Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Lüthiye’lerin tarihi gizemi
Hani tarihi filmler vardır: Gaz lambası altında önlüklü bir usta kendi gizli odasında sırrını kimseye söylemediği kemanlarını yapmaktadır. Ve öykü orada başlar. İşte bu yazıyı hazırlarken Ecevit Tunalı’nın anlattıkları bana o atmosferi yaşattı.
Kemanın kökeni, Asya’da “rebec” adıyla bilinen çalgıya dayanıyor. Ortaçağda ise yayla çalınan her çalgı “violin” adını almış. 16. yüzyılda, soprano ses rengiyle Fransız yapımı, dört telli küçük keman ortaya çıkmış, 17. yüzyılda keman ustası ailelerin imzalarıyla tüm Avrupa’ya yayılmış ve 1520’den başlayarak Milano’daki ünlü yapımcılarla bugünkü şekline ulaşmış. Bilinen ilk ustalardan bazıları, Brescia’dan yetişmiştir, Gasparo da Salò gibi. Ünlü keman ailelerinin başında gelen Amati ailesi, Antonio Amati (1555-1640 ?), Girolamo Amati (1556-1630) ve Girolamo’nun oğlu Nicola’dan (1596-1684) oluşur. Hatta büyük usta Antonio Stradivari’nin (1644-1737) de Nicola’nın öğrencisi olduğu sanılmaktadır. Stradivari, yaşamı boyunca 1000 kadar keman yapmış, 1700’den sonra yaptığı kemanlar “altın çağ” ürünü olarak değerlenmiştir. Strativarius etiketi taşıyan kemanların paha biçilmeyen özelliği, ağacın seçimi, verniklenip cilalanma tekniği ve çalgının her parçasında olağanüstü bir titizlikle çalışılmasıdır. Ondan sonra gelen usta ise Giuseppe Guarneri “del Gesù”dur. (1698-1744) Bu kemanların ses hacmi ve tınıları yüzyıllar boyunca gizemli bir özellik olarak saklı kalmıştır.
NEW YORK’TA ÜNLENEN TÜRK LÜTHİYE
Keman ve bütün yaylı çalgıların yapımcısına luthier (lüthiye) deniyor.
Bugün bizim de New York’ta yaşayan dünya çapında bir lüthiyemiz var: Ecevit Tunalı. Hem yaylı çalgılar doktoru hem de yapımcısı. O da keman, viyola ve çello gibi bütün yaylı sazları eskilerin çizdiği yolda yaratarak kullanıma sunuyor.
1956’da Romanya’da Turnu Severin’de doğmuş. 1968’de ailesiyle İstanbul’a göç etmiş. Orta ve liseden sonra Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’na girmiş ve 1982’de mezun olmuş. Derken enstrüman yapımcılığını merak edip o bölümde de okumuş; 1984’te mezuniyet tezi olarak bir yaylı sazlar kuvartetini oluşturan çalgıları yapmış. “Buradaki keman yapım atölyesinde çok şey öğrendim. Kimi ud yapıyordu, kimi kemençe. Onların arasına katıldım, izledim. Arada kısa dönem askerlik yaptım, dönünce, 1985’te okulu bitirdim ve o bölüme öğretim üyesi oldum. Sonra İDSO’da viyola üyesi ve lüthiye olarak kadromu aldım ve kemancı olan eşim İffet Güneş ile evlendim. Bir de kızımız oldu” diyerek yaşamöyküsünü anlatıyor:
“Bu arada keman yapımı dergilerine abone olmuştum. Sonra Cremona’ya gittim. Nice tarihi çalgı ustasının doğduğu yer! Orada çok şey öğrendim. Halen M.S.Ü. Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olarak yaylı çalgılar dersleri veriyorum ve New York’taki atölyemde yaylı çalgılar yapımcılığını sürdürüyorum.
17. - 18. yüzyılda yapılan ünlü Amati veya Stradivarus’lar modern eser çalmaya zayıf kalmışlardı. Bugünün kemanları bu orijinal çalgıların örneği üstünde bir nevi (illüzyon) düzenleme yapılmış çalgılardır. Benim kemanlarım da bu yönüyle ilgi görüyor. Geçen hafta virtüöz bir kemancı benim New York’taki atölyeme geldi ve oradaki hazır kemanlarımın hepsini satın alıp gitti. Hayret ettim.
HER ŞEY AĞAÇTAN BAŞLIYOR
Ağaç plantasyonunun coğrafi yeri çok önemli: Balkanlar, Transilvanya İtalyan Alpleri’ndeki ağaçlar. Yaşı ve yılı uygun ağaç yıl halkalarıyla tespit edilir. Eski ustalar akçaağaç (kelebek ağacı) ile çam ağacını birleştirmiş, sesin çıktığı deliklerde kullanmışlar. Ağaçları kesildikten sonra uzun yıllar kurutmuşlar. Biz de onların geleneğini sürdürüyoruz. Yeni kesilmiş bir ağaç kullanmayız. En az 8-10 yıl kapalı ortamda bekletiriz. Bu arada hasta kemanları da restore etmek uzmanlığımızın ayrı bir yönü. Tedavi esnasında çalgımıza yüz yaşında bir maske yapıyoruz.
Artık konservatuvarlarda lüthiyelik eğitimimiz var ve böylece birçok genç lüthiye yetişiyor. Usta ve çırak, birebir ilişki içindeler.
Bu meslekte, yapımcılar arasında dünya çapında yarışmalar da var. Ama benim ilgimi çekmiyor. Eğer sizin yarattığınız keman usta ellerde çalınıyorsa, zaten o yarışmayı kazanmışsınızdır.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi