Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

24.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var. Refik Ahmet kartvizitinde çok imzalı bir isim: Gazeteci, radyocu, tiyatro eleştirmeni ve tarihçisi, roman, öykü ve deneme yazarı, eğitmen. Açık konuşmak gerekirse o, farklı disiplinlerde emek veren, aynı zamanda ürettikleriyle elini sağlam kuran bir kuşağın son temsilcilerindendi. Onlar, bugün neredeyse temel şartlardan biriymiş gibi dayatılan tek bir alanda uzmanlaşmanın tersine, birden çok alanda etki vahası oluşturarak yaratıcılıklarını paylaştılar. Dahası belki de tek kimlikte pek çok alanda başarıya ulaşma edimini göstererek farklı disiplinlerden üretenlerin yan yana gelebileceğini göstermek, bu alışverişin verimliliğini sunmak istediler. Üstelik bu sorumluluk duygusunu Aydınlanma bilincinin bir paydaşı olarak değerlendirmek yine onlara düştü. Çünkü önce kendilerini sonra çevresindekileri yetiştirmenin birincil koşulu bu ülkeye katkı sağlamaktı. Tanzimat’tan beri aydınlarımızın payına düşen birçok çerçeveli yaratma, paylaşma, kültür sanat yaşantımızı ayrıcalıklı hale getirmenin ilk hedefiydi.

***

Sevengil, İstanbul’da Doğu ve Batı’nın değerler silsilesini kendi yelpazesinde eriten bir İstanbulluydu. Halk tiyatrosu geleneğinin farkındalığına rağmen yüzü geleceğe, bir anlamda çağdaş olana dönüktü. Bu bir anlamda Cumhuriyetin kültür alanındaki atılım, Cumhuriyetin Batılılaşma ve modernleşme hamlesinin de sonucuydu. Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi’nde Hilmi Ziya Ülken’in sözleriyle özetlesek: “Sanatçısını, ahlakçısını, hukukçusunu, filozofunu milli; âlimini milletlerarası sayan bir kültür çevresi olamaz. Yaradılışın çağdaş kültürde üstün ve bileşik bütün işlemleri milletlerarası, bu seviyeye erişen milletlerden her birinin ona katılış tarzı millidir. Tekniği Batı’dan alalım fakat ahlakımızda, hukukumuzda Şarklı kalalım diyemeyiz. Hatta tekniği, ilmi milletlerarası piyasadan alalım fakat sanatımız, felsefemiz milli olsun hiç diyemeyiz. Böyle bir milletlerarası piyasa yoktur. Ancak çağdaş ve birleşik faaliyetleri olan bir milletler seviyesi vardır. O seviyeye erişmek için sanatta da hukukta da ahlakta da felsefede de ilimde de yaratıcı olmak gerekir.” Ancak çağdaş milletler seviyesinin ardında yatan temel felsefe, Sevengil için de eskiye dair ilgi duysa da hatta “İstanbul nasıl eğleniyordu?” kitabı yazsa da yüzü çağdaş olana dönüktü. Önsözde Cemal Ünlü’nün de vurguladığı koşulsuz yenilik isteği onu Muhsin Ertuğrul’la uzun yıllar sürecek bir dostluğa itmişti. Kendi hayatında da değerler sistemi kurmasını sağlamıştı.

***

Romancılığında da günümüz yazarlarından bile daha modern bir tavrı vardı. “Çıplaklar” romanının başına gelen eleştiri, daha sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Ben Deli miyim?” romanında sansüre varınca “Müstehcen ve hayasızca ne demektir? Nasıl eserler bu kategoriye girer” diye sormaktan çekinmemişti.

***

Bu noktada ise toplumcu bakışından ve tavrından hiçbir zaman vazgeçmemiş, hatta bunu hayatına sindirmişti. Nitekim kendisine Edirne’de miras kalan araziye bakmak için ailesiyle oraya gittiğinde arsa denen yerde tarım yapıldığını görmüştü, “benim inancımda toprak ekenin mahsul biçenin” diyerek hak sahibi olmaktan vazgeçmişti.

***

Cemal Ünlü’nün yazdığı Söylemenin Vakti Var: Yirminci Yüzyıl Bilgesi Refik Ahmet Sevengil kitabı yalnızca onun yazar ve aydın kimliği üzerine veri vermekle kalmıyor, aynı zamanda bir dönemi de okumamıza ve anlamamıza yardımcı olan bir ana kaynağa dönüşüyor. Kitapta, geçmişten Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kültür sanat hayatının önemli katmanlarına, bugün unutulan isimlere, çalışmalara dair de bilgi sahibi olacağınız bir izleğe ulaşıyorsunuz.

***

Açıkçası Cemal Ünlü’ye bu çalışması için müteşekkiriz.

İlgili Konular: #Sanat

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025