Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

10 Mayıs 2022 Salı

Özellikle de göç ve sığınmacılar sorununda tam bir kavram kargaşası yaşanıyor: “sosyal devlet ve demokrasi bütünleşmesinde” önemli bir kesim, fazlaca bencil ve dar bir pencereye sıkışınca: ya da uygar dünya gerçeklerine uzak kalınca kavram kargaşası başlıyor:

- Demokrasi ve sosyal devlet önceliği varsa, Türkiye’de de kendi halkımızın ulusal, sosyal, ekonomik, kültürel ve güvenlik öncelikleri “birinci derecede öne çıkar”. Ulusal çıkarlarımız diğer ulusların (ve devletlerin) halklarının çıkarları ile, “karşılıklı yararlar ve çıkarlar doğrultusunda” kurulur.

- Kendi halkımızın (ve devletimizin) cebinden 100 milyar dolar harcayarak aman bu bir vicdan meselesidir, insanlık meselesidir diyemezsiniz. Dediğiniz zaman Afganın, Suriyelinin, Iraklının iç sorunlarını ithal etmiş olursunuz: Afganlaşırsınız, Suriyelileşirsiniz. Bakacaksınız İngiltere, Hollanda ya da İsviçre gibi demokratik ülkeler nasıl hareket ediyorsa siz de öyle yapacaksınız.

Toplumumuzu ekonomiden kültüre, güvenlikten işsizliğe kadar öyle koruyacaksınız: örneğin bugün İngiltere’nin uyguladığı koşulları, kısıtlamaları getireceksiniz.

- Hele hele bizde uygulandığı gibi, siyasal İslamcı politikalara sarılıp ülkenin bütünlüğüne, ekonomik ve sosyal refahına inanılmaz zararlar verecek uygulamalara yeltendiğinizde kantarın topuzu kaçar. Ne demokrasi ne de halkın toplumsal yararı kalır. Tek koşulla, diğer devletler ile “karşılıklı yararlar” üzerine oturduğu zaman: diğer ülkelerle karşılıklı ulusal çıkarlar dengelendiği zaman.

- Kendi halkının kesesinden 100 milyar dolar harcayarak, kendi ülkesinde işsizliği ve terörü yaygınlaştırarak, kalkıp “Bu bir vicdani meseledir” derseniz, kendi insanınıza en büyük zararı (ve vicdansızlığı) yapmış olursunuz. İçinizde zaten olağanüstü büyük bir ekonomik çöküş yaşarken: hele ülkeniz hızla kutuplaşırken yeni bir kutuplaşmaya yol açarsınız.

Göç ve (sığınmacı) sorunu da demokrasi ya da trafik kuralları gibi bellidir: halkınızı gerçekten düşünüyorsanız İngiltere’nin uyguladığı “göç ve sığınmacı sınırlamalarını” uygularsınız: kendi halkımızın “kamusal yararı” en önemli önceliğimizdir.

- Hele hele iktidar, göç ve sığınmacı meselesini, “kendi iktidarı için, iktidar partisi yararına kullanmaya başlarsa”, iş o zaman şirazesinden tamamen çıkmış olur, sığınmacı değil, felaket ithal etmiş olursunuz.

Zurnanın zırt dediği yer, ulusal çıkarlar ve iktidar hesaplarının kesiştiği yerdeki ironidir. Ortadoğu’daki dinci ve İslamcı yönetimler, işte bu nedenle emperyalist büyük devletlerin bir maşası haline gelirler: demokrasiyi reddederler, kendi halkı aleyhine eylemlere başlarlar.

İşte bu nedenle ABD, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kullandığı gibi, Yunanistan’ı da Türkiye’ye karşı kullanma girişimlerini son 10 yıl içinde yaygınlaştırmıştır. AKP iktidarının Ege ve Doğu Akdeniz’deki pasif tutumu, Dedeağaç Amerikan askeri yığınağına götürmüştür. Bir yandan Suriye ve Kuzey Irak’ta YPG’ye büyük askeri yardım yapılırken Dedeağaç askeri yığınağı da Yunanistan üzerinden Türkiye’ye karşı hazırlanmaktadır. Biden’ın “soykırım” çıkışları, Fener Patrikhanesi “sempatisi” yarının bölge gelişmelerinin, aleyhimizdeki tehlikeli sinyalleridirler.

Ve bir acı haber: 50 yıllık dostum Rona Aybay’ı da kaybettik. Son kitabım “Fatih’ten Beyoğlu’na Benim İstanbul’um”da kimi ortak anılarımızı da kaleme aldım, umarım okuyabilmiştir...

***

 İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunlar Derneği’nin geleneksel 45. İktisatçılar Haftası, 10 - 11 Mayıs’ta, Fatih’teki Ali Emir Efendi Kültür Merkezi’nde yapılıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları