Dilediği kadar aksini söylesin, dolaşan söylentileri yalanlasın, gerçek ortada.

RTE ile İmralı’daki terörist başı yan yana gelmiyorlar ama örneğin biri diğerinin sağa sola gönderdiği

mektuplarda neler yazdığını, örneğin Nevruz’da baş teröristin tarihsel dediği mesajının tam metnini iki üç gün önceden okuyor...

Örneğin, Apo’nun mesajının 21 Mart’ta Diyarbakır meydanında halka okunmasında bir sakınca görmüyor. Bu kararını ilgili taraflara ulakları aracılığıyla bildiriyor.

İmralılı da kendisiyle doğrudan görüşen MİT müsteşarı kanalıyla, örneğin yeni anayasada vatandaşlık tanımı gibi önemli konularda RTE’nin ne düşündüğünü öğreniyor.

Aynı konuda aynı doğrultudaki görüşlerini MİT aracılığıyla Başbakan’a iletiyor.

Başbakan İmralı ile sürdürdüğü derin muhabbetin ürünlerini kendinden önce başkalarının açıklamasına fırsat vermiyor.

Tabii BDP ile yaptığı görüşmede Apo’nun açıkladığı ve kendisine iletilen dayatmalardan hangilerini çözüm sürecinde kullanabileceğini hesaplayarak...

***

Terörist başı, Meclis’te kurulacak bir komisyon, çekilme dahil her konuyu ele alsın, karar versin istiyor?

RTE ise Meclis’te kurulacak komisyon dayatmasına olası tepkileri dikkate alarak, “Çözüm sürecinde Meclis’e getirilip TBMM’de konuşulan konuların görüşülmesi gibi bir şey bizim gündemimizde yok” diyen bir açıklama ile karşı çıkıyor...

Oysa Başbakan, çözüm sürecinin başarıya ulaşması için, PKK’yi terör örgütü olmaktan çıkaran, savaşın bir tarafı konumuna getirecek olan, teröristleri gerillaya dönüştürecek bir komisyonuna pekâlâ şapkayı çıkarabilir.

Zira geçmişi bu olasılığa başvuracağının teminatıdır:

***

Bir yanda gerillaya dönüşen, artık terörist örgüt olmaktan çıkmış, devletin tanıdığı karşı bir güç, PKK… Öte yanda Türkiye Cumhuriyeti!..

Yıllarca PKK’ye söylemediğini bırakmayan, terör örgütü ile değil masaya oturmaya, görüşmeye bile şiddetle karşı çıkan Başbakan’la...

….bu kimliğini bir günde çöpe atan, PKK’yi meşrulaştırmaya yönelik olasılıkları yeterince ve inandırıcı biçimde yalanlayamayan Başbakan, aynı Başbakan!

Her şey beklenir...

***

İmralı’nın emrettiği akil adamlar komisyonu ile ilgili çalışmalar yaptıklarını açıkladı RTE.

“Hem bireysel hem de kurumsal temsilcilerin bulunduğu bir yapı üzerinde” çalıştıklarını da açıkladı ama...

….kurulacak komisyonun görevinin ne olacağına değinmedi.

Ne iş göreceğini, çözüm sürecine katkısının ne olacağını söylemedi.

Başbakan söylemedi ama Başbakan’ından izin aldı mı bilinmez elbette, Başbakan Yardımcı Beşir Atalay konuştu. Konuya açıklık getirdi.

Akil adamlar komisyonunun “çekilmeyi denetlemekle” görevli olacağını söyledi...

Devletin denetleme görevi yapacak onca kurumu, bu konuda yetişmiş elemanı varken hükümet, acaba hangi nedenlerin zoruyla ya da İmralı’yı tatmin etmek amacıyla mı çekilmeyi denetlemeyi akil adamlara bırakıyor?

***

Neden acaba?

Apo’nun, “Çekilme, Başbakan’ın verdiği sözlü güvenceyle olmaz” diyen açıklamasını bir kenara yazalım ve komisyon dayatmasının ışığında akil adamlar komisyonunu irdeleyelim.

Kuşku yok çekilmeyi denetleyecek komisyonda PKK’yi, BDP veya bir kurum kimliğinde temsil edecek üye ya da üyeler olacak.

Akil adamlar komisyonu:

Hükümetin, çekilme sürecinde “zorluklarla” karşılaşmaktan korkan teröristlere ve örgüte vermeye hazırlandığı bir ödün...

...terör örgütüne hükümetin bir güvencesi!