Doğaya bakıyorum.

Ağaçlar yemyeşil yapraklarla doldu. 

Dallarda meyveler sessizce olgunlaşıyor.

Doğa bıkmıyor, doğa yorulmuyor, doğa vazgeçmiyor.

Bıktığım zaman doğaya bakıyorum.

Yorulduğum zaman doğaya bakıyorum.

Vazgeçmiyorum. Hiçbir şeyden vazgeçmiyorum.

Biliyorum, vazgeçmek teslim olmaktır.

TOPLUM HAREKETE GEÇİYOR

İlk kez toplumda böyle bir kabarma görüyorum.

Bir karşı çıkma hareketi bu.

“HAYIR” diye haykıran kalabalıklar.

Hayat pahalılığını da aşan bir karşı koyuş.

İktidarın övündüğü her şeyin reddedilişi.

“Ama yollar yaptık” sözüne, “Biz geçmiyoruz ki” yanıtı.

“Ya köprüler? Köprüler yaptık” diyene “Bize değil” karşılığı.

Akıllar başa mı geldi?

Acaba yolsuzluklar, haksızlıklar mı taşırdı insanların sabrını?

Mülakatta elenen KPSS başarılısı gençler mi görüldü?

Zenginleşen yandaş şirketler mi yoksulların gözüne battı?

İşsizlerin ahı mı tuttu?

Ya da bunların hepsi mi, dahası mı?

Toplumda büyük bir tepki kabarması var.

Bu kabarış bir seçimden fazlasını gösteriyor gibi.

Erdoğan iktidarı da bu gidişi görüyor, seziyor.

Tarikatlara sarılıyor, HÜDA PAR ortaklığına sığınıyor.

İktidar son çarelerine başvuracak gibi görünüyor.

SON ÇARELER Mİ?

Son çareler aslında bilinenler.

Seçim hileleri.

Sandık baskınları.

Sahte oy pusulaları.

Seçmeni kandırmalar, olmadı baskılar.

Her şeye karşın seçim kaybedilirse?

Süleyman Soylu, “Batı kaynaklı darbe” diyor.

Diyor, çünkü en iyi bildiği iş o. 

Karanlıklar prensi SS, kendi ikbalini hazırlıyor.

SS oynak ve kaypak bir siyasetin ortaoyuncusu.

Demokrat Parti başkanlığından Saray’a devşiriliyor.

Her zaman aralık kapılardan süzülüyor, sadece kendinin adamı.

SS (Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun buluşudur) kendi ikbalinin ağlarını örüyor. “Darbe” sözcüğü bundan.

Binali Yıldırım, muhalefetin zaferine “işgal” diyor. Kendileri de işgale karşı milli güçler oluyor.

Aslında ironik bir durum çünkü Binali Bey tam bir işgalci.

Şirketleri Hollanda’da, irtibatları Venezüella’da, Kolombiya’da. 

Binali Bey okuma yazma özürlü ama tam bir tacir. Ticaretini şaşmaz bir dikkatle sürdürüyor. Multimilyarder. 

AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan, patates soğan işine kafayı takmış, 

Yaptığı mitinglerde “Patates soğan yüzünden liderinizi yedirmeyin” gibi sözlerle seçmenine sesleniyor.

Sadece patates soğan yüzünden değil sayın Erdoğan,

Seçmeniniz;

dilinizdeki yalan yüzünden,

elinizdeki talan yüzünden,

midenizdeki haram yüzünden

sizden vazgeçiyor.

Şimdi yaptığınız yanlışların karşılığını görüyorsunuz.

Seçim rüşveti olarak yaptıklarınız sizi kurtaracak mı?

Elbette bir şey ama inandırıcı değil.

Siz toplumun güvenini kaybettiniz.

En büyük kayıp budur.

DOĞAYA BAKIYORUM

Doğanın yalanı yok.

Erik ağacı erik veriyor, kiraz ağacı kiraz.

Doğada her şey kendi mevsimini bekliyor.

Doğanın çöpü de yok.

Çürüyen yaprak toprağın zenginliği oluyor.

Doğada her şey birbirini tamamlıyor.

Doğaya bakıyorum.

Bıkmak yok, yorulmak yok, vazgeçmek yok.

Otlar, yapraklar, çiçekler, ağaçlar birbirini tamamlıyor.

Hayvanlar, kuşlar, böcekler de öyle.

Hepsi de kendi yaşamlarını sürdürmekle uğraşıyor.

Doğayı örnek alıyorum.

Yaşadığım sürece dünyaya güzellikler katmalıyım.

Doğru olanın yanında yer almalıyım.

Haklı olanın hakkını savunmalıyım.

Benim olanı değil, bizim olanı gözetmeliyim.

Ülkeme doğruluklar gelmeli.

Ülkeme adalet gelmeli, hak hukuk gelmeli.

Ülkeme paylaşılmış refah gelmeli.

Yaşamımın anlamı bu.

Ülkemle paylaşmak istediğim de bu.

15 Mayıs gününü böyle kutlayalım...