daha doğrusu ilk maddesi.
Arama kararının diğer gerekçesinin mantığı da dikkat çekici.
İpek Grubu’nun tarih verilmiyor dört banka aracılığıyla Bahreyn, Malta ve Kıbrıs’taki kendi hesaplarına 7 milyar 40 milyon dolar gönderdiği belirtilmiş.
Buradan hareketle, “bu paranın şüpheli işlem olarak bildirilip bildirilmediğinin tespiti” için defterlere, bütün belge ve kayıtlara el konulması istenmiş.

***

Bir kere “Şüpheli işlem” MASAK’ın ve asli görev alanı olan kara parayla mücadelenin o kadar asli bir unsuru; bankacılık sisteminin o kadar yüksek özen göstermek zorunda olduğu öncelikte bir konu ki, halka açık bir şirketin 7 milyar dolar tutarındaki parayı transfer etmesi ve bu işlemin şüpheli olup olmadığını saptamak için büyük bir şirketler grubuna, sabah erken saatte polis baskını yapmak hayli geç kalmış bir işlem...
Zira Maliye’nin yürürlükteki tebliğine göre bankalar, bir işlemden şüphelendikleri an, en geç 10 işgünü içinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise “derhal” o işlemi MASAK’a bildirmekle zaten yükümlü. Hem de MASAK’ın online sistemini kullanarak.
Dolayısıyla sistemin doğası gereği, eğer 7 milyar dolarlık bir kara para iddiası var ise, bu işlemi MASAK’ın mahkeme kararıyla, polis marifetiyle talep etmeden çok önce kendi veri havuzunda biliyor olması ve yargıya elindeki somut delillerle başvurması gerekiyordu.
Fakat asıl amaç, bugün “terörist” ilan edilen eski- “fiili” koalisyon ortağı üzerinden medyaya gözdağı olduğu için bu makul işleyişi beklemek beyhude.
İktidar marifetiyle çıkarılan ve dilediği herkesi, her kurumu terörist ilan etmeye zemin hazırlayan yasadaki “makul şüphe” yetmiş de artmış bile.
Gelgelelim, yapılan onca inceleme ve soruşturmaya rağmen, “şüpheli işlem”in olup olmadığına bile karar veremeyen; bankanın yaptığı işlem hatasından dolayı, hata yapılanı cezalandıran bir “makul şüphe” bu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları