Atsushi Miyazaki, Can Kıraç ve Atatürk

12 Kasım 2011 Cumartesi
\n

Atsushi Miyazaki Japonyadan Ercişteki deprem enkazının altında kalanları kurtarmaya geldi, ihmalimizden dolayı ikinci bir depremin enkazının altında kalarak öldü.

\n

İsmet Berkanın sözcükleriyle Bizim, Dış kaplamalarını sökseydik mal sahibine maddi külfeti olurdu, o yüzden hasar olup olmadığına üstten baktıkzihniyetli görevlilerimizin kurbanı oldu”.

\n

***

\n

Vanda bine yakın vatandaşımızı öldüren şey, deprem değil zihniyettir!

\n

Bakın yine Berkan ozihniyetinasıl anlatıyor:

\n

Sabah deprem yardımı koordinasyonuyla görevli Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, yanında Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Van Valisi ile birlikte enkazın başına gelirken, bir grup Vanlı depremzede Vali istifadiye bağırıyor.

\n

Beşir Atalay, Durun bir dinleyindiyor, belli ki valiyi savunacak. Ama küçük kalabalığın dinlemeye niyeti yok, onlar bağırmak istiyor. Atalay dönüp arkasını gidiyor, talihsiz bir el işaretiyle. O üç adım yürüdükten sonra polis kalabalığa coplarla girişiyor.

\n

El insaf. Biraz vicdan.

\n

Polisin ilk müdahalesini kalabalığın taş atması izliyor. Onu polisin biber gazı kullanması.

\n

Gaz, enkazda arama kurtarma yapan ekipleri de etkiliyor. Aşağıda canıyla savaşanlar için çok değerli dakikalar bu yüzden uçup gidiyor.

\n

Bu vicdansızlığı izah edecek kelime bulmakta zorlanıyorum.

\n

Kelimeler kifayetsiz.

\n

***

\n

Erciş depremi, Türkiyedeki başka depremleri gündemden düşürüyor

\n

Oysa bu depremler son kalan özerk kurumları da yıkıyor:

\n

Ne Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, HSYK kalıyor

\n

Ne Türkiye Bilimler Akademisi, TÜBA

\n

Ne de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İMKB.

\n

Yargı da bilim de borsa da siyasal iktidarın emrinde artık!

\n

***

\n

Türkiye Cumhuriyeti bu zihniyete layık değildir.

\n

Kuruluşundaki asıl zihniyeti, Can Kıraçın yolladığı 10 Kasım mektubunun bir bölümünde buluyoruz:

\n

Ben Cumhuriyet ilkeleriyle büyüdüm...Son günlerde, arkadaşlarım bana soruyorlar: Sen Beyaz Türk müsün?Cevabım kısa ve kesin oluyor: Ben kendimi evvela Türk olarak kabul ediyorum. Çocukluğumdan bugüne hayatımı Cumhuriyet döneminde yaşadım. Cumhuriyeti anlamaya ve özümsemeye çalıştım, niye kendimizi; Beyaz Türk, Türk, Kürt, İslamcı, Alevi, Sünni diye sınıflıyoruz? Siz gene de soruyorsanız, söyleyeyim; Ben hem Türküm hem de Atatürkçüyüm.

\n

Bugün, Atatürkün aramızdan ayrılışının 73. yılında, Onun bize armağan ettiği manevi mirasını sizinle paylaşıyor ve bu mirasa sahip çıkmanızı diliyorum:

\n

Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.

\n

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları