Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

10. Leyla Gencer Şan Yarışması

02 Ekim 2024 Çarşamba

Leyla Gencer’in kitabını yazarken, onu tanıdıkça, ölçütlerinin ne denli yüksek olduğunu ve onlardan asla ödün vermediğini öğrenmiştim. Sahne giysilerine titizlenmesi, partnerlerine, rejisörlere karşı tavrı, rolüne büyük bir konsantrasyon içinde özenle hazırlanması, hep onun yüksek ölçütlerini gösteriyordu. La Scala Tiyatrosu’nda sahneye çıkan ilk Türk sanatçıydı ve La Scala’nın Diva’sı, “La Diva Turca” olarak anılıyordu. Sahne arkasındaki hazırlıkları, kısacık zamanlar içinde büyük bir tutukuyla hazırladığı temsilleri ortaya çıkartabilmesi en çok dikkatimi çeken yönleriydi. Bırakın opera temsilini sadece o operanın bir aryasını bile söylerken karaktere bürünebilmesi, kocaman bir temsili yaşatabilmesi olağan üstüydü.

Onun bir zamanlar İstanbul’da verdiği seminerlerini izlemiştim. Her öğrenciyle birlikte karaktere bürünüyordu. Karaktere giremeyen öğrencileri de daha aryanın başında durduruyor, onlara şunu öğütlüyordu: “Opera sanatçısı olmak yalnız iyi şarkı söylemek değildi. Nefesi kontrol etmek, o anı bestecisiyle birlikte yaşamaktır.”  

Son konuşmalarından birinde, “Benim hayat hikâyem benim opera dünyam demektir” diyordu. “İnsan köklerini hiçbir zaman inkar etmemeli. Ben Avrupaya gittim diye Avrupalılaşmadım, Türklüğümü her zaman muhafaza ettim. İsmimi de değiştirmedim. Önceleri bazı programlarda ‘Leila’ diye yazsalar, bazı radyo anonslarında ‘Genger’ deseler de hemen çevirdim, ben Leyla Gencer olarak kaldım.” (Doğan Hızlan ile Tempo dergisindeki söyleşi). “Operacı olabilmek derin, hem de çok derin bir ihtirastır. 1950’de Ankara’da oynadığım ilk rolüm Santuzza’da ne kadar heyecan hissetimse 1983’teki La Fenice’de sahneye veda temsilimi verdiğim Corilla rolünde de aynı heyecanı duymuştum. Tam otuz üç yıl, altmış opera sahnesinde, yetmiş üç farklı prima donna rolünü oynadım. Çoğunlukla hâkim kadın, dominant kadın rolleriydi. Başı dik, meydan okuyan, mağrur!”

Bilinmeyen operaları keşfedip onları gün yüzüne çıkartmakta ustadır Leyla Gencer. Ayrıca çok bilinen, her dönemde popüler olmuş rolleri de kendi özel yorumuyla parlatmaktadır. Bir yandan da La Scala’nın ünlü divası Maria Callas ile yarışmaktadır.

Çalışkanlığı ve tutukusuyla dünyanın nice ünlü sahnesinde kendini tanıtır.

MİLANO’DA ŞAN AKADEMİSİ - İSTANBUL’DA ŞAN YARIŞMASI

Leyla Gencer son zamanlarına kadar Milano’da kendi öncülüğünde kurulan şan  akademisinde öğretmenlik yapmıştı. Hasta olduğu son döneminde akademideki öğretmen dostlarına şöyle tembih etmiş: “Genç yeteneklere destek olmalı, onları yetiştirmeye özen göstermelisiniz.”  

İstanbul’da kendi adına bir Uluslararası Leyla Gencer Şan Yarışması düzenlenmesini öngörmüştü. Yakın dostu Vincenzo de Vivo (Roma ve Treviso Operası sanat yönetmeni) ve gençliğinden beri arkadaşı Aydın Gün’ün koordinatörlüğünde 1995’de ilk yarışma yapıldı. O günden beri pandemi gibi nedenlerle daha uzun ara verilen yarışmalarda birincilik kazanan müthiş isimler bugün hala dünya sahnelerinin aranan solistleri. Örneğin: Pretty Yende, Fatma Said, Ezgi Karakaya gibi.

Geçen akşam Leyla Gencer adına İKSV tarafından düzenlenen uluslararası şan yarışmalarının onuncusunu izledik. Jüri başkanı Stéphane Lissner’in açıklamasıyla finale kalan sekiz şarkıcı arasından, Çinli bas HuanHong Li birincilik aldı ve tıpkı yukarda saydığım unutulmaz isimler gibi aklımıza yazıldı. İkinci Nazlıcan Karakaş ve üçüncü Ukrayna’dan Maria Knihnytska oldu.

Bu güzel heyecanı bizlerle paylaştığı için şef Mianiti yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’na da teşekkür ederiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları