Ebru Kılıçoğlu

‘Muhteşem’ ile ‘Şaka mıydı?’ arasında gidip gelen ‘tartışmalı’ Olimpiyat açılışı

28 Temmuz 2024 Pazar

“Citius, Altius, Fortius - Communiter”... Yani “Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü - birlikte”... Genel mottosu bu Olimpiyatların... Aylardan beri beklenen ve programı sır gibi saklanan Paris 2024, bunun son kelimesini hafiften sallıyor. Zira görüşler “Muhteşemdi” ile “Şaka mıydı bu?” arasında değişiyor. İlk grupta, koltuğu bitiş noktasındaki dev ekrana yakın olanlar ya da televizyondan seyredenler yer alıyor. İkinci (yani benim de olduğum) grupta ise açılış seremonisini Sen Nehri kıyısında seyreden gerçek seyirciler. Teoride çok iyi hazırlanılmış bu organizasyonda pratik, seyirciler açısından bambaşka yaşanıyor. Saat 20.00’de sağanak olarak başlayıp saat 00.00’a kadar süren yağmurdan bağımsız olarak ortaya koyuyorum bu düşünceyi. Amaç “Olimpik heyecana” şehri de katmaksa, 3 saniye önünüzden geçen sporculara el sallamak çerçevesinde pek de heyecanlanamıyor insan. Kalanı çünkü televizyondan seyretmek... Ama evdeki televizyonla alakası yok durumun. Rahat koltuklarda, önlerindeki bilgiyi aktaran spikerlerin tercümanlığıyla her şeyi nispeten anlayan seyirciden farklı olarak para verip “En iyi yerden” bilet alan seyirci bile oturduğu koltuğun karşı kıyısına kurulan ekranları görmekte, sesi duymakta ve Fransızca bilmiyorsa da (ne alt yazı ne tercüme vardı) olan biteni anlamakta zorlandı. Haaa iyi bir tarih ve teori takipçisiyse o ayrı. Ki onları da yağmurla azalan görüş mesafesi imkânsız kıldı. 

CELİNE DİON KURTARDI

Özetle bu açılıştan kalan sorular şunlar: Madem TV’den izleyecektik o zaman neden sıralandık nehir boyunca? Acaba statta yapılsaydı da televizyondan izlenecek kısım ve stat bir arada senkronize mi olsaydı? Açılışın, temasına gelince. Dünyaya “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” soslu “Demokrasi”yi ihraç etmiş olmakla övünen Fransa, bir tarafın özgürlüklerine son derece saygı duyar ve “Cesurca” tabuları yıkarken bazı kesimleri ciddi şekilde rencide ettiğini fark etmedi mi acaba? Kendi payıma, en ufak bir önyargım olmamakla birlikte cinsel tercihlerin sporla alakasını kestiremedim. Nitekim, hem birebir konuştuğumuz hem de sosyal medyaya yansıyan “Ülkemizin değeri bu mudur? Utandık!” diyen yorumların oranı oldukça fazla... Seremoniyi kurtaran ise Celine Dion oluyor. Islanan sporcuları, günler öncesinden bilinmesine rağmen izleyici koltuklarına bir yağmurluk olsun koymayan organizasyonu, küçük teknelere konuldukları için bayağı mülteci botunda karşı kıyıya geçmeye çalışır izlenimi veren bazı ülkelerin durumunu temize çeken onun Edith Piaf imzalı muhteşem şarkısı oluyor. Hem ünlü şarkıcının korkunç bir hastalıktan sonra muhteşem geri dönüşü, hem de PAF’ın büyük aşkı ve Olimpik sporcu boksör Marcel Cerdan’a ithaf edilen duygusal şarkısı bütün aksaklıkları nispeten temize çekiyor. Bu satırların sahibine göre, tüm zamanların en kötü Olimpiyat açılışı bu. Temenni ederim ki sporcularımızın hem beklendik hem sürpriz başarılarıyla tatlı bir anıya dönüşür. Son söz olarak; kralları ve onların hikâyeleriyle ünlü Fransa’da, diyebiliriz ki, kral hem çıplak hem de ıslaktı…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sayılarla... 13 Aralık 2024
Üç ve altı 9 Aralık 2024
Denklem 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları