Askıda anayasa (02.01.2019)
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Askıda anayasa (02.01.2019)

02.01.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Mutlu yıllar. Farkındasınız elbette, yeni yıla anayasasız girdik. Anayasanın 94. maddesinde Meclis Başkanı’nın üyesi olduğu partinin Meclis içindeki ve dışındaki etkinliklerine katılamayacağı yönünde açık hüküm bulunmasına rağmen, Meclis Başkanı Binali Yıldırım AKP’nin aday tanıtım toplantısına katıldı; burada partisinin İstanbul adayı ilan edildi; istifa etmeden.
Haklısınız, bu yeni bir durum değil, ama yeni bir aşama. Türkiye, AKP devrinde üç aşamada anayasasızlaştı: Önce “sistem değişti, bize uydurun” dediler; parlamenter sistemin getirdiği fren-denge kısıtlamalarını, anayasayı tanımadılar. Devleti bu sayede fiilen Saray’a taşıdılar. Ardından ikinci aşamada 16 Nisan değişiklikleriyle bu fiili düzene “anayasal” görüntüsü verdiler, parlamenter sistemi kaldırıp devleti tek kişi etrafında topladılar. Ve şimdi üçüncü aşamadayız: 16 Nisan’da değiştirmedikleri maddeleri de tanımadıklarını ilan ediyorlar. Artık yazılı anayasal kurallar yok; tek kişinin ağzından çıkanlar anayasa yerine geçiyor.
Diyebilirsiniz; “16 Nisan’da getirdikleri düzenlemeler anayasa değişikliği değil miydi, nasıl anayasasızlaşma bu?”. Yanıtlayayım.
Anayasal belgeler, yurttaşları korumak ve devlet yöneticilerini keyfi davranışlardan uzak tutmak için yazıldı tarihte. Bütün anayasal hareketlere bakın; hedefinde mutlak, keyfi, baskıcı iktidarı sınırlandırmak ve yurttaşların hak ve özgürlüklerini garanti altına almak olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla bir belgenin anayasal belge niteliği kazanması için bu iki şartı yerine getirmesi zorunlu. Yani üzerinde her “anayasa” yazan evrak, Anayasa Hukuku’na göre anayasal belge niteliği taşımıyor.
Şimdi bakalım. 16 Nisan’da mutlak, keyfi iktidar sınırlandı mı? Yanıt belli: hayır. Aksine, devlet tek kişinin keyfine göre ve tek kişi etrafında yeniden şekillendirildi. Bugün o kuvvete dayanarak tek kişi, Meclis Başkanı’yla ilgili anayasa düzenlemesini uygulamama kararını anayasaya aykırı şekilde alabiliyor mu? Evet, alabiliyor. Anayasasızlaşma budur. Kimilerinin “devletin bekası” diye savunduğunun aksine, her anayasasızlaşma, devletin hukuki kişiliğinin ilgası anlamında bir devletsizleşmedir de.
Temel hak ve özgürlüklerde durum ne? 12 Eylül darbesinin budadığı hak ve özgürlüklerin sınırlı bir bölümü yazılı olarak anayasada duruyor sonuçta. İyi de, uygulanıyor mu? Düşünce ve ifade özgürlüğü; barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü mesela. Metin Akpınar, özetle “anayasal yönetime dönün” dediği için apar topar adliyeye götürülmedi mi? “Anayasal düzene karşı işlenen suçlar bürosu”nda ifade vermedi mi? Müjdat Gezen’in durumu farklı mı? Ya Fatih Portakal’ın başına gelenler? “Anayasayı uygulayın, keyfi davranmayın, hak ve özgürlükleri askıya almayın” demek “anayasal suç” kapsamında, ironiye bakın!
Şunda netleşelim: Bugün Türkiye’de birçok mücadele ekseni var; emek ile sermaye; otoriterlik ile demokrasi, din sömürücülüğü ile laiklik bu eksenler arasında sayılabilir. Buna karşın tüm yurttaşları ilgilendiren ve saydığım bu mücadelelerin hepsini kapsayan ana eksen, anayasal bir devlet ile şahsi/keyfi devlet düzeni arasındaki mücadeledir. Sağcı ya da solcu; Türk ya da Kürt, Alevi ya da Sünni, işçi ya da köylü, esnaf; öğrenci ya da öğretmen olmamız bu gerçeği değiştirmiyor. Tek kişinin keyfinin anayasa haline geldiği yerde, hiç kimse hukuk güvencesinde değildir.
Ve devleti yönetenleri demokratik kurallara bağlama, yurttaşların hak ve özgürlüklerini güvence altına alma mücadelesi ile bağlantılı olmayan her talep, kaybetmeye yazgılıdır.
“İyi de, anayasa mı kaldı; niye bunları hatırlatıyorsunuz ki?”. Aksine, bir şey için mücadele, tam da onun yokluğunda başlar. İşimiz yoksa iş bulmaya, ekmeğimiz yoksa ekmek parası kazanmaya çalışıyoruz. Anayasa yoksa, yönetenler kendilerini sınırlayan kuralları tanımıyorsa anayasal bir devlet düzeni için de mücadele edeceğiz elbet. Tarihte mutlak iktidarı sınırlayan ilk demokratik anayasalar, anayasa varken mi yapıldı?
Umutsuzluğa düşmeden, adım adım demokratik bir yol haritası izlemeliyiz: Önce anayasada yazılı olan ama askıya aldıkları maddeleri, temel hak ve özgürlükleri tüm sınırlılıklarına rağmen savunmalı; ekmek ve hürriyet mücadelesini anayasal devlet mücadelesiyle ilişkilendirmeliyiz.
Ardından da devleti şahsileştiren ve keyfileştiren yeni sisteme karşı, yurttaşları hukuk güvencesine kavuşturan yeni, demokratik bir anayasa; gerçek bir anayasa tartışması başlatmalıyız.
Ama önce şu çağrıyı hep birlikte seslendirelim: İstifa edin Binali Bey.  

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021