Siyasetin reytingi düşer mi?
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

Siyasetin reytingi düşer mi?

09.02.2024 12:22
Güncellenme:
Takip Et:

Bazı şeylerin hiç değişmeyeceğini düşünüyoruz. Siyasete katılım da bunlardan biri. Ne kadar kavga edersek edelim, ne kadar çirkefleşirsek çirkefleşelim, yozlaşırsak yozlaşalım kitlelerin seçim dönemlerinde sandığa gidip oy atacağını, siyasi haberleri ne olursa olsun takip edeceğini, sosyal medyada siyasi içerikli paylaşımlar yapmaya devam edeceği ön kabulünü yaşıyoruz.

Oysa geçen yılki seçimlerde tam 4 milyon 904 bin 672 yurttaş ilk kez oy kullandı. Cumhuriyetin 100. yılı olması ve muhalefet blokunun 20 yılı aşkın süregelen iktidara karşı ortak hareket etmesi gibi nedenlerle, zaten önceden de yüksek olan seçime katılım oranları görülmemiş seviyelere ulaştı. (İlk turda yüzde 87.04, ikinci turda yüzde 85.71)

Bu bile pek çoğumuzu memnun etmedi ama acaba gelecekteki seçimlerde bu siyasetimiz bu sayıları yakalayabilecek mi? Bu soruya şimdiden yanıt vermek zor ama tüm partilerin  farkında olmadıkları veya kafa yormadıkları bir ayrıntıdan söz etmek isterim. Giderek daha çabuk sıkılan bir seçmen topluluğuyla karşı karşıyalar.

Z kuşağı” olarak adlandırılan günümüz gençliği için vazgeçmek hiç olmadığı kadar ciddi ve itibarlı bir seçenek. Bunu, iş dünyasında gündeme gelen “sessiz istifa” kavramıyla birlikte incelersek yeni kuşağın var olmadıkları, hiçe sayıldıkları alanlarda bulunmama, bulunmak zorunda olsalar bile pasif bir tutum sergileme gibi bir yönelimleri olduğunu düşünüyorum ve oy kullanmamanın kanuni bir yaptırımı olsa da söz konusu yasalar, hukuk terimiyle “kadük” olmuş durumda.

Bu eğilimi 80'ler ve 90’lardaki apolitikleşmeye benzetebilirsiniz ama günümüzde futbol, tiyatro, sinema gibi görsel ve duygusal olarak tetikleyici ve gelenekleri sağlam seyir etkinlikleri bile izleyici sayılarını nasıl koruyacaklarına kafa yoruyor. (Maç sürelerini azaltmak, dijital ve etkileşimli tiyatro yaklaşımları…) 

Takipçiler”inden hem seyir hem de katılım eylemi bekleyen siyaset kurumunun bunu düşünmemesi bayağı ilginç.

Günün sonunda siyaset de kitleleri birkaç yılda bir yapılan kazan-kaybet odaklı seçim ikilemi dışında bir şeyler sunmak zorunda. Üstelik bu sunumlar basmakalıp sözler, türlü yüzsüzlükler, bayağı davranışlardan ibaret olmasa iyi olur. Çünkü sosyal medyanın bir abartma ve allayıp pullama gücü olsa da söz konusu siyasetçiler ve ürettikleri içerikler olduğunda o da bir yere kadar.

Evet sonuçta artık siyasetçiler de birer içerik üreticisi ve görsel, işitsel alanda oldukları her an aslında kendileriyle ilgili bir sunum yapıyorlar ve bu halleriyle ortalama bir influencer’ın yaratıcılığından bile uzak olduklarını düşünüyorum.

Elbette siyasetin ağır başlılığından, partilerin kurumsal kimliğinden, ülke meselelerinin ciddiyetinden söz edebiliriz ama gösteri toplumu çağında bunlar giderek reytingi düşen değerler.

Siz ne dersiniz? Siyasetçiler ciddiyeti elden bırakmamalı mı yoksa yaratıcılığa ağırlık vererek farklı biçimlerde kitlelere seslenmenin yollarını mı aramalı?

Yazarın Son Yazıları

Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024
Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Devamını Oku
22.06.2024