Uygarlık kültürü olmayınca...

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Uygarlık kültürü olmayınca bunları yaşarsınız.
İşte yaşadıklarımız bunlar. Esnafımız turiste saldırıyor. Neymiş? Dolap kapağını açınca sular yerlere dökülmüş. Esnafım suları düzgün koymamıştır, ondan dökülmüştür ya, neyse. Vay sen misin suları döken? Esnafım turiste saldırmış. Sonrasını videoda görüyoruz. Sopayı kapan koşuyor. Koşuyor ama neler oluyor? Adam oralı değil. Gardını alıp yumruklarını savuruyor. Gelen devriliyor, giden şaşırıyor.
İşte dövüş kültürünün farkı. Batılı düelloyu bulmuş. İki kişi, yüz yüze. Aynı silahla. Aynı mesafeden teke tek atış ya da kılıçla vuruşma. Düello Heidelberg (Almanya) öğrencilerinin mertçe dövüşü olarak başlamış, sonra yaygınlaşmış. Biz mi? Bizimki pusudur. Arkadan vurma. Yüze güleceksin. Arkadan bıçaklayacaksın. Şimdi bu turist, adı Muhammed Fadıl, İrlanda vatandaşı, yüz yüze dövüşüyor. Boksörmüş. Bizimkiler, elde sopa, sandalye ne bulursa yandan arkadan saldırıyor. Utandım. Ülkem adına, esnafım adına, kültürüm adına utandım. 15 kişi bu turistten dayak yedi. Eğer video olmasaydı bizimkiler üstelik adamı dövdüklerini söylerlerdi.
Çünkü bizde, yenilgiyi kabul etme kültürü de yoktur.

***

Buyrun siyasete. Bizim kültürümüzün siyasetine.
7 Haziran seçimlerinde ne oldu? AKP geriledi, RT Erdoğan başkan olamadı. HDP Meclis’e girdi. Cumhurbaşkanı bu sonucu kabul edemedi. O hâlâ AKP’nin başkanı çünkü. Cumhurbaşkanı olamadı. Koalisyon hükümeti kurulmaması için her şeyi yaptılar, erken seçime gitmeyi sağladılar.
Yenilgiyi kabul etme uygarlık kültürüdür, bizde yok.
Böyle olunca da her şeyi yaparsınız. Seçim hükümeti için CHP ve MHP üye vermeyi kabul etmeyince, uygun gördükleri partililere çağrı yaptılar. Bu çağrıyı almak bile aslında itibar kaybettiricidir. Kendisine teklif yapılan kişi, duruşuyla bu teklife açık sayılır. Neyse, CHP üyeleri teklifi kabul etmeyerek bir yanlışın ortağı olmadılar. Ama, hem de Alparslan Türkeş’in oğlu, Tuğrul Türkeş, gelen teklifi kabul ederek MHP’nin çalımını bozdu.
Siyasetinizde uygarlık kültürü olmayınca böyle olur.
Siyaset, özünde bir ahlak ve karakter ölçütüdür. Hareketleriniz, tavırlarınız, giriş çıkışlarınız sizin kim olduğunuzu ortaya koyar. Budur.

***

Çıkarını gözetme bile gene kültüre dayanır.
Küçük esnaf kültürü, kısa vadeli, küçük ölçekli çıkara dayalıdır.
Küçük kârlarla yetinir. Rekabet de dayanışmayı bozmaz.
Büyük tüccar kültürü, uzun vadeli, büyük ölçekli ticareti hedefler, rekabet büyüktür ve acımasızdır.
Çıkarını gözetmede uygar kültür ise, çıkarların ortaklığını, kazancın adil paylaşımını gerektirir. Böylece gerçek bir ortak çıkarlar kültürü yaşamı herkes için doğru yere oturtur.
Oralara varabilecek miyiz?

***

Elbette biz de oralara varacağız.
Düşe kalka, öle yaşaya, döve dövüle, güle ağlaya, kazanıp kaybede yıllar, onyıllar, yüzyıllar sonra elbette biz de uygarlık kültürüne ulaşacağız.
Mustafa Kemal bu hedefi “çağdaş uygarlık” diye göstermişti ama biz onu da hedefini de kimi zaman unutup, kimi zaman inkâr etmekle uğraştığımız için şimdilerde öyle derdimiz yok.
Şimdilerde derdimiz, birbirimizi yemektir.
Gerçekten de kim demiş bilmiyorum, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü. Galiba kendinden başka düşmanı da yok...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları